Pazar, Nisan 27, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Karanlık Bir Dans: Empat ve Narsistin Toksik Çekimi

Empatik bireyler ve narsistler arasındaki ilişki, adeta bir karanlık dansa benzer, dışarıdan bakıldığında büyüleyici ve çekici görünse de, derinlerde aşk değil, dengesizlik ve duygusal istismar barındırır. Bu iki zıt karakter bir araya geldiğinde bilinçsiz bir bağımlılık döngüsü oluşur. Empat, sevgisiyle narsisti iyileştirebileceğine inanır. Ancak bu inanç, narsist için yalnızca bir duygusal besin kaynağıdır ve zamanla empatı tüketir.

Başlangıçta narsist büyüleyicidir. Bu aşama, psikolojide “love bombing” (aşk bombardımanı) olarak adlandırılır. Narsist, yoğun ilgi ve sevgi göstererek empatı kendine bağlar. Empat, nihayet tüm sevgisini ve şefkatini koşulsuz verebileceği biriyle tanıştığını düşünür. Ancak narsist, empatı tamamen kendine bağımlı hale getirdiğine inandığında tablo değişir. O eşsiz ve mükemmel görünen kişi, yavaş yavaş soğuk ve mesafeli birine dönüşür. Empat, henüz ne olduğunu bile anlamadan ilgisizlik, eleştiri, küçümseme ve manipülasyonla karşılaşır. Narsist, ilişkiyi kontrol edebilmek için empatın duygusal bağımlılığını kullanır. Zaten tükenmekte olan empat, elinde yalnızca narsiste duyduğu bağımlılık kaldığında artık bir duygusal hapishanenin içine hapsolmuştur.

Duygusal Hapishane: Travmatik Bağlanma Kapanı

Bu tür bir ilişki, psikolojide “travmatik bağlanma” (trauma bonding) olarak bilinir. Travmatik bağlanma, istismarcının zaman zaman sevgi ve ilgi göstererek mağdurunu duygusal olarak bağımlı hale getirmesiyle oluşur.

“Kötüyken gerçekten kötü, ancak iyiyken de kimse ondan iyi değildir.” Empat, bu illüzyona bir kez inanmıştır. Narsist bazen empatı incitir, bazen ise sıcak ve ilgili davranır. Ancak gerçekte, empat her zaman duygusal olarak açtır; çünkü narsist, onu en başta kendine bağlamıştır ve artık sevgiyi yalnızca kendi belirlediği ölçüde verecektir; empatın, narsistin o herkesten iyi olan “iyi halinin” geri döneceğine inanmasını sağlayacak kadar.

Önemli bir nokta şudur ki, toksik bir ilişkinin dinamikleri her zaman narsist ve empat arasında yaşanmaz. Toksik bağlanma, kişinin bir ilişkiye sağlıksız bir şekilde bağımlı hale gelmesiyle de ortaya çıkabilir.

Toksik Bağlanma ve Onu Aşmak

Öz değerinizden şüphe ettiğiniz, kendinizi sürekli kötü hissettiğiniz halde bir ilişkide kalmaya devam ettiniz mi? Partnerinizin size zarar verdiğini bildiğiniz, hatta bu ilişkinin çevrenizle sağlıklı bağlar kurmanızı engellediği halde ondan kopamadığınız oldu mu? Psikolojik sağlığınızın kötüye gittiğini, hatta kendinizi “çirkinleşmeye” başladığınızı düşündüğünüz halde bu ilişkiye devam ettiğinizi fark ettiniz mi?

Eğer bu soruların bazılarına “evet” diyorsanız, bir empat olmasanız da toksik bir ilişkinin mağduru olabilirsiniz. Toksik bağlanma, bir kişiye veya ilişkiye sağlıksız bir şekilde bağımlı olma durumudur.

Bu zararlı döngüyü kırmak mümkündür ancak sabır ve özveri gerektirir. İlk adım, içinde bulunduğunuz durumun farkına varmaktır. O ilk günlerdeki aşırı sevgi ve ilgi, yalnızca bir manipülasyon taktiğiydi ve bir daha geri gelmeyecek, gelse bile uzun sürmeyecek. Bunu kabul etmek, özgürleşmenin ilk ve en zor adımıdır.

Toksik bir ilişkide olup olmadığınızı anlamak için kendinize şu soruları sorabilirsiniz:  

  • Partnerinizin onayına bağımlı hale geldiğinizi ve onun ilgisini kaybettiğinizde kendinizi değersiz hissettiğinizi fark ediyor musunuz?  
  • Kendi ihtiyaçlarınızı sürekli ihmal ediyor ve karşı tarafı mutlu etmek için kendinizi feda mı ediyorsunuz?  
  • Sürekli eleştirildiğiniz veya destek görmediğiniz için öz saygınızın düştüğünü hissediyor musunuz?  
  • Duygularınız bir gün yoğun bağlılık, ertesi gün güvensizlik arasında gidip geliyor mu?  
  • Ayrılmak size korkutucu geliyor ve yalnız kalmaktan çekiniyor musunuz?

