Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bipolar Bozukluk: İki Uçlu Bir Gerçeklik

Psikiyatri profesörü Kay Redfield Jamison, yalnızca alanının önde gelen akademisyenlerinden biri değil, aynı zamanda bipolar bozuklukla birebir mücadele etmiş bir isimdir. 28 yaşında intihar girişiminde bulunan Jamison, daha sonra tedavi sürecine girerek üretken ve başarılı bir hayat sürmeye devam etmiştir. “An Unquiet Mind” (Sessiz Bir Akıl) adlı otobiyografik kitabında bu süreci tüm gerçekliğiyle anlatır. Onun hikâyesi, bipolar bozukluğun doğru tedavi ve destekle nasıl yönetilebileceğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.

Bipolar Bozukluk Nedir?

Bipolar bozukluk, duygu durumunda belirgin dalgalanmalarla seyreden ve genellikle manik (taşkın, aşırı enerjik) ile depresif (çökkün, umutsuz) dönemlerin döngüsel olarak yaşandığı kronik bir ruhsal rahatsızlıktır. Halk arasında “manik-depresif hastalık” olarak da bilinir. Duyguların iniş çıkışları çoğu zaman günlük hayatta yaşanan ani ruh hali değişimleriyle karıştırılır. Ancak bipolar bozuklukta bu değişimler süreklidir, yoğun yaşanır ve bireyin sosyal, mesleki ve kişisel yaşamını önemli ölçüde etkiler.

DSM-5 tanı kriterlerine göre bipolar bozukluk; Bipolar I, Bipolar II ve Siklotimik Bozukluk olarak üç ana başlık altında sınıflandırılır. Bipolar I bozuklukta en az bir manik atak yaşanması yeterlidir. Bipolar II’de ise kişi hipomanik (maniye göre daha hafif) ve majör depresif ataklar geçirir. Siklotimik bozuklukta ise hipomani ve hafif depresyon arasında daha düşük şiddetli, ancak uzun süren duygu dalgalanmaları görülür. Fakat unutmayın “Toplumsal damgalama, yalnızca hastalığın kendisinden değil, bireyin yardım arama isteğinden de çalar.”

Belirtiler ve Yaşam Üzerindeki Etkileri

Manik dönemde birey aşırı enerjik, coşkulu ve kendine aşırı güvenlidir. Uyku ihtiyacı belirgin şekilde azalabilir, konuşma hızı artar, düşünceler birbiri ardına sıralanır. Kimi zaman kişi kendini tanınmış bir yazar, bilim insanı ya da devlet adamı olarak görebilir. Para harcama, cinsellikte artış, dürtüsel kararlar ve riskli davranışlar sık görülür.

Depresif dönem ise bunun tam tersidir: yoğun umutsuzluk, enerji kaybı, değersizlik düşünceleri, ilgi kaybı ve bazen intihar düşünceleriyle karakterizedir. Uyku ve iştah düzeni bozulabilir. Günlük işlevsellik ciddi şekilde sekteye uğrar.

Bu iki uç arasında geçen dönemler haftalar hatta aylar sürebilir. Bu süre boyunca birey yalnızca kendi içsel dünyasında değil, çevresiyle olan ilişkilerinde de derin zorluklar yaşar.

Nedenleri ve Risk Faktörleri

Bipolar bozukluğun nedenleri çok yönlüdür. Genetik yatkınlık en önemli risk faktörlerinden biridir. Aile bireylerinde bipolar bozukluk olan kişilerde görülme sıklığı anlamlı ölçüde artmaktadır. Beyin kimyasındaki (özellikle serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerdeki) dengesizlikler, çevresel stres faktörleri, travmalar ve yaşam olayları da hastalığın ortaya çıkmasında etkilidir.

Toplumda Damgalanma ve Yanlış Algılar

Bipolar bozukluk ne yazık ki hâlâ toplumda yeterince anlaşılmayan ve sıkça yanlış yorumlanan bir hastalıktır. Bazı bireyler hastalığın etkileri “şımarıklık” ya da “ilgi çekme çabası” olarak yorumlanır. Yakın çevre, kişinin yaşadığı duygusal iniş çıkışları anlamakta zorlanabilir ve kişiyi nankörlükle ya da irade zayıflığıyla suçlayabilir. Bu durum bireyin hem tedaviye uyumunu hem de psikolojik iyilik halini olumsuz etkileyebilir.

Ancak bipolar bozukluk; tıpkı diyabet, hipertansiyon veya astım gibi, biyolojik temelli bir sağlık sorunudur. İlaç tedavisi ve psikoterapi desteği ile büyük oranda kontrol altına alınabilir. Düzenli takip, stres yönetimi ve destekleyici sosyal çevre ile bireyler üretken, mutlu ve anlamlı bir yaşam sürebilir.

Türkiye ve Dünya Verileri

Dünya genelinde bipolar bozukluk yaşam boyu görülme oranı yaklaşık %1–2 arasındadır. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre, yaklaşık 1,5 milyon kişi bu hastalığın tedavi gerektiren formuyla yaşamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre bipolar bozukluk, genç erişkinlerde iş gücü kaybına neden olan ilk 10 hastalık arasında yer almaktadır. Kadınlarda majör depresyon görülme sıklığı erkeklere kıyasla daha yüksekken, manik atak sıklığı cinsiyetler arasında benzer seyretmektedir.

Farkındalık, Empati ve Destek

Bipolar bozukluk bir “sonsuz döngü” gibi hissedilebilir; ancak bilgi, anlayış ve doğru tedaviyle bu döngü kırılabilir. Bugün birçok psikiyatri derneği, sivil toplum kuruluşu ve destek grubu, bipolar bozuklukla ilgili farkındalık çalışmaları yürütmekte ve hasta yakınlarına rehberlik etmektedir. Erken tanı ve düzenli tedavi ile bireyler yalnızca hastalıklarını değil, yaşamlarını da yeniden kazanabilirler.

Unutmayalım: Ruh sağlığı, en az beden sağlığı kadar önemlidir. Anlamak, iyileştirmenin ilk adımıdır.

Ebrar Şanlı
Ebrar Şanlı
Merhabalar, ben Ebrar! 2005 doğumlu ve Sivaslıyım. Ortaokuldan beri edebiyatla ilgileniyorum. Çeşitli şiirler yazıyor, zaman zaman bazı dergilerde yayınlıyorum. Sanat filmleri izlemeyi ve doğa yürüyüşlerini seviyorum. Lise öğrenimimi Prof. Dr. Necati Erşen Sosyal Bilimler'de tamamladım. Şu an Selçuk Üniversitesi psikoloji bölümü öğrencisiyim. Birçok yerde staj yapan, alana ilgi dolu bir psikoloji öğrencisiyim. Küçüklüğümden beri düşlediğim, makalelerini tarayıp kitaplarını okuduğum bu bölümde eğitim görmek benim için oldukça keyifli. Uluslararası alanda Türkiye’yi temsil eden bir klinik psikolog olmak ve psikoloji hizmetini herkes için ulaşılabilir kılmak temel hedefim. Pozitif enerjim ile çevreme değer katmayı amaçlıyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar