İngiliz aktör Bill Nighy’nin birçok insanın gözden kaçırdığı bir noktaya dikkat çeken ünlü bir sözü vardır: “ Kişilerin mesleklerinde hep iyi olabilmelerinin tek yolu kendini hep zayıf hissetmek ve zayıflıklarını aşmaya çalışmaktı, ancak bu onları başarıya götürür.”
Yakın zamanda kitapsever insanlar arasında yapılan bir ankete denk geldim. Hangi tür kitapları okumayı sevdikleri sorulduğunda katılımcıların önemli bir kısmı “başarı hikayeleri” seçeneğini işaretlemişti. Özellikle kitap ve filmlerde gerçek hayatta sıfırdan zirveye çıkmış insanların öyküleri hepimizin ilgisini çekiyor. Bu insanlar hayatın bin bir türlü zorluğunu aşmış, en çetrefilli sorunların üstesinden bazen zekalarıyla bazen de şanslarının yardımıyla gelmiş ve sonuçta başarıya ulaşmıştır. Bu yaşam öykülerinde dikkat çeken önemli bir unsur kişilerin hayatlarında hiç hata yapmamaları, hiç başarısızlığa uğramamaları, her zaman doğru riskleri almaları değil, yaşanan tüm olumsuz durumlarda pes etmeden yola devam etme azmini göstermeleridir. Yani başarılı olmanın ilk şartı başarısız olmaktır. Dünyanın en zengin iş adamları listesindeki ilk on kişi ortalama sekiz kez iflas yaşamış. Benzer mesajlar sadece modern çağ başarı öykülerinde değil Yunan mitolojisinde de karşımıza çıkar. Giritli mimar Diadalos ve oğlu İkarus, Kral Minos’un emriyle bir labirente kapatılmıştır. Diadalos, kendisi ve oğlu için oradan kaçmaya yarayacak kuş tüyü ve balmumundan kanatlar yapar. Diadalos kanatları takıp uçarak kaçmadan önce oğlu İkarus’a “Güneşe fazla yaklaşma yoksa kanatlarındaki bal mumu erir.” der. Ikarus babasının ardından kanatları takarak uçmaya başlar ve labirentten çıkar. Ancak ne var ki uzun süre hapis kalan İkarus uçmanın ve gökyüzünde yükselmenin verdiği tada doyamaz. Uçtukça kendisine olan güveni daha da artar ve babasının verdiği öğütleri bir anda unutur. Güneşe doğru yükselir, sıcaklığın etkisiyle kanatlarındaki bal mumu erir, denize düşer ve hayatını kaybeder. Bu hikayeden alabileceğimiz mesaj başarılı olduğumuzda başarı hissini tattığımzda hatalarımızdan ders çıkarmak, yetersizliklerimizin ve zayıflıklarımızın farkına varmak olmalıdır. Hayatımızın birçok alanında yaşadığımız başarısızlıklar aslında bizim için birer öğretici konumundadır.
İşe Yaramazlık Hissi: Gelişimin Gizli Motoru
Kısaca ne kadar başarılı olursak olalım, kendimizi işe yaramaz, hata yapabilir, zayıflıkları olan biri olarak gördüğümüz sürece başarılı olma ihtimalimiz artacaktır. Çünkü böylece zayıflıklarımızı telafi etmeye, kendimizi geliştirmeye ve farkındalığımızı yüksek tutmaya çabalarız. Burada bahsedilen şey özgüvensiz, hiçbir başarısının tadını çıkarmayan, sürekli kendini olduğundan daha aşağıda gören biri olmak değildir. Tabii ki emek verip, fedakarlıklar yapıp çalışarak elde ettiğimiz başarılar bizim için hayatta önemli kazanımlardır. Ancak bu başarının sürdürülebilir olması için yapılması gereken tek şey kendimizi geliştirme adına zayıf yönlerimizin farkına varmak, olabildiğince kendimizi yenilemek, gerçekçi bir gözle eksik olan taraflarımızı analiz etmektir. Sadece iş hayatında değil hayatımızın herhangi bir alanında başarılı olmak istiyorsak sürekli güncel bilgilerle kendimizi geliştirmeli, her gün yaptığımız işe yeniden başlıyormuş gibi farklı ve eleştirel gözlerle bakabilmeliyiz. Kişinin öz eleştiri yapması, başkalarının onu eleştirmesinden çok daha faydalıdır. Farkındalığımızı zayıflıklarımıza, eksik yönlerimize, dezavantajlı alanlarımıza yöneltirsek kendimizi geliştirme motivasyonumuzu kaybetmeyiz. Bir şirket patronu, bir öğretmen ya da çalışmayan bir anne olabiliriz. Hayatta başarılı olmayı istediğimiz alan her neyse bu alanda başarıya ulaşmak için kendimizi yenilememiz şarttır. En büyük ustaların dahi kendini mükemmele ulaşmış artık hata yapmıyor gibi görmeleri bir süre sonra onların geri kalmalarına, başarısız olmalarına neden olduğu bilinmektedir. Metnin başında sözünü aktarmış olduğum Billi Nighy, kendisiyle yapılan bir röportajda 90 dakika boyunca kendisinin ne kadar işe yaramaz bir olduğu yönündeki öz eleştirilerini anlatmıştır. Her işi daha iyi yapabileceğini, hep eksik bir şeyler olduğunu söylemiştir. Daha sonra bu röportajdan da memnun kalmamış ve ertesi gün röportajı tekrarlama isteğiyle gazetenin kapısına dayanmıştır. Bu aktörün işlerinde bu kadar titiz ve mükemmelliyetçi olup başarılı olmasını sağlayan temel düşünce başlıkta da belirttiğim gibi işe yaramazlık hissidir. Günümüzde bilgiye ulaşmanın kolaylaşması kendini geliştirmek, hedefine ulaşmak için doğru adımlar atmak isteyen kişiler için büyük avantajdır. Temel nokta kişinin hiçbir zaman kendini yeterli bulmaması, sürekli yeni şeyler öğrenmeye aç ve kendini geliştirmeye istekli olmasıdır.
Gerçek Başarı: Güçlü Yanları Kadar Zayıflıkları da Kabul Etmek
Sonuç olarak hepimiz hayatta başarı duygusunu tatmak isteyen insanlarız. Başarılı olduğumuzda hem biz hem çevremizdeki insanlar ve hatta tüm dünya bu durumdan olumlu etkilenir. O yüzden şimdi aynaya bakıp güçlü yönlerimiz olduğu kadar zayıf yönlerimiz olduğunu da fark etmek, kabul etmek ve bu yönlerimizi geliştirmek için adım atmamızın tam zamanı!!!


