Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Medyanın Kimlik Gelişimine Etkileri: Fırsatlar ve Riskler

Ergenlerde Kimlik Arayışı ve Sosyal Medya Kimlikleri

Günümüzde ergenlik dönemi, yalnızca fiziksel değişimlerle değil, aynı zamanda dijital dünyanın getirdiği yoğun bir kimlik gelişimi süreciyle şekilleniyor. Sosyal medya platformları, gençler için artık yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda “Ben kimim?” sorusuna cevap aradıkları, kendilerini ifade ettikleri ve başkalarıyla kıyasladıkları başlıca mecra hâline geldi.

“En iyi fotoğrafı paylaş”, “Takipçi sayını artır”, “Hikâyelerde aktif ol” gibi görünmez kurallar, ergenlerin kendi kimliklerini, onaylanma ve beğenilme üzerine kurmalarına neden olabiliyor. Ancak kimlik, yalnızca ekranlardan inşa edilemeyecek kadar karmaşık bir süreçtir.

Kimlik Gelişiminin Psikolojik Temeli

Psikolog Erik Erikson’a göre ergenlik dönemi, “Kimliğe Karşı Rol Karmaşası” evresidir. Bu dönemde birey, “Ben kimim?” sorusuna yanıt bulmaya çalışır. Sağlıklı bir kimlik gelişimi, bireyin değerlerini, inançlarını, hedeflerini ve toplumsal rollerini tanımlamasını gerektirir.

Ergen, bu süreçte farklı kimlik rollerini deneyebilir: bir gün sanata yönelirken, ertesi gün sporcu kimliğini benimseyebilir. Bu denemeler, kimlik oluşumunun doğal parçalarıdır. Ancak sosyal medya, bu arayışı hızlandıran ve bazen karmaşıklaştıran bir ortam sunar. Çevrim içi platformlarda ergenler, yalnızca kendi yaşadıkları deneyimleri değil, dünyanın dört bir yanından yaşıtlarının seçilmiş, idealize edilmiş hayatlarını da görürler. Bu durum, hem ilham verici olabilir hem de kıyaslama baskısını artırabilir.

Sosyal Karşılaştırma ve Özdeğer Algısı

Sosyal karşılaştırma teorisi, bireylerin kendilerini anlamak için başkalarıyla kıyaslama eğiliminde olduğunu söyler. Ergenler için bu kıyaslama, sosyal medya sayesinde neredeyse kesintisiz hâle gelmiştir.

Bir gencin kendi fotoğrafını paylaştığında aldığı beğeni sayısı, özdeğer algısının geçici bir ölçütü hâline gelebilir. Beğeni sayısı arttığında kendini yeterli hisseden, azaldığında ise yetersizlik duygusuna kapılan gençler, duygusal olarak sosyal medyaya bağımlı hâle gelebilirler.

Bu bağımlılık, gencin içsel değerlerini geliştirmek yerine, dışsal onaya odaklanmasına neden olur. Böylece kimlik gelişimi kırılgan hâle gelir; çünkü kişinin kendini değerli hissetmesi, tamamen başkalarının onayına bağlıdır.

Çevrim İçi ve Çevrim Dışı Kimlik Uyuşmazlığı

Sosyal medyada yaratılan kimlik ile gerçek hayattaki kimlik arasında uyumsuzluk olduğunda, ergenler kendilerini “maskelenmiş” hissedebilir. Çevrim içi ortamda özgüvenli, mutlu ve sosyal görünen bir genç, gerçek hayatta çekingen, kaygılı veya mutsuz olabilir.

Bu uyumsuzluk, zamanla içsel çatışma ve yalnızlık duygusunu artırır. Araştırmalar, sosyal medyada çok aktif olan ergenlerin, çevrim dışı sosyal ilişkilerde bazen daha pasif kaldıklarını göstermektedir. Çevrim içi kimlik, gerçek hayattaki kırılgan yanları gizleyen bir kalkan gibi işleyebilir. Ancak bu kalkan, uzun vadede bireyin gerçek duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmesine yol açar.

Sosyal Medyanın Kimlik Gelişimine Etkileri: Fırsatlar ve Riskler

Her ne kadar sosyal medya, kimlik gelişimi açısından riskler barındırsa da tamamen olumsuz bir alan değildir. Ergenler, bu platformlarda yeni ilgi alanlarını keşfedebilir, benzer düşünce ve hobilere sahip kişilerle tanışabilir, kendilerini farklı biçimlerde ifade edebilirler.

Örneğin sanatla ilgilenen bir genç, eserlerini paylaşarak geri bildirim alabilir veya farklı kültürlerden arkadaşlar edinebilir. Ancak bu olumlu yanların ortaya çıkabilmesi için bilinçli kullanım şarttır. Kontrolsüz ve aşırı kullanım, sosyal karşılaştırmayı artırır, özdeğeri zayıflatır ve gerçek yaşam deneyimlerini azaltır.

Dijital Dünyada Sağlıklı Kimlik Gelişimi İçin

Ergenlerin sosyal medyayı tamamen bırakmaları çoğu zaman mümkün ve gerekli olmayabilir. Asıl önemli olan, bu platformları bilinçli ve dengeli şekilde kullanmalarını sağlamaktır. Bunun için:

  • Medya okuryazarlığı eğitimi ile gençlerin sosyal medyada gördükleri içeriklerin filtrelenmiş, seçilmiş ve idealize edilmiş olduğunu anlamaları sağlanmalıdır.

  • Aile desteği, gencin çevrim dışı yaşamda da kendini ifade edebileceği güvenli alanlar oluşturmalıdır.

  • Kendi değerlerini keşfetme çalışmaları (gönüllü etkinlikler, spor, sanat, doğa faaliyetleri) ergenin içsel kimlik gelişimine katkı sağlar.

  • Dijital detoks dönemleri planlamak, sosyal medyadan uzaklaşıp yüz yüze etkileşimi artırarak dengeyi korur.

Gerçek Kimlik, Ekran Dışında da Var Olur

Kimlik gelişimi, yalnızca fotoğraf filtreleriyle, takipçi sayılarıyla ya da trend içeriklerle belirlenmez. Gerçek ve sağlıklı bir kimlik, ergenin kendi değerlerini, sınırlarını, güçlü ve zayıf yönlerini tanıyabildiği bir süreçle oluşur. Sosyal medya bu süreçte bir araç olabilir; ancak tek belirleyici olmamalıdır.

Unutmayalım ki bir gencin kendine dair en önemli cümlesi, “Beğenildim” değil, “Kendi olduğum hâlde değerliyim” olmalıdır. Bu farkındalık, hem ergenin hem de gelecekteki yetişkinin yaşam kalitesini doğrudan belirler.

Kaynakça

  • Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and crisis. New York: W. W. Norton & Company.

  • Michikyan, M., Subrahmanyam, K., & Dennis, J. (2014). Can you tell who I am? Neuroticism, extraversion, and online self-presentation among young adults. Computers in Human Behavior, 33, 179–183. https://doi.org/10.1016/j.chb.2014.01.010

  • Steinsbekk, S., Wichstrøm, L., Stenseng, F., Nesi, J., Hygen, B. W., & Skalická, V. (2021). The impact of social media use on appearance self-esteem from childhood to adolescence—A 3-wave community study. Computers in Human Behavior, 114, 106528. https://doi.org/10.1016/j.chb.2020.106528

  • Valkenburg, P. M., & Peter, J. (2011). Online communication among adolescents: An integrated model of its attraction, opportunities, and risks. Journal of Adolescent Health, 48(2), 121–127. https://doi.org/10.1016/j.jadohealth.2010.08.020

İkbal Aydoğdu
İkbal Aydoğdu
Psikoloji alanında lisans eğitimini tamamlayan İkbal Aydoğdu, bireylerin ruh sağlığını güçlendirmeye yönelik çalışmalar yapmaktadır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, aile ve çift terapisi, travma terapisi konularında uzmanlaşan İkbal, danışanlarına bilimsel temelli yaklaşımlarla destek sunmaktadır. Aynı zamanda bir köşe yazarı olarak, psikolojinin günlük hayattaki yansımalarını ele alan yazılar kaleme almakta ve okuyucularına bilinçli farkındalık kazandırmayı hedeflemektedir. Psikoloji ve insan davranışlarına dair derinlemesine analizleriyle, akademik bilgiyi anlaşılır ve erişilebilir bir şekilde sunmayı amaçlamaktadır. Profesyonel çalışmalarına devam eden İkbal Aydoğdu, psikoloji ve insan doğası üzerine yazılar yazmaya, eğitimler almaya ve mesleki gelişimine katkı sağlamaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar