Annenizden dinlediğiniz masalların bir gün sizi dünyanın en büyük yazarlarından biri yapacağını düşünebilir misiniz? Goethe için bu tam olarak böyle olmuş.
1700’lü yılların ortasında küçücük bir çocukken masallar karşısında Goethe’nin yaşadığı heyecanı annesi şu şekilde ifade ediyor:
“Hava, ateş, su, toprağı ona güzel prensesler şeklinde sundum ve doğada bulunan her şey daha derin bir anlam kazandı. Yıldızların arasına yollar uydurduk ve bu yollarda hangi büyük insanlara rastlayacağımızı… Gözleriyle adeta beni yutuyordu; en sevdiği kahramanlardan birinin akıbeti istediği gibi olmadığı zaman bunu yüzündeki öfkeden ya da ağlamamak için kendini zor tutmasından anlayabilirdim. Bazen araya girip şöyle derdi: ‘Prenses o zavallı terziyle evlenmeyecek anne, devi öldürse bile bu olmayacak.’ Bunun üzerine durur ve felaketi ertesi akşama ertelerdim. Böylece benim hayal gücümün yerini onunki alırdı ve ertesi sabah hikâyenin akıbetini onun önerilerine göre düzenleyip ‘Doğru bildin, söylediğin gibi oldu’ dediğimde kalbinin heyecanla çarptığını gözlerinizle görebilirdiniz.”
Masalların Çocuk Gelişimindeki Önemi
Bir Goethe kolay yetişmese de hiç kuşkusuz masalların çocuk gelişiminde yeri oldukça büyük. Çocuğun ilgisini çeken ve masal boyunca bu ilgiyi canlı tutan masalların hayal gücünün gelişiminde önemli etkileri olmaktadır. İyi bir masal ya da hikâye, zekâ gelişimini ve duygusal gelişimi olumlu yönde etkiler. Çocuğun iç dünyasında yaşadığı bir takım zor duygularla baş etmesine de olanak sağlayarak yaşama dair güvenini pekiştirir.
Masalların evrensel insan sorunlarına yönelik hikâyeleri, çocuklarda bilinç ve bilinçdışı baskıları rahatlatmaktadır. Gün içinde yaşadıkları ve bazen bastırdıkları sorunlarını masal kahramanları ile özdeşim kurarak çözme imkânı bulurlar. Bu özdeşim sayesinde çocuk, o süreçte yaşadığı duygu durumuyla baş etme kaynağı sağlamaktadır. Hayal kırıklıkları, kaygılar, korkular, ölüm, acı; çocukların hiç istemesek de karşılaştıkları olumsuzluklardan bazılarıdır. Aynı zamanda masallar aracılığı ile kardeş kıskançlıkları, akran rekabeti, öz değer sorunlarını aşma imkânı da bulmaktadırlar. Çocuklara öğretmekte zorlandığımız bazı kuralları, ahlaki değerleri, toplumsal yaşam becerilerini de masallar aracılığı ile öğretebilmekteyiz. Çocuklarla konuşulması zor konularda da bazen en etkili yol masallar olabiliyor. Bir hikâye bu noktada bize bir köprü oluşturup onları anlamayı, onlara iyi gelmeyi ve rahatlatmayı sağlıyor. Çocuklar yaşadıkları kayıplar, hayal kırıklıkları ve üzüntüler sonrası masallar aracılığıyla tekrar umut edip olumlu inançlar geliştirebiliyor.
Masal Okurken/Anlatırken Nasıl Olmalıyız?
Her kültürde, her coğrafyada görülüyor ki çocuklar masalları çok seviyor. Anne babalarının bunu severek ve keyif alarak yapması güvenli bağlanmayı artırıyor. Çocuk ve ebeveynler arasındaki bu keyifli paylaşım her iki tarafa da iyi geliyor. Özellikle okumak yerine anlatmanın onların dünyasını zenginleştirmede daha etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Tıpkı Goethe ve annesi gibi ebeveynlerin masal anlatımı esnasında jest ve mimiklerini kullanmaları, kitap gibi somut bir nesneye bağlı kalmamaları, hayal gücünü işin içine katarak özgürce anlatmaları çocuklarda daha olumlu etkiler yaratıyor. Bu etkileri zihinsel, psikolojik, sanatsal pek çok yönde düşünebilirsiniz.
Masalları; sakin ve içten bir ruh hâlinde, çocuğun çıkardığı anlamlara karşı duyarlı ve çok fazla müdahaleci olmadan, çocuğunuzu kucağınıza alarak ya da ona sarılarak, içtenlikle anlatmak olumlu etkileri artırıyor. Eğer anlatmak yerine okumayı tercih edecekseniz de ses tonunuza heyecan katabilir ve satır aralarına kendi hayal gücünüzü ekleyebilirsiniz.
Çocuklarımıza masal bittikten sonra genelde “Beğendin mi?” diye sorarız ve çocuk beğendiğini söyledikten sonra yeni bir masala geçeriz. Yeni bir masala geçmek önceki hikâyenin etkisini kaybetmesine neden olabilmektedir. O yüzden çocuğun hikâye üzerine düşünmesi, masalda yarattığı ortama dalması için zaman yaratılması ve hikâye hakkında konuşmaya teşvik etmek duygusal ve zihinsel katkılar sağlayacaktır.
- Bu masalda seni en çok hangi kısım etkiledi?
- Bu masal sana nasıl hissettirdi?
- Etkilendiğin kısım hakkında konuşmak ister misin?
- Bu karakterin yerinde sen olsan nasıl düşünür, hisseder ve davranırdın?
- Karakterlerden en çok hangisine kendini yakın buldun?
- Bu masalda değiştirmek ya da eklemek istediğin bir kısım var mı?
Gibi sorularla masal sonrası sohbet ederek anlam dünyasını keşfedebilir ve kendini ifade etme becerisine katkı sağlayabilirsiniz. Özellikle sürekli aynı masalı okumanızı ya da anlatmanızı isteyen çocuğunuzun o hikâyeyle bağ kurmasını sağlayan nedenleri anlamak sizin için de çok değerli olacaktır.
Resimli masal ve hikâyelerin çocukları çok etkiledikleri bilinmektedir. Fakat yapılan çalışmalar gösteriyor ki, resimsiz hikâyelerle çocuklar kendi imajlarını yaratarak oluşturdukları görsel çağrışımlar sayesinde hayal gücü daha çok gelişiyor. Bu sebeple resimsiz masal ve hikâyeleri okumayı ya da anlatmayı tercih edebilirsiniz.
Görev düşüncesiyle sıkılarak anlattığınız bir masalın çocukta yaratacağı hisler farklı olacaktır. Goethe’nin annesi gibi yaşayarak, anlatım esnasında çocuğunuzun neler hissettiğini takip ederek ve onunla birlikte hareket ederek anlatmanın ise tahmin edemeyeceğiniz faydaları olacaktır.
Kaynakça
Bettelheim, B. (2020). Masallar Ne Anlatır? Çocuk Gelişiminde Masalların Rolüne Psikanalitik Bir Bakış, 163-166.