Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

NEDEN MUTLU OLAMIYORUM? : SÜREKLİ MUTLULUĞU KOVALAYIP BİR TÜRLÜ YAKALAYAMAYANLARA

En yakınımdan gelen bir soru üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı duyduğumu fark ettim aslında.
“Ben niye bir türlü mutlu olamıyorum?” Durdum ve düşündüm bunun üzerine. Gerçekten de tam mutlu olacağı zaman hep bir problemle yüzleşmek zorunda kaldığını fark ettim. Neden böyleydi ki? Neden hep bir problem çıkıyordu? Bunun bir sebebi var mıydı? Ve fark ettim ki, benim de zihnim hemen o sorular arasında kaybolmuştu. Bunu fark edince derin bir nefes aldım. O soruların üstüne soğuk bir su içmek gibi hissettirdi o derin nefes. Ve bununla birlikte hepsini teker teker sordum kendime yeniden.

Niye bir türlü mutlu olamıyordu ki? Sonra durdum ve kendime baktım. Ben mutlu muydum gerçekten? Ya da nasıl mutlu olabilirdim? Mutlu olmak mümkün müydü? O kadar çok soru akın etti ki zihnime o anda. Ve bu sorular arasında tekrardan kaybolacağımı hissederken zihnimi uzaktan gözlemlemeye karar verdim. Bu sorulara karşı zihnim nasıl tepki vermeyi tercih ediyor, bunu fark etmek istedim.

Zihnimiz Bir Bilgisayar Gibidir

Zihnimiz bir bilgisayar gibidir. Doğduğumuz andan itibaren yaşadıklarımızı, tecrübe ettiklerimizi kaydeder. Yaşadığımız olaylar karşısında verdiğimiz tepkilerin hangisi işe yaramış, hangisi yaramamış hepsini kodlayarak ilerler. Ve bununla birlikte benzer olaylar karşısında hemen önceden kodlamış olduğu tecrübelere göz atma ihtiyacı hisseder. Bu sebeple benim zihnimin tecrübeleri neler ve şu an bu kodları nasıl çözümleyebilirim diyerek kendimi bir adım geriye çektim ve sanki bir video kaydından kendimi izler gibi o anımı, zihnimi izlemeye başladım.

Ve baktım ki zihnim o an o sorular arasında kaybolmayı ve daha fazla soru sorarak bir kısır döngü içerisine girmeyi tercih etti. Neden olabileceğini düşündüm. Çünkü aşırı düşünmeye başladığı zaman beni de kendini de fazlasıyla yoracaktı ama yine de bunu tercih ediyordu. Ve fark ettim ki, zihnim cevabı olmayan bütün bu sorulara çözüm arıyor. Çünkü yoktu hiçbirinin cevabı. Ve zihnim bu belirsizlik içerisinde çözüm bulma gayretindeydi.

Mutluluğu Kovalamak

Yine o anda o video kaydını durdurmayı tercih ettim. Hemen derin bir nefes aldım. Ve bu sefer zihnimin de neden bu şekilde davranmayı tercih ettiğini daha iyi anlayarak o hayali video kaydını devam ettirdim. Bu sefer zihnime ben o soruları sırayla sordum. Neden mutlu olamıyorduk? Çünkü çevremdeki birçok kişiden “Ben hiçbir zaman mutlu olamıyorum.” söylemini duymuştum. Ve şunu fark ettim ki, bu kişiler, bende dahil olmak üzere, hep mutluluğu kovalıyorduk.

Sanki mutluluk bir zorunluluk gibiydi. Mutlu olmazsak bu hayatı yaşamıyoruz gibi… Ve bu farkındalıkla birlikte zihnimde yeni bir soru belirdi. Neden onca duygu arasından sadece mutluluk duygusunu bu kadar hissetmek istiyorduk? Mutluluğu kovalayıp bir türlü yakalayamayan bu kişilerin bir de ortak noktası vardı. Hepsi hayatlarında sık sık zorluklarla karşılaşan kişilerdi. Ve hepsinin de verdiği tepki şuydu: Neden ben?

Bu soruları kendime sorarak devam ettim gözlemime. Neden sadece mutluluk duygusunu kovalıyorduk ve neden bu kötü olaylar hep bizim başımıza geliyordu? Ve sonra fark ettim ki, aslında kötü olaylar sadece bizim başımıza gelmiyordu.

Sosyal Medya ve Gerçeklik

Bulunduğumuz çağda başkalarının hayatını çok fazla gözlemleme fırsatımız vardı. Herkesin hayatının ne kadar mükemmel olduğunu ve herkesin ne kadar mutlu olduğunu uzaktan izleme… Bu kanıya, bana bu yazıyı yazdırtan o kişiyi gözlemleyerek de varabilmiştim aslında. Çünkü gerçekte ne kadar zorlandığına şahitken sosyal medya üzerinden paylaştıkları beni şaşırtmaya devam ediyordu.

Herkes çok mutlu, bir tek ben mutsuzum ve bu yüzden mutluymuş gibi yapmalıyım düşüncesiyle hareket ediyordu. Ve bununla birlikte diğer sorunun da kilidi açılmıştı. Neden mutluluğu kovalıyorduk? Çünkü hepimizin zihni mutluluğu bir çözüm olarak algılıyordu.

Mutluluk Bir Çözüm mü?

Öyle miydi peki gerçekten? Mutluluk bir çözüm müydü? Yaşadığımız her olayda mutluluk duygusuyla mı tepki vermeliydik? Kayıplar, hastalıklar, ayrılıklar, kavgalar, kutlamalar… Hepsinde tek bir duygu hissedebilir miydik ve neden dünyada böyle kötü şeyler vardı?

Zihnimi o an durdurdum ve ona dedim ki: “Yaşamak böyle bir şey.” Hayatı anlamlı kılanlar bütün bu anlarda ve duygularda saklıydı. Ve hayat zıtlıklardan oluşmaktaydı. Üzüntü olmadan mutluluk, gece olmadan gündüz, karanlık olmadan aydınlık olamazdı. Ve bu zıtlıkları gözlemleyip onların uyumsuzluklarına ayak uydurmak aslında ne kadar uyumlu olduklarını fark etmenin ilk adımıydı…

Zeynep Merve Uzbaş
Zeynep Merve Uzbaş
Zeynep Merve Uzbaş, psikolog ve yazar olarak psikolojik danışmanlık alanında akademik araştırmalarıyla kendini geliştirmiştir. Bilgilerini ve tecrübelerini daha geniş kitlelere ulaştırmaya önem veren yazar kendini geliştirme sürecine aktif olarak devam etmektedir .Lisans eğitimini psikoloji üzerine tamamlamıştır. Şu anda bireysel terapi alanında çalışmalarını ilerletmektedir. Uluslararası platformlarda psikoloji alanında çalışması bulunan Uzbaş, yeni yazılarını paylaşmayı sizlerle birlikte sürdürecektir . Psikolojiyi ve psikolojik iyi oluşu kendi deneyimlerinden faydalanarak geniş kitlelere ulaştırmayı hedefleyen yazar ruh sağlığı alanında çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar