Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Filtrelenmiş Bedenler, Bozulmuş Algılar: Mükemmel Vücut Yanılsamasının Psikolojik Bedeli

“Zayıf ol, fit kal, parılda, farkını ortaya koy.” Dijital çağın yükselişiyle birlikte sosyal medya mecralarında sıkça karşılaştığımız bu tarz söylemler, sadece bireylerin yaşam tarzlarını değil, aynı zamanda toplumun beden algısını kökten değiştirmektedir. Instagram, TikTok gibi platformlarda yer alan filtrelenmiş, dijital olarak rötuşlanmış ve idealize edilmiş vücut görselleri, bireylerin kendi bedenlerine dair gerçeklikten uzaklaşmalarına yol açmakta; beden imajlarında çarpıtmalara neden olmaktadır. Bu görsel illüzyon, özellikle genç kadınlar arasında özgüven kaybına ve anoreksiya nervoza gibi ciddi yeme bozukluklarının artmasına sebebiyet verebilmektedir. Sosyal medyanın görünmeyen ama etkili baskısı, bireylerin ruh sağlığını tehdit eden psikolojik problemleri derinleştirmektedir.

Sosyal medyanın kadınların beden algısı üzerindeki etkisi oldukça çok boyutludur. Bu etkilerden en temeli, tek bir güzellik anlayışının ön plana çıkarılmasıdır. Filtrelerle düzenlenmiş, kusursuz görünen ve çoğunlukla aşırı zayıf bedenler, sosyal medya platformlarında “ideal” olarak sunulmakta ve sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, kadınların kendi bedenlerini bu gerçek dışı kalıplarla karşılaştırmalarına ve bedensel hoşnutsuzluk yaşamalarına neden olmaktadır.

Bedenle ilgili memnuniyetsizlik, yalnızca fiziksel görünümle ilgili bir tatminsizlik değil; aynı zamanda özgüvende düşüş, kaygı bozuklukları ve depresif duygulanım gibi ruhsal problemlerde de artışa yol açmaktadır. “Beğeni”, “yorum” ve “takipçi” gibi sosyal medya etkileşimleri, bireylerin kendilerini değerlendirdikleri dışsal onay kriterlerine dönüşmüştür. Bu durum, özellikle genç kadınlar arasında mükemmel olma arzusu ve saplantılı davranışların çoğalmasına, sağlıksız diyet alışkanlıklarına, estetik operasyonlara ve yoğun egzersiz programlarına yönelim yaratmaktadır.

Sosyal medya aynı zamanda, toplumsal cinsiyet rollerini de pekiştirici bir rol üstlenmektedir. Kadınlardan genç, güzel ve bakımlı olmaları beklenir. Bu beklentiler, görsel içeriklerle sürekli olarak yeniden üretilmekte ve böylece kadınlar üzerindeki psikolojik ve toplumsal baskı giderek artmaktadır. Dahası, platformlar çoğunlukla beden çeşitliliğine yer vermez; bu da farklı beden ölçülerine sahip bireylerin görünmez kılınmasına, dolayısıyla kadınların kendilerini bu “normal” olarak sunulan kalıba uydurmaya çalışmasına ve beden algısının daha da bozulmasına sebep olmaktadır.

Bununla birlikte, sosyal medyada beden olumlama hareketlerinin ve gerçeklik temelli kampanyaların da yükselişte olduğunu görmek umut vericidir. Bu tür girişimler, kadınların kendi bedenlerini oldukları gibi kabul etmelerine ve daha sağlıklı bir beden imajı geliştirmelerine katkı sağlamaktadır.

Sosyal medyanın oluşturduğu bu baskılar, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde bulunan bireyler için çok daha hassas bir noktadadır. Bu dönem, benlik algısının ve kimlik gelişiminin temellerinin atıldığı önemli bir süreçtir. Genç bireyler, bu süreçte sosyal medyada maruz kaldıkları idealize edilmiş beden imgelerine karşı oldukça kırılgandır. Bu noktada ailelerin rolü kritik hale gelir; gençlerin sağlıklı beden algısını koruyabilmeleri ve desteklenmeleri açısından ebeveyn desteği büyük önem taşır.

Aileler ve Gençler İçin Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar:

  • Genç bireyler, sosyal medyada sıkça karşılaştıkları mükemmelleştirilmiş bedenleri gördükçe kendi bedenlerinden hoşnutsuzluk duyabilir.

  • Aile içindeki iletişim eksiklikleri ve duygusal desteğin yetersizliği, gençlerin yaşadığı baskıyı daha da derinleştirir.

  • Ebeveynlerin hem sosyal medyanın etkileri hem de beden algısı üzerine yeterli farkındalığa sahip olmamaları, çocuklarını doğru şekilde yönlendirmelerini zorlaştırabilir.

Sosyal Medyanın Beden Algısı Üzerindeki Olumsuz Etkilerini Azaltmak ve Yeme Bozukluklarının Önüne Geçebilmek İçin:

  • Ailelerin Açık İletişimi: Aileler, gençlerle beden ve özgüven konularını açıkça konuşmalı, onları dinlemeli ve duygusal destek sağlamalıdır.

  • Gerçeklik Bilincinin Kazandırılması: Gençlere sosyal medya içeriklerinin filtrelendiği, düzenlendiği ve gerçek hayatı yansıtmadığı anlatılmalıdır.

  • Sosyal Medya Kullanımının Sınırlandırılması: Sosyal medya maruziyetine sınır getirilmeli, dijital detoks gibi uygulamalar teşvik edilmelidir.

  • Beden Dışı Değerlerin Desteklenmesi: Gençlerin ilgi alanları ve becerileri desteklenerek, dış görünüşten bağımsız özsaygı geliştirmeleri sağlanmalıdır.

  • Medya Okuryazarlığı Eğitimi: Okullarda ve toplumda medya okuryazarlığı programları yaygınlaştırılmalı, aileler bu süreçlere dahil edilmelidir.

  • Beden Çeşitliliğinin Teşviki: Sosyal medya platformlarında farklı beden tiplerinin görünürlüğü artırılmalı, beden olumlama hareketleri desteklenmelidir.

  • Psikolojik Destek Hizmetleri: Yeme bozukluklarının erken tanı ve tedavisi için erişilebilir psikolojik destek sağlanmalıdır.

Sosyal medya, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelse de, ideal beden imajları üzerinden bireyler üzerinde fark edilmeyen ama güçlü bir psikolojik baskı kurmaktadır. Dijital güzellik kalıpları, sosyal karşılaştırmalar ve toplumsal beklentiler; özellikle gençler için ruh sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Bu etkilerle baş edebilmek için bireysel bilinç geliştirilmeli, ailelerin sürece dahil olması desteklenmeli ve topluma yönelik eğitim çalışmaları artırılmalıdır.

Gerçek bedenlerin kabul gördüğü, bilinçli dijital alışkanlıkların yerleştiği bir kültür inşa etmek, psikolojik sağlamlığın temelidir.

Özge Telli
Özge Telli
Psikolog Özge Telli, lisans eğitimini Psikoloji Bölümü’nde üç yılda, yüksek onur öğrencisi olarak tamamlamıştır. Aynı zamanda İstatistik ve Çocuk Gelişimi alanlarında da lisans mezuniyetine sahiptir. Şu anda Psikoloji yüksek lisans eğitimine devam etmekte ve çocuk, ergen, yetişkin, çift ve aile danışmanlığı alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Dinamik Psikoterapi, Duygu Odaklı Terapi, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Resim Analizi, Enneagram, Aile Danışmanlığı, Sanat Terapisi ve Terapötik Kartlar gibi birçok alanda eğitim almış olup, mesleki gelişimini sürekli olarak ilerletmektedir. Moxo Dikkat Testi uygulayıcısı olan Telli, psikolojik iyi oluş, duygusal dayanıklılık ve terapi süreçleri üzerine çalışmalar yürütmektedir. Psychology Times dergisindeki köşesinde, psikoterapi süreçleri, ebeveynlik, çocuk ve ergen psikolojisi, ilişkiler ve ruh sağlığı üzerine yazılar kaleme almakta, bilimsel bilgiyi anlaşılır ve uygulanabilir bir dille okuyucularına sunmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar