Giriş
Sünnet, pek çok kültürde dini ya da geleneksel gerekçelerle yapılan bir uygulamadır. Türkiye’de ise bu işlem çoğunlukla çocukluk döneminde gerçekleştirilir ve sadece bir tıbbi müdahale değil, aynı zamanda sosyal bir ritüel olarak kabul edilir. Ancak çoğu zaman bu uygulamanın psikolojik yönü göz ardı edilir. Oysa çocuk için sünnet, yalnızca bedensel değil, aynı zamanda duygusal bir deneyimdir. Bu nedenle sürecin psikolojik boyutu dikkatle ele alınmalı, çocuk uygun şekilde hazırlanmalıdır. Bu yazıda, çocukların sünnet deneyimini daha sağlıklı atlatabilmeleri için psikolojik hazırlık sürecine dair temel yaklaşımlar ele alınmaktadır.
Ebeveyn Tutumu: İlk Güven Kaynağı
Çocuklar çevrelerinde olup bitenleri büyük ölçüde ebeveynlerinin yaklaşımına bakarak anlamlandırırlar. Anne ve babanın sakin, güven verici bir tutum sergilemesi, çocuğun kaygısını azaltmada belirleyici bir etkendir. Sünnet öncesi yapılan açıklamalar, çocuğun gelişim düzeyine uygun, sade ve dürüst olmalıdır. Korkutucu ifadeler ya da alaycı söylemler çocuğun güvenini zedelerken, açık ve gerçekçi bilgiler içeren açıklamalar çocuğun kendini daha hazırlıklı hissetmesini sağlar. “Bir şey hissetmeyeceksin” gibi gerçeği yansıtmayan sözler yerine, “Kısa bir işlem olacak ve biz hep yanında olacağız” gibi destekleyici ifadeler tercih edilmelidir.
Uygun Yaş ve Zamanlama
Sünnetin hangi yaşta yapıldığı, çocuğun bu deneyimi nasıl algılayacağı üzerinde önemli bir rol oynar. Özellikle 2 ile 6 yaş arası çocuklar, henüz soyut düşünme becerileri gelişmediği için böyle bir müdahaleyi anlamakta zorlanabilir ve yaşadıklarını tehdit olarak algılayabilirler. Bu yaş grubundaki çocuklar için sünnet, beden bütünlüğüne yönelik bir tehdit gibi hissedilebilir. Buna karşın 7 yaş ve sonrası, çocukların mantıklı düşünme becerilerinin geliştiği ve yaşadıklarını sosyal olarak anlamlandırabildikleri bir dönemdir. Dolayısıyla işlem mümkünse bu gelişim dönemine uygun şekilde planlanmalıdır.
Çocuğun Sürece Katılımı
Sünnet gibi doğrudan bedeni ilgilendiren bir işlemde, çocuk sadece edilgen bir nesne olmamalıdır. Çocuğun sürece katılımı, hem onun duygusal güvenliğini hem de kontrol duygusunu artırır. “Doktora gideceğiz, neler olacağını birlikte konuşabiliriz” gibi cümleler, çocuğun kendini sürecin bir parçası gibi hissetmesine yardımcı olur. Ayrıca kullanılacak anestezi yöntemleri ya da işlem sırasında neler olacağı, çocuğun anlayabileceği bir dille anlatılmalı; soruları önemsenmelidir. Bu yaklaşım çocuğun yalnız hissetmesini önler ve süreci daha güvenli algılamasını sağlar.
Travma Riskini En Aza İndirmek
Psikolojik hazırlık yapılmadan gerçekleştirilen sünnet işlemleri, çocuğun zihninde olumsuz bir deneyim olarak kalabilir. Ne olduğunu anlamadan, hazırlıksız şekilde sünnet edilen bir çocuk, bu müdahaleyi bedenine yapılan bir zarar gibi algılayabilir. Bu da ilerleyen dönemde tıbbi işlemlere karşı kaygı, doktor korkusu ya da davranışsal problemler şeklinde kendini gösterebilir. Bu nedenle işlem öncesinde çocuğa anlayabileceği düzeyde bilgi verilmesi ve gerekirse bir uzman desteği alınması, uzun vadede ruhsal sağlığını koruyucu bir rol oynar.
Sonuç
Sünnet, yalnızca fiziksel değil; çocuğun psikolojik gelişimi açısından da önemli bir deneyimdir. Bu sürecin çocuk için sağlıklı ve güvenli geçmesi, büyük ölçüde ailelerin yaklaşımına bağlıdır. Doğru zamanda, açıklayıcı bir dille yapılan bilgilendirmeler, çocuğun sürece katılımı ve destekleyici bir ebeveyn tutumu, travmatik etkilerin önüne geçebilir. Ailelerin bu süreci sadece bir gelenek olarak değil, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını da gözeterek planlaması; hem fiziksel hem ruhsal iyilik halini güçlendirir.
Kaynakça
∙ Piaget, J. (1972). The Psychology of the Child.
∙ Öztürk, M. O. (2021). Çocuk Ruh Sağlığı ve Gelişimi.
∙ Türk Psikologlar Derneği. (2020). Çocuklarda Tıbbi Müdahaleye Hazırlık Rehberi.