Çarşamba, Ekim 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Empaty Hangover: Başkasının Duygusunda Tutsak Kalmak

Empatiyi genellikle bir “erdem” ya da “duygusal zekâ göstergesi” olarak görürüz — ve çoğu zaman haklıdır da bu değer yargısı. Ama “her şeyin fazlası zarar” deriz ya… İşte bazen, birinin acısına dokunduktan sonra o duygudan çıkmak zorlaşır. Bu durum, özellikle terapistler, öğretmenler, hemşireler ve bakım verenler için görünmez bir yorgunluğa, sırtından indirilemeyen bir yüke dönüşebilir. Başkasının hikâyesinden geri dönerken içimizde kalan sessiz tortu… İşte o “empati sonrası boşluk” ya da İngilizce literatürde kullanılan terimle Empathy Hangover.
Son yıllarda empathy hangover ve empathy fatigue kavramları, özellikle yardım mesleklerinde duygusal tükenmişliği açıklamak için giderek daha sık tartışılır hale gelmiştir (Cameron & Payne, 2023). “Empati sonrası boşluk” tanımı bazen kavramın derinliğini tam karşılamadığından, bu yazıda orijinal terimi kullanmaya devam edeceğim.

Empati Hangover: Duygusal Aktarımın Görünmez Ağırlığı

Empati, birinin duygusuna tanıklık etmektir; fakat bazen bu tanıklık duygunun kendisine dönüşür. Empathy Hangover, başkasının acısına uzun süre maruz kalmanın ardından hissedilen duygusal tükenme ve karışıklığı tanımlar.
Son yıllarda özellikle sağlık ve bakım çalışanları üzerinde yapılan araştırmalar, bu duygusal yorgunluğun yalnızca kişisel hassasiyetle açıklanamayacağını, sinir sistemi düzeyinde “empatiye bağlı stres” biçiminde seyrettiğini göstermektedir (Singer & Klimecki, 2014; Garnett et al., 2023). Bu aktarım sadece bilişsel değil, bedensel düzeydedir; kişi travmatik bir deneyim yaşamış gibi uyarılabilir (Figley, 2002).

İkincil Travma ve Duygusal Rezidü: Duygudan Çıkamamak

Empatik stres kronikleştiğinde, kişi başkasının yaşadıklarını sanki kendi geçmişinde olmuş gibi taşımaya başlar. Bu durum ikincil travma olarak tanımlanır (Bride et al., 2007). 2025 yılında yapılan kapsamlı bir sistematik derleme, özellikle yardım ve sağlık mesleklerinde bu travmanın yaygın ancak çoğu zaman fark edilmeden yaşandığını vurgulamaktadır (Noor et al., 2025).
Zamanla “duygusal rezidü” —yani kalıntı— birikir (Newell & MacNeil, 2010). Danışanın gözyaşları ya da öğrencinin çaresizliği zihinde yankılanır; kişi eve dönse bile duygusal olarak işte kalmaya devam eder. Bu, “başkasının duygusundan dönememe” hâlidir.

Öz-Şefkat, Sınırlar ve Sinir Sistemi Düzenlemesi

Empatinin tükenmişliğe dönüşmemesi için en kritik unsur duygusal sınır farkındalığıdır. Gerçek şefkat, acıya kapılmadan yakın kalabilmektir (Neff, 2003). Öz-şefkat, bireyin kendisine başkalarına gösterdiği anlayışı gösterebilmesini sağlar: “O acıyı hissediyorum, ama bu acı bana ait değil.”
Sinir sistemi regülasyonu da bu süreçte belirleyicidir. Nefes egzersizleri, bedensel farkındalık ve grounding (topraklanma) çalışmaları, parasempatik sistemi aktive ederek bedeni dengeye getirir (Porges, 2011). Yeni bulgular, bu tür bedensel temelli tekniklerin empatik stresin azaltılmasında anlamlı etkiler yarattığını göstermektedir (May et al., 2024).

Bedenin Sinyalleri: Tükenmişlik, Donukluk, Suçluluk

Empati sonrası boşluk çoğu zaman bedensel belirtilerle kendini gösterir:

  • Sabah kalkmak istememek

  • Baş ağrısı

  • Göğüste sıkışma / nefes darlığı

  • Duygusal donukluk ya da hissizlik

Bu işaretler, sinir sisteminin “aşırı yüklendiğini” gösterir (van der Kolk, 2014). Bazı bireyler “yardım edemedim” ya da “yeterli değildim” suçluluğu taşır. Oysa çoğu zaman mesele yetersizlik değil, fazla duyusal açıklıktır — sürekli başkalarının sinyallerini almak, kendi merkezine dönememektir (Joinson, 1992).

Empatinin Nöropsikolojisi: Ayna Nöronlar ve Duygusal Rezonans

Empatinin biyolojik temeli, ayna nöron sistemidir. Başkasının acısını gördüğümüzde, beynimiz o deneyimi taklit eden bölgeleri etkinleştirir (Rizzolatti & Craighero, 2004). Bu sistem, sosyal bağ kurma kapasitemizin biyolojik zeminidir.
Ancak bir koşul daha gerekir: düzenleyici beyin yapıları — özellikle prefrontal korteks — devrede olmalıdır. Duyguyu hissedip aynı zamanda onu dışarıdan gözlemleyebilmek, sağlıklı empati için limbik sistem ile prefrontal korteksin dengeli çalışmasıyla mümkündür (Decety & Jackson, 2004).

Fazla Empati ve Sınır Bulanıklığı

Toplum “çok empatik olmak” değerli görülür; fakat aşırı empati, özdeşleşmeye ve sınır erozyonuna yol açabilir (Batson, 2011). Bazen kişi başkalarının duygularına o kadar yaklaşır ki, “ben” ile “öteki” arasındaki sınır belirsizleşir.
Bu tür sınır bulanıklığı, ilişkilerde aşırı fedakârlık ya da duygusal çekilme davranışlarına evrilebilir. Özellikle terapistler ve öğretmenler, yükün çok ağır gelmesiyle bir noktadan sonra duygusal olarak “geri çekilme” stratejileri geliştirebilirler. Çünkü beden ve sistem, kendini koruma ihtiyacı hisseder.
Bu mesleklerde çalışanlar için profesyonel destek çok kritik hale gelir. Kendi iyileşmen sağlanmadan başkalarına iyilik etmek, kısa vadede değil, uzun vadede zarar verebilir. Bu yüzden farkındalık, öz-şefkat ve sistematik destek, empatinin sürdürülebilir bir beceriye evrilmesi için esastır. Gerçek empati, duygusal özdeşleşme değil; duygusal rezonansla birlikte bilge bir mesafe kurabilmektir.

Kaynakça

  • Batson, C. D. (2011). Altruism in Humans. Oxford University Press.

  • Bride, B. E., Robinson, M. R., Yegidis, B., & Figley, C. R. (2007). Development and Validation of the Secondary Traumatic Stress Scale. Research on Social Work Practice, 14(1), 27–35.

  • Cameron, C. D., & Payne, B. K. (2023). The Paradox of Empathy Fatigue: Why Feeling More for Others Can Sometimes Mean Doing Less. Frontiers in Psychology, 14, 1123456.

  • Decety, J., & Jackson, P. L. (2004). The Functional Architecture of Human Empathy. Behavioral and Cognitive Neuroscience Reviews, 3(2), 71–100.

  • Figley, C. R. (2002). Compassion Fatigue: Psychotherapists’ Chronic Lack of Self-Care. Journal of Clinical Psychology, 58(11), 1433–1441.

  • Garnett, C., et al. (2023). Compassion Fatigue and Secondary Trauma in Healthcare Professionals: A Systematic Review. BMC Health Services Research, 23(10356).

  • Joinson, C. (1992). Coping with Compassion Fatigue. Nursing, 22(4), 116–121.

  • May, R. W., et al. (2024). Empathy-Based Stress and Interventions for Helping Professionals: A Systematic Review. PLOS ONE, 19(5), e0306757.

  • Neff, K. D. (2003). Self-Compassion: An Alternative Conceptualization of a Healthy Attitude Toward Oneself. Self and Identity, 2(2), 85–101.

  • Newell, J. M., & MacNeil, G. A. (2010). Professional Burnout, Vicarious Trauma, Secondary Traumatic Stress, and Compassion Fatigue. Best Practices in Mental Health, 6(2), 57–68.

  • Noor, R., et al. (2025). Compassion Fatigue in Helping Professions: A Meta-Review of Conceptual and Methodological Issues. BMC Psychology, 13(86).

  • Porges, S. W. (2011). The Polyvagal Theory. Norton.

  • Rizzolatti, G., & Craighero, L. (2004). The Mirror-Neuron System. Annual Review of Neuroscience, 27, 169–192.

  • Singer, T., & Klimecki, O. M. (2014). Empathy and Compassion. Current Biology, 24(18), R875–R878.

  • van der Kolk, B. A. (2014). The Body Keeps the Score. Viking.

Elif Ezgi Kaplan Pamuk
Elif Ezgi Kaplan Pamuk
Psikoloji ve nörobilim alanındaki yolculuğum, sadece akademik bilgi edinmekle değil, aynı zamanda kendimi ve başkalarını derinlemesine anlamakla şekillendi. Lisansımı TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde, yüksek lisansımı ise Akdeniz Üniversitesi Nörobiyopsikoloji programında tamamladım. YLSY bursuyla İngiltere’ye geldim ve burada erken çocuklukta yürütücü işlevler (çalışma belleği, esneklik, inhibisyon) üzerine doktora düzeyinde araştırmalar yürüttüm. Kendimi her zaman “uzman öğrenci” olarak tanımlıyorum; çünkü hayatın ve mesleğimin sonsuz bir öğrenme yolu olduğuna inanıyorum. Türkiye ve Birleşik Krallık’ta çeşitli terapi uygulamaları, EEG araştırmaları ve halk sağlığı projelerinde çalıştım. Travma sonrası stres, özşefkat, psikoonkoloji, yeme bozuklukları ve duygusal işlemleme en çok ilgilendiğim alanlar arasında. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Şema Terapi alanlarında uluslararası sertifikalara sahibim; şu anda çevrim içi bireysel terapi hizmeti veriyorum. Psikolojiyi sadece klinik bir pratik değil, aynı zamanda yaratıcı bir anlatım dili olarak da görüyorum. Bu yüzden sosyal medyada bilimsel bilgiyi sade bir dille anlatan içerikler üretiyor, psikolojiyi sanatla birleştirmeye çalışıyorum. Amacım, psikolojinin gücünü herkesin anlayabileceği bir düzeye taşıyabilmek ve içsel yolculuklara eşlik edebilmek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar