1980 ve 90’lı yıllarda otoriter anne baba figürüne karşılık itaatkâr çocuk modeli hâkimdi. O dönem anne babaların çocuğa bakış açısı, günümüzden çok daha farklıydı. Çoğu anne baba, çocuğun psikolojik ihtiyaçlarının var olduğunun farkında dahi değildi. Ebeveynler, çocuklarında hoşlarına gitmeyen davranışları söndürmek ve onları itaat etmeye yönlendirmek adına dayak, katı cezalar, aşırı otoriter davranışlar sergileyebiliyordu. Bu, çocuğun itaat etmesini sağlasa da baskılanan duygular; yaşıtlarına öfke, saldırganlık, özgüven sorunları gibi problemlerin oluşmasına neden oluyordu.
Günümüz Ebeveynliğinde Değişen Dinamikler
Günümüzde ise değişen dinamikler çok net. Artık daha çok anne babanın otoritesinin zayıfladığını, çocuğun merkeze alındığını görüyoruz. Önceden “Ben öyle diyorsam öyledir!” şeklindeki tutum, yerini “Bak yavrum, böyle yaparsan bu olur, bu yüzden de bu doğru olmaz… Sen ne düşünüyorsun?” yaklaşımına bıraktı. Çocuğa koyulan kuralların ardındaki dinamikleri açıklamak, kesinlikle olumlu bir gelişme. Fakat her dönemin artıları ve eksileri mutlaka var.
Modernleşme yolunda bu farkındalıklara sahip yeni dönem ebeveynlik, çocuğun özgüvenini sarsmamak konusunda neredeyse takıntılı derecede hassas. Takıntılı derecede hassasiyet ise ebeveynleri yanlış yapmaya daha açık hale getirebiliyor. Özgüvenleri sarsılmasın diye alınan önlemler, geleceğin narsisizm eğilimli bireylerini yetiştirmeye sebep olabiliyor.
Helikopter Ebeveynlik ve Narsisizm’in Yükselişi
Nasıl mı? Helikopter ebeveynlik dediğimiz ebeveynler, çocuğu sadece yetişkinlerin müdahil olması gereken her şeye dâhil ediyor. Çocuğun sorumluluğunun ve herhangi bir emeğinin olmadığı konularda söz sahibi olması, her an her konuda destek görmesi, aşırı korumacılık, gereksiz olabilecek karar yetkisi olmayan konuların dahi çocuğa danışılması, çocuğun zihinsel ve ahlaki gelişiminin üstünde mevzulara dâhil edilmesi, incinmesin diye yenilgilere karşı aşırı hassas davranılması, daha kırılgan ve güçsüz bir benlik yaratıyor. Bununla birlikte, sınırları aşmasına ve aile içindeki bu tutumu genellemesine ve büyüklenmesine sebep olabiliyor. Ne yazık ki okullar da çocukların özel olduğu bilincinde büyütülmesine uyumlu hale geldiği için hem ailelerde hem okullarda çok küçük yaşlarda narsisizm tohumları yeşermeye başlıyor.
Çocukların etrafından ayrılmayan, sürekli çocuğu takip eden, tabiri caizse çocuğu çocuk olması için bir türlü rahat bırakmayan anne baba tutumuna sahip ebeveynler için çocuklarının incinmesi, üzülmesi, eksiklik yaşaması, başarısız hissetmesi, yenilgiye uğraması aşırı korkutucudur. Bir basketbol yarışını kaybeden ya da bir bale seçmelerinde başrolü kaptıran çocuklarının bu yenilgi duygusuyla ne yapacaklarını düşünmek, dünyalarını karartmaya yetebiliyor. Hâlbuki normal şartlarda kaybetmenin de avantajları vardır. Kazanmak kadar doğal ve sıradandır. Eksik olanları fark etmek için imkândır. Ya da farklı konularda yeteneği olduğunu görmek için bir şanstır.
Fakat bu tarz anne babalar bu seçenekleri düşünmez. Çocuğun kaybetmesini, başarısız olmasını dünyanın sonu gibi görürler. Bu nedenle bazı okullarda kaybedenlere dahi emek kupası verildiği ya da anlamsız sebepler bularak başarısız çocuklara hayal kırıklığı yaşatmamak adına hediyeler verildiği çok görülür. Fakat bu tutumun, o anki hayal kırıklığını giderse de kişiliğinde nasıl bir güçsüzlük ve boşluk yaratacağını fark etmezler.
Helikopter Ebeveynlik’in Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkileri
Davranış bozukluğu gösteren, başka çocuklara saldıran, asla uyum sağlayamayan babalarının prensesleri, annelerinin paşaları için bu çocuklar, ebeveynlerine göre geleceğin bilim insanlarıdır. Zekâları diğerlerinden üstün ya da lider ruhlu oldukları için diğer çocuklarla bağ kuramıyorlardır. Hâlbuki bu çocuklar, kendilerinden başka çocukların değerli olmadığına ve özel olduklarına inandırıldıkları için böyle davranıyor olabilirler.
Aile dinamikleri, ne yazık ki bazen bulaşıcı hastalık gibi etki göstererek genelleme yapabileceğimiz kadar benzer örüntülere sebep olabiliyor. Helikopter ebeveynlik, günümüzde çok sık karşılaştığımız bir ebeveyn tutumu. Narsisizm’in bu kadar yaygınlaşmış olmasının ve yeni narsistlerin yetişmesinin önüne geçmek için belki de çocuklarımıza çocuk olabilmeleri için ne kadar alan bıraktığımızı fark etmemiz gerekiyordur.