Eğer bu düşünceler sizi esir alıyorsa, bağımlılık döngüsünü fark etmek ilk adımdır. Kendinize “Neden sürekli onay bekliyorum?” sorusunu sormak, iyileşme yolunda önemli bir adımdır. Sebebini bildiğinizde, onunla daha bilinçli bir şekilde mücadele edebilirsiniz.

Toksik Bağlanmayı Aşmanın Yolları

  1. Farkındalık Geliştirin: İçinde bulunduğunuz durumun sağlıksız olduğunu kabul etmek, ilk ve en önemli adımdır. Eski güzel günlerin geri döneceğine dair umudunuzu sorgulayın, baştaki güzel günlerin bir manipülasyon olduğunu zor da olsa kabul edin.  
  2. Kendinize Yatırım Yapın ve Sınırlar Koyun: Uzun süredir ihmal ettiğiniz hobilerinize ve dostluklarınıza zaman ayırın. Tek başınıza keyif aldığınız aktiviteleri keşfetmek, özgüveninizi tazeleyecektir. Partnerinizin rahatsız edici davranışları karşısında sınırlar koymaya başlayın. Örneğin, onun uygunsuz taleplerine “hayır” demeyi deneyin veya her an ulaşılabilir olmamayı seçin. Bu başlangıçta zor gelse de, kendi sınırlarınızı belirlemek ve korumak toksik bağlanmayı azaltmanın anahtarıdır.  
  3. Destek Alın: Güvendiğiniz dostlarınızla duygularınızı paylaşın. Bir terapistten yardım almaktan çekinmeyin. Profesyonel destek, neden böyle bir ilişki içinde olduğunuzu anlamanızı ve sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmenizi sağlar. Terapide, “Onsuz yapamam” gibi inançları “Kendi başıma da iyiyim” düşüncesine dönüştürmeyi öğrenirsiniz. Bu yalnızca bir düşünce değişimi değil, aynı zamanda gerçektir.

Toksik bağlanmayı aşmak, yalnızca bir sürecin sonu değil, kendinizle yeniden tanışmanın başlangıcıdır. Psikolojik olarak muhtaç hissettiğiniz birini hayatınızdan çıkarmak başlangıçta büyük bir yoksunluk hissi yaratabilir. Ancak bunu bir kayıp olarak değil, kendinizi kazanacağınız bir “duygusal detoks” olarak düşünün. Bu zorlu süreci geride bıraktığınızda, artık kendinizi eksik hissetmeden, başkalarının onayına ihtiyaç duymadan var olabildiğinizi fark edeceksiniz. İçinizde saklı kalan o güçlü, sevgi dolu ve değerli insanı yeniden keşfedeceksiniz.

Öz saygınız ve özgüveniniz yerine geldikçe hayata bakışınız değişecek; kendinizi daha hafif, daha özgür ve daha bütün hissedeceksiniz. Yıllardır üzerinizde taşıdığınız ağır bir yükten kurtulmuş gibi rahatlayacak, hafifleyeceksiniz. Artık sizin için doğru olanı hayatınıza çekebilecek, sizi tüketmeyen aksine güçlendiren sağlıklı bağlar kurabileceksiniz.

Unutmayın bu sadece bir ilişki bitişi ya da sadece bir iyileşme süreci değil adeta yeniden doğuş olacak.

Feyza Taş
Feyza Taş
Feyza Taş, bilişsel sinirbilim ve psikoloji alanında uzmanlaşmış bir psikolog ve araştırmacıdır. Çalışmaları, bağımlılık, cinsel işlev bozuklukları, epistemik süreçler ve sağlıklı yaşam davranış örüntüleri gibi konuların psikolojik ve nörobilimsel temellerini kapsamaktadır. Ayrıca, duygusal manipülasyon, medya-psikoloji etkileşimi ve toplumsal dinamiklerin bireysel bilişsel süreçlere etkisi üzerine araştırmalar yürütmektedir. Sanal gerçeklik deneyleriyle algısal süreçleri incelerken, klinik çalışmalarında Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Mindfulness ve Motivasyonel Görüşme tekniklerini uygulamaktadır. Akademik araştırmalarının yanı sıra, yazılarıyla psikolojiyi daha açık, anlaşılır ve işlevsel bir perspektiften ele almayı psikolojik metakognisyonu güçlendirmeyi ve bireysel ve kolektif iyi oluşu desteklemeyi amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar