Mizofoni nedir?
Hiç yemek yeme, öksürme, burun çekme gibi seslerden dayanılmaz bir rahatsızlık duydunuz mu? Bazı insanlar için bu tip sesler sadece arka planda kalan ufak bir detayken, bazıları için büyük bir problem haline gelebilir (Schröder ve ark., 2019). Çiğneme, yutkunma, nefes alma ya da ayak sürüme gibi sıradan seslerin bir anda öfke, panik ya da yoğun bir rahatsızlık hissi uyandırması, çoğu zaman yanlış anlaşılır. Diğer insanlar tarafından abartı, aşırı hassasiyet, hatta bazen şımarıklık şeklinde nitelendirilen bu durum, aslında Yunanca “nefret” (miso) ve “ses” (phonia) kelimelerinden türetilmiş bir terim olan ve mizofoni adı verilen ciddi bir deneyimin parçasıdır.
Deneyimleyen bireyde ani öfke patlamalarına, kaçma isteğine, kalp çarpıntısı, terleme gibi fizyolojik belirtilere ve sesin kaynağı olan kişiye karşı aşırı tahammülsüzlüğe sebep olabilir ve çeşitli psikopatolojilerle birlikte seyredebilir (Ferrer-Torres & Giménez-Llort, 2022).
Pek çok insanda görülen ve bireylerin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir durum olmasına rağmen, sebepleri toplumda yeteri kadar bilinmemektedir. Güncel bulguların sınıflandırma yapmak için yetersiz oluşundan dolayı mizofoni, hâlâ DSM-5’te bağımsız bir tanı olarak yer almamakla birlikte birçok araştırmacı ve klinisyen tarafından obsesif-kompulsif spektrum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve duyusal işlemleme farklılıkları ile birlikte ele alınmaktadır.
Mizofoninin Beyinle İlişkisi: Nörobilimsel Bulgular
Son yıllarda yapılan nörogörüntüleme çalışmaları, mizofoninin yalnızca duygusal bir tepki değil, beyinde ölçülebilir bir farklılıkla ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu farklılıkların temel sebepleri 2017 yılında Kumar ve ekibi tarafından Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) kullanılarak yürütülen bir araştırmada incelenmiştir.
Araştırma ekibi, mizofoni sahibi bireylerde sinir hücrelerinin çevresini saran miyelin adlı maddenin normalden fazla olduğunu ve beynin anterior insula adı verilen bölgesinin tetikleyici sesler karşısında aşırı aktif hale geldiğini açıklamıştır. Bu durumun, ilgili bölgenin öfke, tiksinti, tehdit algısı gibi duygularla ilişkili olması nedeniyle beynin duyguları işlemesiyle ilgili görevlerini etkileyebileceği ifade edilmiştir. Bulgular, mizofoninin yalnızca öznel bir deneyim olmadığını, aynı zamanda objektif nörolojik tepkilerle de yakından ilişkili olduğunu göstermektedir (Kumar ve ark., 2017).
Başka bir deyişle mizofoni, sadece kişisel bir tahammülsüzlük değil, beynin seslere karşı geliştirdiği aşırı bir duyusal hassasiyet biçimidir.
Mizofoni İçin Kullanılan Terapötik Müdahaleler Nelerdir?
DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), OKB (Obsesif-Kompulsif Bozukluk), depresyon ve anksiyete ile komorbid olarak görülen bu rahatsızlık, bu tür psikopatolojilerin semptomlarını artırarak kişilerin günlük yaşamlarını zorlaştırabilmektedir (Rinaldi & Simner, 2023).
Bireylerin bu durumla daha sağlıklı bir biçimde başa çıkmasını sağlamak için mizofoniye çeşitli terapötik müdahaleler uygulanır. Başlıca terapötik müdahaleler arasında Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yer almaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi’nin mizofoni tedavisindeki amacı, bu seslere verilen tepkileri ve bunlara dair düşünce kalıplarını değiştirmektir. Seslere karşı otomatik düşünceleri fark etmek, düşünceleri sorgulamak ve değiştirmek; duygusal tepkilerin düzenlenmesi ve bilişsel yeniden yapılandırma kullanılarak seslere karşı olan tutum ve inançların değiştirilmesi hedeflenir.
Davranışsal teknikler olarak özellikle güvenli şekilde korkulan seslerle karşı karşıya kalmaya olanak tanıyan Maruz Kalma Terapisi ve çeşitli gevşeme teknikleri uygulanabilmektedir.
Klinik psikoloji yaklaşımı, mizofoniyi genel olarak nöropsikolojik bir hassasiyet doğrultusunda gelişen öğrenilmiş bir tepki olarak ele alır. Her bireyde terapi süreci farklıdır; bu yüzden kişiye özel bir müdahale planı ile ilerlemek büyük önem taşır.
Sonuç
Sonuç olarak mizofoni, yalnızca günlük yaşamda rahatsızlık hissi veren basit bir duyarlılık değil; nörobilimsel temellere dayanan, ölçülebilir bir zihinsel süreçtir. Toplumda çoğu zaman hafife alınan ya da yanlış yorumlanan bu durum hem bireyin psikolojik sağlığını hem de sosyal ilişkilerini önemli ölçüde etkileyebilir.
Deneyimleyen birey, sosyal ortamlardan kendini soyutlamak isteyebilir ve günlük görevlerinde işlevselliğini kaybedebilir. Beyin bu sesleri tehdit gibi algıladığında verdiği tepki gerçek ve haklıdır. Terapilerle bu tepkinin kaynağı anlaşılabilir, yönetilebilir ve kişinin yaşam kalitesi artırılabilir.
Mizofoniyi deneyimleyen insanları anlamak, sıradan seslerden basitçe rahatsızlık duyan insanları değil, o sesleri beyinlerinde hisseden ve bir çıkış yolu arayan bireylerin dünyasına kulak verebilmektir.
Kaynakça
Ferrer-Torres, A., & Giménez-Llort, L. (2022). Misophonia: A systematic review of current and future trends in this emerging clinical field. International Journal of Environmental Research and Public Health, 19(11), 6790. https://doi.org/10.3390/ijerph19116790
Kumar, S., Tansley-Hancock, O., Sedley, W., Winston, J. S., Callaghan, M. F., Allen, M., Cope, T. E., Gander, P. E., Bamiou, D., & Griffiths, T. D. (2017). The brain basis for misophonia. Current Biology, 27(4), 527–533. https://doi.org/10.1016/j.cub.2016.12.048
Rinaldi, L. J., & Simner, J. (2023). Mental Health Difficulties in Children who Develop Misophonia: An Examination of ADHD, Depression & Anxiety. Child Psychiatry & Human Development. https://doi.org/10.1007/s10578-023-01569-y
Schröder, A., Van Wingen, G., Eijsker, N., Giorgi, R. S., Vulink, N. C., Turbyne, C., & Denys, D. (2019). Misophonia is associated with altered brain activity in the auditory cortex and salience network. Scientific Reports, 9(1). https://doi.org/10.1038/s41598-019-44084-8