Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

DEHB ile Karşılaşma

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) bir hastalık mı, bozukluk mu yoksa bir çeşit farklılık mı olduğu uzun zaman tartışıldı. Yakın zamanda tanımlanarak uluslararası literatüre girdi ve en basit haliyle bu kişilerde beynin farklı çalıştığı bir bozukluk olarak kabul edildi.  

Lisans ve yüksek lisans eğitimim sırasında konu hakkında pek çok bilimsel makale okumama rağmen DEHB’in birkaç belirtisi ile yüksek lisans döneminde tanıştım. İlaç tedavisine başladığımda bu belirtiler kısa sürede düzenlendi. Bu durumun rahatlığıyla ben de bir süre sonra ilaç kullanımını bıraktım; ne de olsa sıklıkla çocuklarda, özellikle erkek çocuklarında rastlanan bir durumdu. Yirmi yedi yaşındaydım, çocuk değildim. Şimdilerde daha iyi yönetiyorum. Fakat bundan önce size o ilk günlerimden söz etmek isterim.  

DEHB, beynimizin ‘ön frontal lob’ diye adlandırılan kısmında gelişen farklılıklardan dolayı ortaya çıkan biyolojik bir rahatsızlık olarak geniş bir çerçeveyle tanımlanabilir. Beynimizin bu bölümü özellikle planlama ve karar verme becerilerimizi düzenliyor. DEHB tanısı aldığımda aklıma ilk gelen soru, bu yaşa kadar bu becerilerimi nasıl kullandığım oldu. Bu yaşıma kadar bu duruma rağmen hangi kararlardan ve planlama alanlarından geçmiştim; hayatımı DEHB’e rağmen nasıl sürdürmüştüm? Üzerine DEHB ile ilgili gelişimsel bozukluğuma eşlik eden kaygı bozukluğu ve depresyon gibi ikincil rahatsızlıklar olabileceğini öğrendiğimde durup bu sorular üzerine düşünmem gerektiğini anladım. Hayatın ikinci yarısına yön veren önemli kararları hayatımızın ilk yarısında aldığımıza göre bu ilk yarıda DEHB’in kararlarımıza etkisi neler olabilir? Hayatın geçiş basamaklarında ilerlerken DEHB, bu basamakların eşiklerinde bizi nasıl etkileyebilir?

DEHB ve Hayatın Kritik Kararları

Hayatın her alanında her an seçim yapıyoruz. Sürekli bir seçme halindeyiz. Her seçimde küçük ya da büyük bir karar alıyoruz. Bir sonraki adımımızı bu karara göre düzenliyoruz. Alacağımız eğitim, devam edeceğimiz okullar, meslek seçimleri, eş seçimi, yaşayacağımız yer seçimi bu kararların en belirleyici ve kritik olanları. Bu kritik kararların sonuçlarının hayat yolumuz üzerindeki etkisi tartışılmaz. DEHB, bütün dürtüselliği ile bu karar alanlarımı işgal etmişti. Birden farkına vardım ki, ya işgal altında kalacaktım ya da yetişkin bir birey olarak başıma gelen bu şeyin –hastalık, bozukluk, farkındalık her ne ise- sorumluluğunu alacaktım. Tam bu noktada Nancy McWilliams’ın ‘En ağır hastanızla bile aranızdaki tek fark Tanrı’nın lütfudur’ sözü aklıma geliyor. Tanrı, bana bağışladığı diğer lütufların yanında DEHB’i de bağışlamış, şefkatini bu yolla göstermişti. Bu şefkati, yetişkin sorumluluğunu almayı seçerek değerlendirdim. DEHB’in bir farklılık olduğunu nedenlerine inmeksizin bendeki şekliyle kabul ettim.  

O güne kadar yaptığım kritik seçimlerin bir özeti zihnimden geçti. Zihnimden geçenleri kısa notlar şeklinde bir kağıda döktüğümde karar alma süreçlerimde basamak atladığımı fark ettim. Zihnim, hep bir adım sonrasına çalışan durmayan bir motor gibiydi. Her şey, sürekli zordu; bir işe başlamak zor, çalışmak zor, mola vermek zor, ebeveynlerimle ilişkim zor, yaşamak zor… Bütün bu zorluklara katlanmak zor. Zorluk hali, kendime zarar verme biçimini almıştı.  

DEHB’nin Yetişkinlikteki Yüzü

DEHB hakkında daha çok çocukluk döneminde yaşanılanları anlatan bilgi akışı ile karşılaşıyordum. Bu bilgi akışı sırasında DEHB’nin erişkinlik döneminde azaldığını söyleyen bir cümle dikkatimi çekti. Aksine, kendimi değerlendirdiğimde azalan bir durum göremedim çünkü erken dönemde tanımlanmamış bir DEHB ile karşı karşıyaydım. Bu durumda ne yapacaktım? Karar verme, başlatma, sürdürme, tamamlama aşamalarını nasıl geçecektim? Bu başlıkların altına hangi konular yerleşecekti? Önce hangisinden başlamalıydım? Bir yandan tuhaf bir durum da vardı, sevdiğim şeyleri çok iyi yapıyordum. Bir tıkanıklık veya donma hali içinde kaldığım durumlar da vardı. Birbirine zıt gibi duran bu durumlar beni tutarsız gibi gösteriyordu. Zaman zaman bencil bir insan olarak algılanıyordum. Bu genel çerçeveyi fark etmek, toplumsal görünürlüğüm açısından düşündüğümde bana yoğun kaygı verdi, ipin ucunu kaçırıyorum kaygısı.  

Tam bu sırada sevdiğim şeylere çok iyi odaklanmanın bir lütuf olduğunun farkındalığını yaşadım. Psikoloji üzerine çalışmayı, odaklanmayı en sevdiğim alan. Bu alanı seçmek hayatımın en doğru kararı. DEHB’i anlarken, onunla yaşamayı öğrenirken bu alanın içinde olmak kendimize yapacağımız en büyük yardım. DEHB hayatımızın pek çok alanını işgal edebilir, hayatın içinde bizi farklı tablolara sokabilir. Psikolojik destek, DEHB’in hayatı etkileyen her alanında gereken yardımı bize sağlar.  

DEHB’in Etkilediği Alanlar ve Çözüm Önerileri

DEHB’in etkilediği alanları birkaç ana başlık altında toplarsak bu başlıklar mali yönetim, ilişkiler, aşırı odaklanma, aşırı duyarlılık olabilir… Bu başlıklarda herhangi bir seçim yapmadan, planlama ya da karar almaya gitmeden önce kendimize yönelteceğimiz bazı sorularla çalışmayı öneriyorum. Bu sorular üzerine düşünmek ve uygun bir çalışma ile bu soruların kendimizdeki cevaplarını araştırmak dürtüsel davranışlarımızı ve bunların olası sonuçlarını düzenleyerek, olası zararları en aza indirecektir.  

Aşağıda karar alma süreçleriniz öncesinde kendinizi değerlendirme pratiğiniz için hazırlanmış uygun sorular bulacaksınız. Bu soruları gereken her durumda kendime sorar ve içinde bulunduğum koşulları daha yatışmış bir zihinle anlamak için kullanırım. Bu satırların okuruna da aynı desteği sağlamasını gönülden isterim.

Karar Almadan Önce Durum Tespiti İçin Bazı Sorular

  1. Alacağım kararın bağlamı nedir?  
  2. Bu kararın gereğini oluşturan koşullar nelerdir?  
  3. Tam olarak durum nedir, olan nedir?  
  4. Durumun, olanın bana sorusu nedir?  
  5. Bu soruya vereceğim cevabın, alacağım kararın bana açtığı olasılıklar nedir?  
  6. Bu olasılıkların kendi içinde basamakları nelerdir?

Bu sorulara vereceğimiz cevaplar, karar alma baskısını azaltacaktır. DEHB’in getirdiği kaygı, anksiyete, donma hali, eyleme geçmede zorluk gibi durumlar nispeten hafifleyebilir.

Sonuç ve Gelecek Planı

Bir sonraki yazımızda ufuksuzluğu aşmak ve karar alma süreçlerini inceleyeceğiz. Yetişkin sorumluluğumuzun bize verdiği lütuflarla beraber olalım.

Aslı Aydın
Aslı Aydın
Aslı AYDIN Klinik Psikolog ve yazar olarak psikoterapi ve aktif saha çalışmaları alanında uluslararası geniş bir deneyime sahiptir. Lisans ve yüksek lisans eğitimini psikoloji ve klinik psikoloji üzerine tamamlayan Aydın, özellikle Bilişsel Davranışçı ve Varoluşçu Terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Ulusal platformlarda akademik çalışmaları bulunan Aydın çeşitli dergilerde ve dijital mecralarda düzenli olarak Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, erişkin kadınlarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Öz şefkat ve Kabul konularında yazılar kaleme almaktadır. Psikolojiyi ve terapiyi herkes için ulaşılabilir hale getirmeyi benimseyen yazar, bireylerin ve toplumun ruh sağlığına etik ve bilimsel bilgi ile katkıda bulunan içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar