Pazar, Kasım 23, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocukların Sözü; Oyunlarının Sesinde

“Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oynar.” Garry Landreth
Oyun; bir çocuğun gelişiminde sevgi kadar önemli bir rolü olan, çocuk deyince akla gelen ilk olgudur. Birçok tanımı yapılsa da çocukları ruhsal açıdan besleyen, onların dünyayı tanımasında, anlamasında önemli görevler üstlenen bir kavram olarak ifade edilebilir. Çocuklar oyun ile bilişsel, fiziksel, duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmektedir. Oynadığı oyunlar sayesinde keşif sürecinin içerisine giren çocuk, merak ettiklerini daha kolay öğrenir. İletişim becerileri, paylaşma gibi sosyal etkileşim sağlayan kazanımlar elde eder. Oyun ile çevresinde yaşanan duygusal ifade ile tepki verebileceği deneyimlerde bulunur. Duygularını yaşamayı ve aktarmayı daha sağlıklı bir şekilde öğrenir. Oyunların, çocuğun eğitiminden kişiliğinin gelişimine kadar uzanan bir katkısı mevcuttur. Aynı zamanda çocuğun yaratıcılığına, hayal gücüne de değinir. Kısacası oyun; çocuğun kendisini anlatabildiği en kolay yol olup eğitimin önemli bir parçasıdır.

Oyun Nedir?

Oyun; çocuğun planlayabildiği, bazen kurallar koyabildiği, araç-gereçlerle desteklediği, eğlendiği ve özellikle öğrendiği gelişim ortamıdır. Türk Dil Kurumu oyunu “yetenek ve zekâ geliştiren, belli kuralları olan ve iyi vakit geçirmeye yarayan eğlencedir.” (TDK, 2020) diye tanımlar. Çocuk oyun içerisinde kendini, duygularını ifade edebilmekte, hayal gücünü kullanabilmekte, yeteneklerini keşfedebilmekte ve aynı zamanda sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebilmektedir. Aslında oyun ile çocuğa en aktif öğrenme ortamı oluşturulmaktadır.

Önemli düşünürler ve eğitimciler de oyuna farklı bakış açıları getirmekte, oyunun eğitim açısından önemli olduğunu vurgulamaktadırlar. Örneğin Türk İslam Medeniyeti içinde yetişen Gazali (1058–1111) “çocuk her gün bir saat kadar oyunda serbest bırakılmalıdır. Ta ki gönlü dar olmayıp mülayim olsun. Çocuğun dinçliğini kazanması ve çalışmalardan usanmaması için oyun gereklidir” demiştir (Özdemir, 2005). Montaigne (1533–1592) ise çocukların eğitiminin temelinin oyundan geçtiğini savunarak “Denemeler” adlı eserinde “çocukların oyunu oyun değil, onların en gerçek uğraşıdır” demiştir (Smith, 2010). Oyun her toplumda var olmuş, günümüze kadar da varlığını sürdürmüştür.

Oyun kavramını tam anlamıyla nitelendirebilmek için bazı özellikler bulunmaktadır. Bunlardan ilki; oyunun kendi içinde bütünlüğünün olmasıdır. Belirli bir amacı olmasa da kendisinin bir önemi vardır. Diğer bir özelliği; oyunlara katılmak veya oyun kurmak tamamen çocuğun özgür seçimi ile ilgilidir. Yönlendirilmeden kendi seçimi ile hareket etmesi çocuğun öz-benlik gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Çocuk oyun içerisinde eğlenmeli, hoş vakit geçirmelidir. Aynı zamanda aktif rol oynamalı, kendiliğinin farkına varmalıdır. Zorla çocuğa oyun oynatılmamalıdır. Salen ve Zimmerman’a (2004) göre ise oyunların en önemli özelliği; her oyunun sistemlerden oluşması ve çocukların oyun içerisinde aktif rol almasıdır.

Çocukların Hayatında Oyunun Önemi

Oyun; çocukların eğitiminde ve kişiliğinin gelişiminde önemli bir yerdedir. Çocuk oyun ile olumlu gelişimler göstermektedir. Çocuk oyun içerisinde yeni ve gerekli davranışlar, bilgi ve beceriler edinebilmektedir. Ve bunu kendi kendine kavrayıp benimseyebilmektedir. Çocuk, kişiliğinin hatlarını oyun içinde çizmeye başlar ve geliştirir. Gelişim çocuğun fonksiyonel olarak yaşadığı değişimleri ifade eder. Bu değişimlerin içerisinde olgunlaşma ve öğrenme önemli rol oynar.

