Romantik ilişkiler, bireylerin duygusal, bilişsel ve davranışsal süreçlerini yoğun bir biçimde etkileyen, yaşam doyumu üzerinde belirleyici bir rol oynayan yakın ilişki türlerinden biridir. İlişkilerin sürdürülebilirliği ve kalitesi büyük ölçüde bireylerin ilişki içerisindeki beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma düzeyiyle ilişkilidir. Beklentiler, bireylerin romantik partnerlerinden ne tür davranışlar, duygular veya tutumlar beklediklerini ifade ederken; ilişki doyumu ise bireylerin ilişkilerinden genel olarak tatmin olma derecesini yansıtır (Çelik, 2019). Bu bağlamda, beklentiler ve doyum arasındaki ilişki, romantik ilişkilerin dinamiklerini anlamak açısından önem taşır.
Romantik ilişkilerimizde beklentilerimiz nasıl bir rol oynar?
Bireyler, romantik ilişkilerden farklı türde beklentilere sahiptir: duygusal destek, sadakat, iletişim kalitesi, fiziksel yakınlık, ortak değerler ve geleceğe dair hedeflerde uyum gibi. Bu beklentiler hem bireysel geçmiş deneyimlerden hem de kültürel normlardan etkilenir (Fletcher & Simpson, 2000).
Beklentiler, ilişkide yönlendirici bir etkiye sahiptir; partnerin davranışları, beklentilere uygun olduğunda olumlu duygular ve güven gelişir. Ancak beklentilerin karşılanmaması, hayal kırıklığı, çatışma ve ilişki doyumunda azalma yaratabilir (Holmberg, Lomore, Takacs & Price, 2010).
Özellikle modern toplumlarda romantik ilişkilerden beklentilerin giderek arttığı görülmektedir. Bireyler yalnızca sevgi ve bağlılık değil, aynı zamanda kişisel gelişim, özgürlük ve mutluluk gibi soyut ihtiyaçların da karşılanmasını beklemektedir (Çelik, 2019). Bu durum, ilişkilerde beklentilerin yönetimini daha karmaşık hale getirmekte, doyumu doğrudan etkilemektedir.
Araştırmalar, gerçekçi ve esnek beklentilere sahip bireylerin ilişkilerinden daha yüksek düzeyde doyum sağladığını göstermektedir (Murray, Holmes & Griffin, 1996). Katı, idealize edilmiş veya gerçek dışı beklentiler, partnerin sürekli olarak yetersiz bulunmasına neden olabilir. Bu durumda ilişki doyumu azalmakta ve ayrılık olasılığı artmaktadır.
Beklentiler ve İlişki Doyumu Arasındaki Denge
İlişkide doyumun artabilmesi için beklentilerin yalnızca karşılanması değil, aynı zamanda karşılıklı olarak uyumlu hale gelmesi önemlidir. Yani, çiftlerin birbirlerinin ihtiyaçlarını anlayabilmeleri, iletişim yoluyla beklentilerini açıkça ifade edebilmeleri ve zamanla uyum sağlayabilmeleri doyumu yükseltmektedir (Overall, Fletcher & Simpson, 2006).
Bununla birlikte, bazı araştırmalar beklentilerin düşük tutulmasının da uzun vadede doyum için sağlıklı olmadığını vurgulamaktadır. Çok düşük beklentiler, bireyin ihtiyaçlarını bastırmasına, pasif bir ilişki deneyimine ve duygusal tatminsizliğe yol açabilir (Stackert & Bursik, 2003).
Dolayısıyla, doyumu artıran faktör yalnızca beklentilerin yüksek ya da düşük olması değil, beklentilerin gerçekçi, iletişimle paylaşılabilir ve partner tarafından karşılanabilir düzeyde olmasıdır.
Kültürel ve Sosyal Farklılıklar
Beklentiler ile doyum arasındaki ilişki, kültürel bağlamdan bağımsız düşünülemez. Kolektivist toplumlarda (örneğin Türkiye’de) aile onayı, toplumsal roller ve bağlılık daha yüksek önem taşırken; bireyci toplumlarda kişisel özgürlük, bireysel hedefler ve özerklik ön plana çıkar (Kağıtçıbaşı, 2005). Bu nedenle, ilişki doyumunu belirleyen beklentiler kültürler arasında değişkenlik gösterebilir.
Sonuç: Romantik İlişkilerde Sağlıklı Beklentiler
Özetle, romantik ilişkilerde beklentiler, ilişkinin yönünü belirleyen kritik faktörlerden biridir. Gerçekçi, esnek ve karşılıklı iletişimle desteklenen beklentiler, ilişki doyumunu artırırken; aşırı yüksek veya bastırılmış beklentiler doyum üzerinde olumsuz etkiye sahiptir.
Dolayısıyla, çiftlerin sağlıklı bir ilişki sürdürebilmeleri için beklentilerini fark etmeleri, paylaşmaları ve uyumlaştırmaları önemlidir. Bir ilişki içerisinde iki farklı birey olduğunu unutmadan, ancak beraberliğin de burada bir “özne” ifade ettiğinin farkındalığıyla birlikte sınırlara saygı duyarak her iki bireyin de beklentilerinin karşılanması, ilişki doyumu açısından iyileştirici olacaktır.
Ancak durum “ben böyleyim, değişemem” veya “ben böyle istiyorum” gibi katı sınırlar ve esnek olmayan tutumlar içeriyorsa bu, ister istemez ilişki içerisinde bağlılık, aidiyet veya doyum gibi kavramların sorgulanmasına neden olacaktır.
Romantik ilişkiler aynı kabın içinde erimeyi ifade etmez. Ama sağlıklı romantik ilişkiler ancak; farklı olmasına rağmen birbirini dinleyen, ilişkide özveride bulunan ve empati kurmaktan çekinmeyen bir yaklaşımla sürdürülebilir.
Kaynakça
Çelik, E. (2019). Romantik ilişkilerde beklentiler, ilişki doyumu ve iletişim. Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 39(2), 112–130.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2005). Yeni İnsan ve İnsanlar: Küreselleşme, Kimlik ve Aile. İstanbul: Evrim Yayınları.
Fletcher, G. J. O., & Simpson, J. A. (2000). Ideal standards in close relationships: Their structure and functions. Current Directions in Psychological Science, 9(3), 102–105.
Holmberg, D., Lomore, C. D., Takacs, T. A., & Price, E. L. (2010). Will you still love me tomorrow? The role of romantic ideals in relationship maintenance. Personality and Social Psychology Bulletin, 36(7), 972–985.
Murray, S. L., Holmes, J. G., & Griffin, D. W. (1996). The self-fulfilling nature of positive illusions in romantic relationships. Journal of Personality and Social Psychology, 71(6), 1155–1180.
Overall, N. C., Fletcher, G. J. O., & Simpson, J. A. (2006). Regulation processes in intimate relationships: The role of ideal standards. Journal of Personality and Social Psychology, 91(4), 662–685.
Stackert, R. A., & Bursik, K. (2003). Why am I unsatisfied? Adult attachment style, gendered irrational relationship beliefs, and young adult romantic relationship satisfaction. Personality and Individual Differences, 34(8), 1419–1429.


