Bazı ilişkiler vardır; başlangıçta adeta bir rüya gibidir. Karşınızdaki kişi sizi büyüler, iltifat yağmuruna tutar, size kendinizi özel hissettirir. “Ruh eşimi buldum” dersiniz. Fakat zamanla bu büyünün yerini sessizlik, eleştiriler ve duygusal bir karmaşa almaya başlar. İşte bu hikâye çoğu zaman bir narsist partnerle yaşanan ilişkiyi tarif eder.
İlk Etki: Parlak, Güçlü ve Kusursuz Görünen Biri
Narsist kişiler genellikle oldukça çekicidir. Kendilerine güvenleri tamdır, sosyal ortamlarda dikkat çekerler, karizmatiktirler. İlişkinin başında partnerlerini ilgiye boğarlar. Bu dönemde sizi yüceltir, “sen benim hayatımda bir ilksin” der, sizi idealize ederler.
Bu davranışlar sizi hızla büyüler çünkü herkes görülmek, değerli hissetmek ister. Ancak bu “mükemmellik” hali uzun sürmez. Narsist kişinin amacı aslında sizi tanımak değil, sizi kontrol etmek ve kendi benliğini sizin üzerinizde yansıtabilmektir.
Masalın Bittiği Yer: Değersizleştirme Başlıyor
Bir süre sonra aynı kişi sizi eleştirmeye, küçümsemeye ve duygusal olarak geri çekilmeye başlar.
Önceden sizi öven kişi şimdi “abartma”, “çok hassassın” ya da “senin hatan” gibi cümlelerle sizi suçlayabilir. Bu durum sizi şaşırtır çünkü bir zamanlar “en özel” olduğunuz kişiden şimdi soğukluk ve uzaklık görüyorsunuz.
Bu noktada birçok kişi kendisini sorgulamaya başlar:
“Acaba ben mi yanlış yaptım?”
“Belki de fazla duygusalım.”
“Onun kötü bir günüydü, o yüzden böyle davrandı.”
İşte narsist partnerin en güçlü silahı da budur: Gaslighting, yani “gerçekliği çarpıtma.”
Partnerinizi kendi algısından şüpheye düşürür; sonunda kişi kendi duygularına bile güvenemez hale gelir.
Sevgi mi, Bağımlılık mı?
Narsist partnerle yaşanan ilişki çoğu zaman travmatik bir döngüye dönüşür. Bir yandan sizi kırar, bir yandan sizi yeniden “ödüllendirir.” Bu iniş çıkışlar bir tür duygusal bağımlılık yaratır.
Tıpkı bir kumar makinesinin bazen ödül vermesi gibi, narsist kişi de sizi zaman zaman sevgiyle “ödüllendirir.” Bu da ilişkiden kopmayı zorlaştırır.
Psikolojik olarak bu duruma travma bağı denir. Kişi hem sevgi hem de korku duygusunu aynı anda yaşar. “Beni seviyor ama bazen kötü davranıyor” düşüncesiyle kalmayı rasyonalize eder. Zamanla kendi benliğini, sınırlarını ve özsaygısını kaybeder.
Narsistin İç Dünyası: Kırılgan Bir Benlik
Dışarıdan güçlü ve özgüvenli görünen narsist bireylerin iç dünyasında aslında kırılgan bir benlik vardır. Eleştirilmeye, reddedilmeye ya da kontrolü kaybetmeye tahammül edemezler. Bu yüzden karşısındaki kişiyi sürekli baskı altında tutmaya çalışırlar.
Bir narsist için sevgi, karşılıklı bir bağ değil; hayranlıkla beslenen bir aynadır. Partnerinin onu yüceltmeyi bırakması, kendi benliğinde bir “çöküş” gibi hissedilir. Bu yüzden ya saldırganlaşır ya da duygusal olarak uzaklaşır.
Kendini Korumak: Sınırlar ve Farkındalık
Eğer kendinizi bu tür bir ilişkinin içinde bulduysanız, ilk adım farkına varmak olmalıdır.
Narsist partnerin davranışlarını değiştiremeyeceğinizi bilmek, iyileşme sürecinin en önemli aşamasıdır.
Bu noktada şunlar hayati önem taşır:
-
Sınır koyun. Sürekli özür dilemekten, kendinizi açıklamaktan vazgeçin.
-
Duygusal mesafe oluşturun. Manipülasyonun farkına vardığınızda tartışmak yerine geri çekilin.
-
Gerçekliği hatırlayın. Onun sözleri değil, davranışları belirleyicidir.
-
Destek alın. Güvendiğiniz dostlarla konuşun, gerekiyorsa bir terapistten yardım isteyin.
Unutmayın, narsist bir partnerin sizi değersiz hissettirmesi sizin eksikliğinizden değil, onun duygusal yetersizliğinden kaynaklanır.
İyileşme: Kendine Dönmek
Narsist biriyle yaşanan ilişki, kişiyi yıpratır ama aynı zamanda kendini yeniden tanıma fırsatı da sunar. Çünkü böyle bir deneyimden sonra insan, kendi sınırlarını, ihtiyaçlarını ve değerini daha derinden sorgular.
Terapi sürecinde birçok kişi şunu fark eder:
“Aslında ben sevilmeye değil, kabul görmeye çalışıyormuşum.”
Bu farkındalık, iyileşmenin başlangıcıdır. Çünkü kişi artık dışarıdan onay beklemek yerine kendi içsel gücünü keşfeder.
Son Söz: Gerçek Sevgi Özgürlükle Var Olur
Narsist bir partnerle ilişki yaşamak, duygusal bir labirentte kaybolmak gibidir. Başta büyüleyen o kişi, zamanla sizi kendinizden uzaklaştırır. Ancak farkındalık, sınırlar ve destekle bu döngü kırılabilir.
Gerçek sevgi, korkuyla değil özgürlükle var olur.
Kendinize şu soruyu sorun:
“Bu ilişkide ben daha çok kendim olabiliyor muyum, yoksa kendimi kaybediyor muyum?”
Cevap “kaybediyorum” ise, o zaman bu sevgi değil, kontroldür.
Ve bazen en güçlü sevgi göstergesi, gitmeyi seçebilmektir.