Çocukların hayatında oyunun birçok açıdan önemi vardır. Bunlar; fiziksel, sosyal, duygusal, psikolojik ve zihinsel yönden ele alınabilir. Çocuk oyun içerisinde; koşma, zıplama, itme, çekme gibi fiziksel aktivitelerde bulunmaktadır. Bu aktivitelerden çocuğun solunum, dolaşım ve sindirim sistemi etkilenmektedir. Motor becerilerinin gelişimine de katkısı büyüktür. Ayrıca fiziksel olarak hareket içeren oyunlar çocukta esneklik, kuvvet, dayanıklılık, koordinasyon ve beceri gelişiminde de etkilidir.

Çocuk; içerisinde bulunduğu toplumun kurallarını, görevlerini, sorumluluklarını oyun içerisinde yaşayarak benimser. Çocuğun yakın çevresine karşı takındığı tutum oyunlarının içerisinde gelişim ve değişim göstermektedir. Büyüklerine olan saygıyı, galibiyeti veya mağlubiyeti de oyun ile edinmektedir. Birbirini tanımayan iki çocuk bir araya gelince dahi oyun ile kaynaşmaktadır. Çocuklar oyun alanlarında en doğal hallerinde olup birbirleriyle olan ortak dili konuşmaktadırlar. Toplumu, kuralları, iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı öğrenmeye başlayan çocuk oyunlarında da bunları göstermekte ve geliştirmektedir. Çocuğun hayatında oyunun en büyük ve önemli etkisi; öğrenmedir. Öğrenme, davranışlarda ortaya çıkan değişikliklerin sürekliliği ile ilişkilidir. Çocuk; oyunlarında kavramları, nesneleri tanır ve onların amaçlarını öğrenir. Bu öğrenme ile de bilgi birikimini arttırmaktadır. Çocuk aynı zamanda oyun içerisinde düşünme, algılama gibi zihinsel gelişimi etkileyen faaliyetlerde de bulunmaktadır.

Sonuç

Çocuk için oyun; sevgiden sonra ihtiyacı olan en temel unsurdur. Oyunun içerisinde edindikleri, pekiştirdikleri ile yaşama hazırlanmaktadır. İsteklerini, duygularını rahatça belirtebildiği bir alandır. Oyun ile edindiği roller; çocuğa hayatı öğretmekte, benliğini geliştirmekte, bilgi ve birikim kazandırmaktadır. Çocukların hayatında bu denli büyük bir önemi olan oyun; ebeveynler tarafından desteklenmelidir.

Kaynakça

Aral N., Kandır A., Yaşar M.C. (2002) Okul Öncesi Eğitim ve Okul Öncesi Eğitim Programı, İstanbul
Başal, H. A. (2017). Geçmişten Günümüze Türkiye’de Geleneksel Çocuk Oyunları, Ankara: Nobel. 1–15
Pehlivan, H. (2014). Oyun ve öğrenme 4. Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık. 1–70
Sel R. (2000). Okul Öncesi Çocuklarına Oyunlar, İstanbul
Sevinç, M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun, İstanbul: Morpa Kültür Yayınları. 10–80

Vecihe Zeynep Çorlu
Vecihe Zeynep Çorlu
V. Zeynep Çorlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Psikoloji Bölümünden 2023 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimi süresince gelişim psikolojisi, çocuk ve ergen ruh sağlığı, psikopatoloji ve psikolojik danışma alanlarına yoğunlaşmış; çeşitli seminer, atölye ve saha çalışmalarına katılmıştır. Eğitim hayatı boyunca hem akademik hem de uygulamalı alanlarda aktif görev alarak mesleki deneyim kazanmıştır. Çocuk ve ergen psikolojisi üzerine uzmanlaşmayı hedefleyen Çorlu, masal terapisi, oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi, mindfulness temelli terapi, spor psikolojisi, yaratıcı drama ve projektif testler gibi birçok farklı alanda eğitimler almıştır. Özellikle okul öncesi dönemde duygusal ve sosyal gelişim süreçlerinin desteklenmesi, ayrılık kaygısı, dikkat ve öz düzenleme becerileri gibi konular üzerinde çalışmaktadır. Mesleki ilgi alanları arasında erken dönem psikolojik müdahaleler, ebeveyn danışmanlığı, psikoeğitim programları ve çocuklara yönelik terapötik uygulamalar yer almaktadır. Akademik yazılarında psikoloji biliminin güncel ve kuramsal bilgilerini hem bilimsel bakış açısıyla hem de uygulamaya dönük bir yaklaşımla ele almayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar