Çarşamba, Ağustos 6, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Cebimizden Önce Zihnimizde: Para ve Finansal Farkındalık

Herkesin gündeminde ama kimsenin tam olarak çözemediği bir konu: para. Hepimizin parayla bir ilişkisi var ama çoğu zaman bu ilişkiyi sorgulamadan hatta farkında bile olmadan yaşıyoruz. Para sadece bir kâğıt parçası mı, yoksa banka hesaplarımızda gördüğümüz birkaç rakam mı? Teknik olarak bir değişim aracı. Ama psikolojik düzeyde çok daha fazlası.

Kimi için güven. Kimi için özgürlük. Bazıları için geçim kaynağı, bazıları için özdeğerin kaynağı. Parayı bir başarı ölçütü olarak görmek toplumun yazılı olmayan kurallarından biri haline gelmiş durumda. İronik şekilde, bu kadar merkezde olan bir konu hâlâ konuşulması en zor konulardan bir tanesi. Para hakkında konuşmak çoğu ortamda hâlâ ayıp, gereksiz ya da fazla kişisel.

Oysa para, başlı başına bir problem değil. Çünkü çok parası olup da hâlâ parayla sorun yaşayan insanlar da tanıyoruz. Bu yüzden az ya da çok, sürekli ya da düzensiz… Her durumda parayla ilişkimizi gözden geçirmek kaçınılmaz. Çünkü mesele ne kadar paraya sahip olduğumuz değil, onunla nasıl bir bağ kurduğumuz ve ona yüklediğimiz anlamlar.

İlk Temas Noktası: Aile

Çocukken evinizde para hakkında nasıl konuşuluyordu? Açıkça konuşulan bir konu muydu? Yoksa sessizce endişe edilen ya da sürekli kavga edilen bir mesele miydi?
“Para kolay kazanılmaz”, “Parayı veren düdüğü çalar”, “Azıcık aşım, kaygısız başım”, “Zengin insanlar kötü olur” gibi cümleler size tanıdık geliyor mu? Bu tür söylemler parayla kurduğumuz ilişkinin temelini çoğu zaman fark etmeden zihnimize işler. Ve bu inançlar zamanla içselleşerek davranışlarımızı yönlendirmeye başlar.

Bu yerleşen inançlar sonucunda kimi zaman paraya temkinli yaklaşır, kimi zamansa onu hak etmemiz gereken bir şey gibi görürüz. Oysa bu inançlar gerçekten bize mi ait? Çoğu zaman hayır. Genellikle bu fikirlerin kaynağı bize değil, ailemize veya çevremizdeki diğer insanlara dayanır. Yetişkinlikte bunları sorgulamak kendi ekonomik kimliğimizi oluşturmanın ilk adımı olabilir.

Kendimize Sorular Sormak

Peki bu ilişkiyi nasıl fark ederiz? Nereden başlamalıyız? İşte birkaç soru:

  • “Para benim için ne anlama geliyor?”

  • “Parayı düşündüğüm zaman hangi üç duygu ortaya çıkıyor?”

  • “Para benim için nasıl görünüyor?”

  • “Eğer para sorun olmasaydı gerçekten neyi seçerdim?”

Bu sorulara dürüstçe yanıt vermek hem duygusal hem de bilişsel açıdan farkındalığımızı artırır. Parayı düşündüğünüzde sizde hangi duygular ortaya çıkıyor? Endişe? Hırs? Güvende hissetmek? Değersizlik? Bu duyguların izini sürmek para ile olan ilişkinizi dönüştürmek için önemli bir başlangıç.

Paraya dair düşüncelerimiz sadece finansal kararlarımızı değil, hayattaki önceliklerimizi de şekillendirir. Bazen, yalnızca “Eğer para sorunu olmasaydı gerçekten neyi seçerdim?” sorusunu sormak bile, aslında neye değer verdiğimizi netleştirmemizi sağlayabilir. Bu tür düşünce deneyleri maddi durumun ötesinde değerlerinizle ne kadar uyumlu bir yaşam sürdüğünüzü görmenize yardımcı olabilir.

Finansal Farkındalık: Bilinçli Para İlişkisi

Bu noktada, “finansal mindfulness” yani finansal farkındalık kavramı devreye giriyor. Mindfulness, genel tanımıyla, dikkat ve farkındalığın şimdiki ana odaklanarak, yargılamadan ve bilinçli bir şekilde geliştirilmesi pratiğidir. Finansal farkındalık ise bunu para ile olan ilişkimize taşır.

Finansal farkındalığın ilk adımı, mevcut durumumuzu dürüstçe görebilmektir. Yani, gelirlerimiz, giderlerimiz, borçlarımız ve varlıklarımız hakkında net bir farkındalık geliştirmek. Bunu izleyen ikinci adım ise finansal kabuldür. Yani finansal durumumuzu yargılamadan sadece olduğu gibi kabul etmek.

Bilimsel araştırmalar, mindfulness’ın stresli finansal durumlarda hem psikolojik hem de finansal kaynakları korumaya yardımcı olduğunu ve bireylerin daha bilinçli, uzun vadeli kararlar alma eğilimini artırdığını göstermektedir. Mindfulness, finansal kaçınmayı da azaltır. Örneğin, kredi kartı ekstrelerini veya banka hesap durumlarını görmezden gelmek yerine, bu durumla yüzleşmeye gönüllü olmayı destekler.

Finansal farkındalık herkes tarafından geliştirilebilir. Bunun için ilk adım, para ile ilgili duygularımızı fark etmek ve bu duyguların kararlarımızı nasıl etkilediğini gözlemlemektir. Örneğin, stres, suçluluk ya da hayal kırıklığı ile hareket etmek mi istiyoruz, yoksa uzun vadeli hedeflerimizle uyumlu kararlar mı almak istiyoruz?

Borç mu, Geçmiş Harcama mı?

Finansal sıkışmışlık yaşarken “Borç içindeyim” demek yaygın bir ifadedir. Ancak borç çoğu zaman sadece geçmişte yapılmış harcamaların bugüne yansımasıdır. Bu küçük perspektif değişikliği, içinde bulunulan durumu kişisel bir başarısızlık gibi görmek yerine geçmiş tercihlerin bir sonucu olarak değerlendirmeyi mümkün kılar. Bu da duygusal yükü azaltır ve çözüm odaklı düşünmeye alan açar.

Kendine Ayrılan Pay

Finansal olarak daha güvende hissetmenin yollarından biri de, her gelirden küçük bir kısmı (örneğin %10) yalnızca kendiniz için ayırmak olabilir. Bu birikim, klasik anlamda bir “kötü gün parası” değildir. Amacı zor zamanlarda kullanılmak üzere kenarda duran bir güvence değil, paraya sahip olma hissini içselleştirmek ve yetersizlik algısını azaltmaktır. Bu birikim sadece maddi değil, psikolojik olarak da “kendine yatırım yapma” pratiğidir. Düzenli olarak yapılan bu küçük ama anlamlı adım kişide kontrol duygusunu artırır, öz-değeri destekler ve parayla ilgili stresi azaltabilir.

Şükran mı, Yetersizlik mi?

Bugün elinizde olan paraya odaklandığınızda ne hissediyorsunuz? Sahip olduklarınız için minnettarlık mı, yoksa sahip olmadıklarınız için kaygı mı? Para ile kurulan ilişkinin iyileşmesi çoğu zaman sahip olunanı fark etmeyi öğrenmekle başlar. Var olan paraya şükran duymak, bizi sürekli “yetersizlik” algısında tutan tüketim döngüsünden çıkarır.

Şükran, aynı zamanda bilinçli harcama davranışlarını destekleyerek finansal kaynaklarımızla daha barışçıl bir ilişki geliştirmemize yardımcı olur.

Son Söz

Parayla ilişkinizi değiştirmek, sadece bütçe planlaması ya da borç kapatma meselesi değildir. Bu aynı zamanda kim olduğumuz, neye değer verdiğimiz ve hangi hayatı seçtiğimizle ilgili bir farkındalık sürecidir. Ve bu süreçte ilk adım kendimize dürüstçe bakmakla başlar.

Kaynaklar:

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Ebru Ekşi
Ebru Ekşi
Ebru, eğitimini Hollanda’da tamamlamış bir klinik psikologdur. Bilişsel davranışçı terapiyi temel alarak, özellikle şefkat ve bilinçli farkındalık odaklı araçlarla psikoterapi sunmaktadır. Akademik araştırmalara da ilgi duyan Ebru, araştırmacıların yöntemlerine odaklanan metodolojik bir tez yazmış ve Hollanda’da araştırma asistanı olarak çalışarak deneyim kazanmıştır. Şu anda sanat terapisi alanında kendini geliştirmeye devam eden Ebru, ergen ve yetişkinlerle bireysel seanslar yürütmektedir. Ruh sağlığını destekleyen araçları daha fazla insana ulaştırmayı ve bireyleri hayatlarında anlamlı değişimler yaratmaya teşvik etmeyi hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar