Ebeveynlik kelime anlamı olarak anne/baba olmayı ifade etse de, aslında yalnızca çocuğun büyümesine eşlik eden bir süreç değil, ebeveynin de bu yolculukta büyüdüğü ve geliştiği bir deneyimdir. Bu süreçte, çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim basamakları şekillenirken, ebeveynlerin de kendi ebeveynlik becerileri gelişir ve şekillenir. Çocuğun büyümesini izlerken ebeveynler, aynı zamanda kendi duygularını, tepkilerini ve iç dünyalarını daha yakından tanıma fırsatı bulurlar. Çocukla geçirilen her an, sadece onun için değil, ebeveynler için de büyümeye ve öğrenmeye açılan bir kapıdır. Çocuk büyürken ebeveyn de kendi geçmişine dair farkındalık kazanır ve zamanla bu farkındalık, ebeveynin kendi çocukluk yaralarını keşfetmesine neden olabilir.
Ebeveynlerin Kendi Çocukluk Deneyimleriyle Yüzleşmesi
Ebeveynler, çocuklarıyla birlikte büyürken kendi çocukluk deneyimleriyle yeniden karşılaşırlar. Kaçındıkları olumsuz çocukluk deneyimleri, ebeveyn olduklarında gün yüzüne çıkabilir. Örneğin, çocukken ihmal edilmiş veya duygusal olarak yeterince desteklenmemiş bir ebeveyn, kendi çocuğu olduğunda bu eksikliği tekrar hatırlayabilir. Kendi ebeveynlik tarzlarını, onları yetiştiren ebeveynleri ile kıyaslayarak değerlendirebilirler.
Bazı ebeveynler, kendi çocukluklarında eksikliğini hissettikleri fiziksel, sosyal ve duygusal ihtiyaçları, kendi çocukları aracılığıyla tamamlamaya çalışabilirler. Birçok ebeveynin, kendi kök ailelerine karşı kurdukları, “Senin gibi bir anne/baba olmayacağım” gibi ifadeler ya da çocuklarına, kendi çocukluklarında sahip olmadıkları oyuncakları alırken hissettikleri yoğun duyguların temelinde de bu yatmaktadır.
Bazı ebeveynler, olumsuz çocukluk deneyimleriyle yüzleşir, kendi çocukluk deneyimlerini çözer ve ebeveynlik yolculuklarını sağlıklı bir şekilde sürdürürler. Ancak bazı ebeveynler, olumsuz çocukluk deneyimlerini halının altına süpürmeyi tercih eder; bilinçdışında bastırırlar, yok sayarlar ve bu olumsuz deneyimleri dolaylı yoldan kendi ebeveynlik yolculuklarına yansıtırlar. Yeterli farkındalık geliştirilmediğinde, kendi kök ailemizden ve sosyal çevremizden edindiğimiz davranış kalıplarını çocuklarımıza farkında olmadan yansıtırız.
Kendi Çocukluk Yaralarımızı İyileştirmek Ebeveynlik İçin Neden Önemlidir?
“Ben çocukken yaşayamadım…”
“Ben çocukken sahip olamadım…”
“Ben çocukken annem/babam bana bu imkânı sağlamadı…”
Bu cümleler, meslek hayatımda ebeveynlerden oldukça sık duyduğum ifadelerdir. Ebeveynler, aslında kendi çocukluklarında yaşadıkları eksiklikleri telafi etmek için ebeveynliklerini bir araç olarak kullanabilirler. Kendi çocukluk dönemlerinde yaşayamadıkları deneyimleri fazlasıyla çocuklarına sunmaya çalışabilirler. Ancak bunu gerçekleştirdiklerinde mükemmel bir ebeveyn olacaklarına inanabilirler. Aslında her şeyi çocuklarına fazlasıyla verdiklerinde, geçmişteki eksikliklerini telafi edeceklerine ve tamamlanacaklarına inanırlar. Bu durum, çoğu zaman çocuğun gerçek ihtiyaçlarını gözden kaçırmalarına neden olabilir.
Çocuğa her şeyi fazlasıyla vermek, ebeveynin geçmişteki eksikliklerini gidermediği gibi, çocuğun da sağlıklı bir gelişim süreci yaşamasına engel olabilir. Sonuç olarak, çocuk ya aşırı izin verici ebeveyn tutumu ile yetiştirilir ya da aşırı korumacı bir ebeveynin kanatları altında büyür. Aşırı serbest bırakılan çocuk, sınır koyulmadığı için çeşitli davranış sorunları yaşayabilir ve toplumsal kurallara uyum sağlamakta zorlanabilir; bu da bireylerle ilişkilerinde sorunlar yaşamasına neden olabilir. Diğer yandan, aşırı korunan çocuk ise benliğini oluşturmakta güçlük çekebilir ve bağımsızlık kazanmakta zorlanabilir. Bu nedenlerle, ebeveynlerin kendi çocukluk deneyimlerini fark edip, olumsuz deneyimleri sağlıklı bir şekilde çözümlemeleri, ebeveynlik süreçlerini daha bilinçli yönetmelerine ve çocuklarıyla sağlıklı bir ilişki kurmalarına yardımcı olacaktır.
Ebeveynlikte Duygusal Farkındalık
Ebeveynlikte önemli olan nokta, bireyin kendi çocukluk deneyimlerinin farkına vararak bunları sağlıklı bir şekilde yönetebilmesidir. Kendi duygusal yaralarının farkında olmayan ebeveynler, istemeden de olsa çocuklarına bu travmaları aktarabilirler. Ebeveynlik yolculuğunda sorulması gereken en önemli soru, “Kendi çocukluk deneyimimde anne-babamın neyi farklı yapmasını isterdim?” olacaktır. Bu soruyu kendinize sormak, ebeveynlik sürecinde farkındalık kazanmanın ilk adımıdır. Çünkü ancak geçmişin izlerini fark eden ebeveynler, çocukları için daha sağlıklı bir gelecek inşa edebilirler.
Önce Kendi Maskeni Tak!
Ebeveynlik, sabit bir rol değil; sürekli gelişen, öğrenilen ve deneyimlenen bir süreçtir. Her ebeveynin deneyimi kendine özgüdür ve farklı dinamikler barındırır. Ebeveynler olarak önce kendi çocukluk yaralarımızı keşfetmek ve iyileştirmek, hem kendi içsel dengemizi sağlamak hem de çocuklarımızın psikolojik olarak daha sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak için önemli bir adımdır.
Tıpkı uçağa bindiğinizde kalkıştan önce izlediğiniz bilgilendirme videosunda, acil bir durumda oksijen maskeleri düştüğünde önce kendinize, ardından çocuğunuza takmanız gerektiği kuralında olduğu gibi, önce ebeveynin kendi ruhsal sağlığına öncelik vermesi ve kendini güvende hissetmesi gerekir ki çocuğuna da sağlıklı bir gelişim ortamı sunabilsin. Duygusal olarak sağlıklı bir ebeveyn, çocuğuna sadece sevgi ve ilgi sunmakla kalmaz, aynı zamanda onu bağımsız, özgüvenli ve psikolojik olarak sağlıklı bir birey olarak yetiştirme şansı elde eder.
Unutmayın ki mükemmel ebeveyn yoktur; önemli olan farkındalığımızı artırarak, çocuğumuzun psiko-sosyal ve duygusal gelişimindeki ihtiyaçlarını en uygun ve sağlıklı şekilde karşılamak ve çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek sunabilmektir.