Hepimizin hayatında gün içinde hiçbir şey yapmak istemediği, gelen etkinlik tekliflerini reddettiği, kimseyle iletişim kurmadığı ya da tam anlamıyla hiçbir aktivitede bulunmadığı günler olmuştur. Kimi zaman bir önceki gün yapılan yoğun fiziksel aktiviteden kaynaklanan bu durum, kimi zaman da yakın tarihte duygusal olarak kötü anlar yaşanmasından kaynaklanabilir. Keyifsizim, halim yok vb. serzenişlerle dikkate almadan geçiştirdiğimiz bu günlerin sayısı arttığında ise kişinin ruh sağlığıyla ilgili endişelenmesi, en azından tedbir olarak bunu düşünmesi kendi için faydalı olacaktır. Çünkü halk dilindeki bu tanımlamadan uzaklaşıp ruh sağlığı literatürüne göz atacak olursak bu durumun bir ismi var: Anhedoni.
Anhedoni Nedir?
Anhedoni, birçok psikolojik bozukluğun bir belirtisi ya da sonucu olarak psikoloji ve psikiyatri literatürüne girmiş bir tür durumdur. Daha önceleri “haz alamama durumu” olarak nitelenen bu durum, DSM-V ile birlikte motivasyon, istek, ilgi, beğeni, beklenti azalması olarak tanımlanmış ve yukarıda da belirttiğim gibi birçok hastalığın bileşeni olarak gösterilmiştir. Depresyon, şizofreni (negatif belirti olarak), madde bağımlılığı, kişilik bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve bipolar bozukluk gibi ciddi patolojik vakalarda rastlanan anhedoni durumunun bunların yanında beyin tümörleriyle olan ilişkisi de göz ardı edilmemelidir. Birçok beyin tümörü hastasının hastalık seyrinde bu duruma rastlanmış ve farklı türde tümörlerle birlikte görülmesinden yola çıkılarak beynin birden fazla parçasıyla olan ilişkisi bulunmuştur. (Kapıcı, Bayar Kapıcı, Egeli, Tekeli, 2021)
Anhedoni ve Duyusal Boyutları
Anhedoniyi yalnızca davranış boyutunda değerlendiremeyiz. Sosyal ve duyusal haz almada da isteksizlik olarak görülebilen durumları olduğu gibi koku, tat gibi kimyasal ve biyolojik faktörlerden de haz alma isteksizliği olarak görülebilir. (Akgül, Önder Uzgan, 2021)
Depresyon ve Anhedoni İlişkisi
Anhedoni, çoğunlukla depresyonla ilişkili bozukluklarda görülmektedir. Kitabi tanım olarak da benzerlik gösteren bu iki durumun birbirine bu denli benzemesi bilim insanlarının dikkatini çekmiştir. Depresyon gibi çok geniş tanı ve belirti yelpazesine sahip bir bozukluğun tedavisi için farmakoloji, psikiyatri, psikoloji gibi bilim dallarının birlikte çalışması gerekmiştir. Bir grup araştırmacı depresyon için alternatif bir antidepresan grubu ararken, beynin işlevlerindeki yüksek etkisi yüzünden anhedoniyi hedef aldılar. Bu belirtinin üzerinde direkt etkili ve diğer belirtilerin tedavisi için de gerekli olan zamanın kısa olduğu bir ilaç türü ortaya attılar. Agomelatin olarak adlandırılan bu tür, Martinotti ve arkadaşlarının 2012 yılında yaptığı bir deneyle sınanmıştır. Depresyon tanımı ve tedavisi için bu şekilde yeni buluşlar bizi daha olumlu sonuçlara götürmeyi amaçlamaktadır. (Gönül, 2012)
Anhedoni ve Yaşam Kalitesi
Anhedoni, genel olarak bakıldığında kişinin birçok yaşamsal boyutunu ciddi anlamda etkileyip yaşanılan rahatsızlıkların süresinin uzamasına ya da çok daha ileri durumlara gitmesine neden olabilen; ancak bunların yanı sıra hem direkt hem de dolaylı yoldan tedavisi mümkün olan bir haz almak istememe durumudur. Neredeyse tüm ruh sağlığı rahatsızlıklarında olduğu gibi depresyonda ve özel olarak anhedoni durumunda da birçok terapötik, farmakolojik ve davranışsal tedavi türlerinden faydalanılabilmektedir. Toplumun büyük bir kısmı bu duruma biyolojik ya da ruhsal bir rahatsızlıktan ötürü sahip olsa da farkına varıp tanı ve tedavi alan kişi sayısı görece azdır. Kendi başına bir rahatsızlık olarak görülmese bile bir rahatsızlık grubu arasında en fark edilebilir ve en sancılı olanı olarak saymak pek de yanlış olmaz.
Tedavi Yöntemleri
İnsanların rutin veya normal olarak değerlendirdiği anhedoni gibi ruhsal bozukluğun yordayıcısı olabilecek görece gizli ve tehlikeli belirtilerin dikkate alınmaması, hem kişisel olarak hem de toplumsal olarak ruh sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Her haz almama ya da almak istememe durumu anhedoni olmak zorunda değildir ama hangisinin olduğunu anlamak ancak uzmanlara başvurulduğunda mümkün olabilir.
Ancak bu durumun tedavi edilebilir olması, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini gösterir. Anhedoninin tedavisinde kullanılan yöntemler çok boyutludur ve kişiye özel olarak şekillendirilmelidir. Öncelikle, altta yatan psikiyatrik bir rahatsızlık varsa bunun tespiti büyük önem taşır. Bu nedenle doğru tanı süreci, etkili tedavinin ilk adımıdır.
Farmakolojik ve Psikoterapötik Müdahaleler
Farmakolojik tedaviler genellikle depresyon ya da bipolar bozukluk gibi anhedoniyle ilişkili tanılarda devreye girer. Özellikle dopamin ve serotonin gibi nörotransmitter sistemlerini hedef alan ilaçlar, haz alma mekanizmaları üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz agomelatin gibi bazı antidepresanlar, daha kısa sürede etki göstermesi nedeniyle bu tür belirtilerde tercih edilmeye başlanmıştır. Ancak her bireyde ilaç tedavisinin etkisi farklı olabileceğinden, doktor takibi bu noktada hayati önem taşır.
Psikoterapi ise anhedoninin en etkili ve kalıcı tedavi yollarından biridir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yapılandırılmış yaklaşımlar, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesini sağlar ve günlük yaşamdaki aktivitelere tekrar katılımını teşvik eder. Davranışsal aktivasyon, kişinin daha önce keyif aldığı ya da keyif alma potansiyeli olan etkinlikleri adım adım tekrar deneyimlemesini hedefler. Bu sayede zamanla haz alma yetisi yeniden kazanılabilir.
Yaşam Tarzı ve Alternatif Yöntemler
Ayrıca yaşam tarzı düzenlemeleri de tedavi sürecini destekleyici rol oynar. Düzenli egzersiz yapmak, kaliteli uyku, sağlıklı beslenme ve sosyal ilişkileri yeniden yapılandırmak gibi unsurlar, kişinin genel iyilik halini artırırken, anhedonik belirtilerin de azalmasına yardımcı olabilir.
Meditasyon ve farkındalık (mindfulness) gibi pratikler ise bireyin anda kalmasına yardımcı olarak içsel farkındalığını artırabilir.