Merhaba sevgili dostlar,
Bugün sizlerle dopamin ve eğitimdeki başarı konusunu ele alacağız. Dopaminin öğrenmeye nasıl yön verdiğini, motivasyonu nasıl etkilediğini ve belki de en kritik noktayı, her şeye sahip olan çocukların neden başarısız olabileceğini inceleyeceğiz. Ayrıca, anne babaların çocuklarının her istediğini yerine getirmesinin onların öğrenme ve başarı süreçlerine nasıl zarar verebileceğini detaylıca ele alacağız. Çünkü bazen iyi niyetle yaptığımız şeyler, çocuklarımızın hayatına uzun vadede olumsuz etkiler yapabilir (Güleç, 2020). Şimdi gelin, her şeyin merkezindeki bu nörotransmitteri, yani dopamini daha yakından tanıyalım.
Dopamin Nedir ve Eğitimde Neden Önemlidir?
Dopamin, beynimizdeki ödül, motivasyon, dikkat ve öğrenme süreçlerini yöneten bir nörotransmitterdir. Bir öğrenci bir hedefe ulaştığında, bir soruyu çözdüğünde ya da bir konuda başarılı olduğunda dopamin salgılanır. Bu da ona “Bunu başardın, devam et!” mesajını verir. Yani dopamin, insanı harekete geçiren biyokimyasal bir güçtür (Schultz, 2015).
Ancak dopaminin bir ilginç özelliği var: Dopamin en çok, çaba harcayıp bir şey kazandığımızda salgılanır. Bu yüzden bir öğrenci uzun uğraşlar sonucu bir konuyu kavradığında veya bir problemi çözdüğünde daha fazla dopamin salgılar ve bu da öğrenmeyi pekiştirir (Ryan & Deci, 2000).
Ama burada kritik bir soru var: Peki ya bir çocuk her şeye çok kolay ulaşıyorsa? İşte bu noktada işler değişiyor.
Her Şeye Sahip Olan Çocuklar Neden Başarıya Ulaşmakta Zorlanıyor?
Diyelim ki bir öğrenci, derslerinde zorlanmadan, çaba harcamadan her şeye ulaşıyor. Mesela, bir ödev yapması gerekirken anne babası onun yerine yapıyor, her istediği alınıyor, hiçbir konuda beklemek zorunda kalmıyor. Ne olur? Dopamin döngüsü bozulur (Sapolsky, 2017).
Çünkü dopaminin en büyük kaynağı mücadele ve çabadır. Eğer bir çocuk hiç çaba harcamadan ödül alıyorsa, beynindeki dopamin sistemi tembelleşir. Öğrenme süreçleri artık ona heyecan vermez, çünkü hiçbir şey için mücadele etmesi gerekmiyordur. Bunun sonucunda da çabalamayı öğrenmez, problem çözme becerileri gelişmez ve en önemlisi, uzun vadeli motivasyonunu kaybeder (Duckworth et al., 2007).
Peki bu neden olur? Çünkü dopaminin çalışma sistemi şuna benzer:
-
Bir hedef belirlenir. Örneğin, çocuk bir sınava hazırlanıyordur.
-
Çalışma sürecinde dopamin dalgalanmaları yaşanır. Küçük ilerlemeler bile dopamin salgılar ve öğrenmeyi teşvik eder.
-
Başarı elde edildiğinde büyük bir dopamin artışı olur. Çocuk emeklerinin karşılığını almıştır ve bu ona büyük bir tatmin hissi verir (Robbins & Everitt, 1996).
Ancak eğer süreç baştan kısaltılırsa, yani çocuk “mücadele etmeden ödül alırsa”, dopaminin doğal işleyişi bozulur. Ödül, onun için sıradan hale gelir ve beyin yeni bir başarı hissi yaşamak için artık daha büyük uyaranlar ister. Bunun sonucunda ise daha fazla çaba harcamak yerine, çabadan kaçınmayı seçer (Lepper et al., 1973).
Anne Babaların Yaptığı En Büyük Hata: Aşırı Ödüllendirme ve Çocukların Her İsteğini Yerine Getirmek
Peki, bu noktada ebeveynler nerede hata yapıyor? En sık yapılan yanlışlardan biri, çocukların her isteğini anında yerine getirmek.
Birçok anne baba, çocuklarının zorlanmasını istemez. Onlar mutsuz olmasın, üzülmesin diye sürekli yardım ederler, her ihtiyaçlarını karşılarlar, en sevdikleri yiyecekleri hemen alırlar, her istediklerini verirler. Ama burada şunu fark etmemiz gerekiyor: Zorluklarla karşılaşmayan bir çocuk, başarmanın gerçek değerini de öğrenemez (Baumeister & Tierney, 2011).
Mesela, bir çocuk ödev yapmak istemediğinde ve anne babası hemen onun yerine yapıyorsa, bu çocuk mücadele etmeyi öğrenemez. Ya da bir çocuk istediği her oyuncağa hemen ulaşıyorsa, o zaman beklemeyi, sabretmeyi öğrenemez. Oysa ki dopamin en çok, sabır ve çabanın sonucunda salgılanır (Mischel et al., 1989).
Bunun sonuçları ise uzun vadede çok büyük olabilir. Her isteği anında karşılanan çocuklar:
-
Öğrenme sürecine karşı ilgisiz olabilirler. Çünkü her şeyin kendiliğinden olmasını beklerler.
-
Çaba harcamaktan kaçınabilirler. Çünkü mücadele etmeye gerek duymadan da istediklerine ulaşabileceklerini düşünürler.
-
Dış motivasyona bağımlı hale gelirler. Sürekli ödüllendirilmediklerinde veya takdir edilmediklerinde çalışmazlar.
-
Duygusal dayanıklılık geliştiremezler (Duckworth & Seligman, 2005).
Eğitimciler ve ebeveynler olarak, çocuklarımızın kendi emekleri ile başarıya ulaşmalarını sağlamak, hem akademik hem de kişisel gelişimlerinin temelini oluşturacaktır.
Kaynakça:
-
Baumeister, R. F., & Tierney, J. (2011). Willpower: Rediscovering the greatest human strength. Penguin.
-
Duckworth, A. L., & Seligman, M. E. P. (2005). Self-discipline outdoes IQ in predicting academic performance of adolescents. Psychological Science, 16(12), 939-944.
-
Duckworth, A. L., Peterson, C., Matthews, M. D., & Kelly, D. R. (2007). Grit: Perseverance and passion for long-term goals. Journal of Personality and Social Psychology, 92(6), 1087-1101.