Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Güvenin Yerini Şüphe Alırsa Ne Olur?

Güven duygusu, sosyal ilişkilerimizin sağlam bir zemine oturması için en önemli duygulardan biridir. Ayrıca huzurlu bir yaşam için de güven duygusu olmazsa olmazdır. Ancak bazılarımız için güvenmek o kadar kolay değildir, hatta mümkün olmayabilir…

Düşünün ki; kardeşinizin sizi zehirleyeceğinden, iş ya da okul arkadaşlarınızın arkanızdan iş çevirdiğinden, komşularınızın sizinle ilgili düşmanca planlar kuruyor olmasından, polisler tarafından takip edildiğinizden hatta asansörde karşılaştığınız yabancının bile sizi küçümsediğinden şüpheleniyorsunuz… Kulağa çok tuhaf ve abartılı geliyor, değil mi? Ancak öyle değil. Paranoid kişilik bozukluğu olan bir kişi, günlük yaşamındaki her şeye şüpheyle yaklaştığı için olayları bu şekilde yorumlamaktadır.

Paranoya Nedir?

Ortada herhangi bir tehlike, kötü niyet vs. bulunmamasına rağmen kişinin kendini tehdit ve tehlike altında olduğunu düşünme eğilimidir. Paranoyaya yatkın kişilerin kuşkuları belirli bir alanla sınırlı değildir, birçok farklı konu onları kuşkulandırabilir.

Bu kişiler kendilerine yönelik istenmeyen bir davranış ya da durum ile karşılaşacaklarına dair yoğun bir şüphe duyarlar. Ancak bu şüpheli düşüncelere inanmazlar; gerçeklik algıları bozuk değildir. Sadece güçlü şüpheleri vardır ve bu şüpheleri için kanıt ararlar.

Şüpheler yanılsama olarak karşımıza çıkar. Yanılsama; halüsinasyon ve sanrı ile çok karıştırılır ancak bunlar birbirleriyle aynı şeyler değildir. Kısaca açıklamak gerekirse:

Yanılsama (İllüzyon)

Var olan uyaranın yanlış algılanmasıdır. Yanılsamada gerçeklik kısmen korunur ve kişi bazen “belki yanlış anlamışımdır” diyebilir.
Örnek:

  • Karanlıkta asılı duran paltonun “biri saklanıyor” şeklinde yorumlanması.

  • Bir kişinin, iş yerinde fısıldaşarak konuşan iş arkadaşlarının onun arkasından konuştuğunu düşünmesi.

Halüsinasyon (Varsanı)

Gerçek bir uyaran yokken kişinin varmış gibi algılamasıdır. Bu bir algı bozukluğudur. Halüsinasyonlarda gerçeklikten kopma söz konusudur.
Örnek:

  • Bir kişinin, boş bir odada insan silüetleri görmesi.

Sanrı (Hezeyan, Delüzyon)

Gerçek olmayan bir inanç söz konusudur. Sanrı, düşünce hatası ile meydana gelir. Halüsinasyondan farklı olarak sanrıda düşünce süreci bozulmuştur. Bu kişilere kanıt sunulsa dahi kişiler inançlarına kesin olarak inanırlar.
Örnek:

  • Bir kişinin, evine bir komşusunun dinleme cihazı yerleştirdiği ve onu dinleyip ihbar edeceğine inanması.

  • Bir kişinin, “Ben seçilmiş kişiyim / peygamberim” şeklindeki inancı.

Yanılsama Türleri

  1. Görsel Yanılsama: Kişi gördüğü uyaranları yanlış yorumlar.
    Örnek: Birinin, tesadüfen iki kere üst üste karşılaştığı bir kişiyi “beni takip ediyor” şeklinde yorumlaması.

  2. İşitsel Yanılsama: Kişi gerçekten var olan sesleri kendisiyle ilgili sanır ya da yanlış anlar. İşittiklerine şüpheyle yaklaşır.
    Örnek: Bir kişinin, yan odada konuşan kişilerin kendisi hakkında konuştuğunu sanması.

  3. Algısal Yanılsama: Kişinin var olan normal bir durumu kötü niyetli olarak yorumlaması.
    Örnek: Bir kişinin, arkadaşı ona normal bir ifadeyle bakarken kendisini küçümsediğini sanması.

Paranoid Kişilik Bozukluğu Nedir?

Paranoid kişilik bozukluğu, bireyin sosyal çevresindeki kişilerden yoğun şüphe duymasıyla karakterizedir. Bu durum sosyal ilişkilerini etkiler. Bu kişilerin çoğunda alıngan kişilik özelliği gözlemlenebilir.

Paranoid eğilimleri olan kişiler çevrelerindeki kişilerin davranış şekillerini, bakışlarını ve hatta gülümsemelerini bile tehdit olarak algılar ve bunlara şüpheyle yaklaşırlar. Aynı zamanda tehdit olarak algıladıkları bu davranışların izini sürerler. Bu durum dışlanmalarına sebep olabilir.

Paranoid eğilimli olmanın düşük zeka ile ilgisi yoktur.
Örnek: Bir kişi her sabah karşılaştığı komşusunun o sabah ona selam vermemesini “benden nefret ediyor” şeklinde yorumlayıp buna öfkelenebilir ve artık bu komşusuna güvenmemesi gerektiği kanısına varabilir.

Ayrıca bu kişiler karşılaştıkları her şeyden gizli mesajlar çıkarabilir. Genelde şüpheli buldukları davranışlar sebebiyle çevrelerine düşmanca ya da öfkeli davranışlar sergileyebilirler.

Paranoid Kişilik Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Ergenliğin başlangıcında ortaya çıkan güvensizlik ve şüphecilik belirtilerini takiben kriterlerden en az dört tanesinin bulunması gerekir:

  • Zarar görme, aldatılma, kullanılma şüphesinde olma.

  • Sosyal çevrenin güvenirliği, sadakati konusunda yersiz şüpheler.

  • Şüphe sebebiyle başkalarına güvenmek konusunda isteksizlik.

  • Başkalarının iyi niyetli davranışlarından bile gizli anlamlar çıkarmak.

  • Yanlış algılanan durumlar sebebiyle kin tutma.

  • Kendi kişiliğine ve saygınlığına karşı algılanan saldırılara öfkeli davranışlar sergilemek.

  • Eşin sadakatinden yersiz şüphe duymak.

Paranoid Kişilik Bozukluğu ve Şizofreni Arasındaki Farklar

Paranoid kişilik bozukluğu şizofreniden farklıdır. Çünkü şizofreninin birçok semptomu (halüsinasyonlar vb.) bu bozuklukta yoktur.

Bu bozuklukta sosyal ve mesleki işlevselliğin şizofreniye kıyasla daha az bozulduğu görülür. İkisi arasındaki en belirgin farklardan biri de gerçeklikle ilgilidir.

Paranoid kişilik bozukluğunda gerçeklik korunur, kişiler sadece gerçekleri yanlış yorumlar. Fakat şizofrenide gerçeklik bozulmuştur. Şizofrenide kişiler olmayan bir uyaranı varmış gibi algılarlar.

Bu kişilerde algı da gerçeklik gibi bozuktur. Süreç açısından da farklar vardır. Paranoid kişilik bozukluğu sürekli bir kişilik örüntüsü şeklinde sürer, psikotik dönem genellikle olmaz.

Şizofreni ise ataklar (psikotik dönemler) halinde seyreder. Tedavide de birbirlerinden ayrılırlar.

Paranoid kişilik bozukluğu olan kişiler genel olarak hasta olduklarını düşünmezler; o nedenle terapiye dirençlidirler. Bu kişiler terapistlerine de şüpheyle yaklaştıkları için süreç yavaş ilerler.

İlaç genelde gerekmez ama öfke, anksiyete ve depresif belirtiler için düşük dozda ilaç verilebilir. Şizofreni tedavisi ise ilaçsız olmaz (antipsikotikler). Çünkü halüsinasyon ve sanrılar “dopamin nörotransmitter”inin dengesizliği ile bağlantılıdır.

Tedavide bir yandan ilaçla belirtiler kontrol altına alınırken bir yandan da psikoterapiye ihtiyaç vardır. Tedavi uzun süreli ilaç kullanımını gerektirir.

Sonuç: Güven Duygusunu Yeniden İnşa Etmek

Paranoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler dışarıdan temkinli, soğuk, öfkeli gibi görünebilirler; ancak bunun sebebi, güvensizlik nedeniyle içsel olarak savunmasız olmalarından kaynaklanmaktadır.

Her şeye şüpheyle yaklaşmaları ve temkinli oluşlarının arkasında yatan sebep, kırılmaktan ve zarar görmekten korkmaları olabilir. Belki bu korku onları diğerlerinden uzakta tutan bir başka sebeptir.

Toplum olarak bu kişileri anlamaya çalışmak ve desteklemek gerekir. Halihazırda kendilerini izole etmişlerken onları dışlamak, bu kişilerde daha derin yaralar bırakabilir.

Sıdıka Bal
Sıdıka Bal
Sıdıka Bal, Psikoloji lisans öğrencisi ve Psychology Times Türkiye dergisinde yazar. Lisans eğitiminin son yılında olup eğitimine klinik psikoloji yüksek lisansı ile devam edecektir. Yeme psikolojisi ve yeme bozuklukları, kaygı (anksiyete) bozukluğu, OKB... alanları ile ilgilenmektedir. Profesyonel olarak yazar ve klinik psikolog olmayı hedeflemektedir. Geçtiğimiz yıllarda biri özel klinik biri de Psikiyatri hastanesi olmak üzere iki farklı staj deneyimi bulunmaktadır ve staj deneyimlerini arttırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar