Perşembe, Mayıs 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Damgalama ve Bağımlılık: Toplumsal Algılar, Etkileri ve Müdahale Alanları

Bağımlılık, bireyin fizyolojik, psikolojik ve sosyal hayatında köklü değişimlere yol açan, kronik bir hastalıktır. Ancak toplumda bağımlılıkla ilgili yaygın algılar çoğunlukla bilimsel temelden uzak ve önyargılarla şekillenmiştir. Bağımlı bireyler genellikle iradesiz, ahlaki açıdan zayıf veya kendi tercihiyle bu duruma gelmiş kişiler olarak değerlendirilir. Bu tür yaklaşımlar, bireyin toplumsal dışlanmasına ve kendisini damgalanmış hissetmesine neden olur. Damgalama yalnızca sosyal izolasyona yol açmakla kalmaz, aynı zamanda bireyin destek arayışını zorlaştırarak bağımlılığın devamlılığını sağlayan bir döngü oluşturur (Cüceler, Yılmaz & Türkleş, 2022).  

Damgalamanın Tanımı ve Türleri

Damgalama, bireyin toplum tarafından belirli özellikleri nedeniyle olumsuz şekilde etiketlenmesi, dışlanması veya değersizleştirilmesi sürecidir. Bağımlılıkla ilişkili damgalama, üç temel kategoride incelenebilir:  

  • Toplumsal Damgalama
    Toplumun bağımlı bireylere yönelik olumsuz tutum ve davranışlar geliştirmesidir. Bağımlı bireyler genellikle ahlaksız, tembel, tehlikeli veya suça yatkın kişiler olarak görülmektedir. Bu tür etiketlemeler, bireyin toplum içinde kabul görmesini zorlaştırırken, dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalma olasılığını artırır. Toplumsal damgalama sonucunda bağımlı bireyler iş bulmakta zorlanabilir, sosyal destekten mahrum kalabilir ve sağlık hizmetlerine erişimde engellerle karşılaşabilirler (Demirbaş, 2020).  
  • İçselleştirilmiş Damgalama
    Bireyin dış dünyadan aldığı olumsuz söylemleri içselleştirerek kendisini bağımlılık üzerinden tanımlamasıdır. Toplumun ve yakın çevrenin geliştirdiği damgalayıcı söylemler, bağımlı bireyin özsaygısını zayıflatabilir. “Ben başarısız biriyim”, “Ben kurtulamayacağım”, “Değersizim” gibi düşünceler içselleştirilmiş damgalamanın etkileri arasındadır. Bu süreç, bireyin iyileşme motivasyonunu ciddi şekilde zayıflatır. Kendi kimliğiyle ilgili olumsuz bir bakış açısı geliştiren bağımlı birey, destek aramaktan kaçınabilir ve madde kullanımına devam ederek bu olumsuz duygularla baş etmeye çalışabilir (Atlam, Çınaroğlu Asar, Sasman Kaylı, & Kırlı, 2024).  
  • Yapısal Damgalama
    Sağlık, hukuk ve eğitim sistemlerinde bağımlı bireylere yönelik ayrımcı uygulamalar içeren yapısal mekanizmalardır. Örneğin, bağımlılık geçmişi olan bireylerin işe alınmaması, sosyal yardımlardan faydalanamaması veya tedavi süreçlerinde kötü muamele görmesi yapısal damgalamanın bir parçasıdır.

Yapısal damgalama, bireyin bağımlılıktan kurtulma sürecini zorlaştırır ve toplum içinde yeniden aktif bir rol üstlenmesini engeller. Bu durum, bireyin sosyal statüsünü güçlendirecek fırsatlara erişememesine neden olabilir (Hatzenbuehler, 2016).  

Damgalamanın Bağımlılık Üzerindeki Etkileri

Damgalama, bağımlılıkla mücadeleyi zorlaştıran en önemli psikososyal engellerden biridir. Bunun bağımlı birey üzerindeki etkileri şu şekilde açıklanabilir:  

  • Yardım Arama Davranışını Engelleme
    Bağımlı bireyler, toplumsal önyargılar nedeniyle profesyonel yardım aramaktan çekinebilirler. Bir tedavi merkezine başvurduklarında damgalanacaklarını düşündükleri için bu süreci erteleyebilirler. Tedaviden kaçınmak, bağımlılığın ilerlemesine ve kronik hale gelmesine neden olabilir (Deane ve ark., 2012; Gilchrist ve ark., 2012; McHugh ve ark., 2013; Specka ve ark., 2011).  
  • Psikolojik Çöküntü ve Kendini Suçlama
    Damgalama sürecine maruz kalan bireyler genellikle kendilerini suçlarlar. Kendini suçlama duygusu, bireyin içsel olarak kendisini değersiz hissetmesine yol açarak depresyon, anksiyete ve özgüven kaybına neden olabilir. Birey, çevresinden aldığı olumsuz geri bildirimler sonucunda iyileşmenin mümkün olmadığına dair bir inanç geliştirebilir. Bu durum, bireyin yaşamına dair umutlarını kaybetmesine ve madde kullanımına devam etmesine neden olabilir (Hatzenbuehler, 2016).  
  • Sosyal İzolasyon ve Destek Mekanizmalarının Zayıflaması
    Damgalanan bireyler, zamanla sosyal çevrelerinden kopma eğilimi gösterirler. Kendini damgalayan bireyler ise, destek mekanizmaları bulunsa bile bunları hak etmediklerini düşünerek ilişkilerden kaçınırlar. Bu süreç, bireyin kendisini yalnız hissetmesine ve topluma yeniden entegrasyonunu zorlaştırmasına neden olur. Sosyal izolasyonun sonucunda, bireyin iyileşme süreci kesintiye uğrayabilir.  
  • Sağlık Hizmetlerine Ulaşımın Zorlaşması
    Damgalama nedeniyle bağımlı bireyler sağlık hizmetlerinden uzaklaşabilir. Sağlık çalışanlarının damgalayıcı tutumları nedeniyle bireyler, tedavi sürecinde kötü muamele görebileceğini düşünebilir ve bu hizmetlere erişmekten kaçınabilir (Deane ve ark., 2012; Gilchrist ve ark., 2012; McHugh ve ark., 2013; Specka ve ark., 2011).  
  • Kimlik ve Özgüven Kaybı
    Bağımlılıkla yaşayan bireyler, kendilerini sürekli olarak toplumun önyargılarıyla mücadele etmek zorunda hissederler. Bu durum, bireyin kendini sadece “bağımlı” olarak görmesine ve başka kimlikler geliştirememesine neden olabilir.

Damgalamayı Azaltmaya Yönelik Müdahale Alanları

Damgalamanın azaltılması için bireysel farkındalık artırılmalı, toplumsal ve kurumsal düzeyde değişimler sağlanmalıdır. Ele alınması gereken temel alanlar şu şekilde sıralanabilir:  

  • Eğitim ve Toplumsal Bilinçlendirme
  • Bağımlılığın irade eksikliği değil, bir sağlık sorunu olduğu topluma anlatılmalıdır.  
  • Kamu spotları ve sosyal medya aracılığıyla bağımlılıkla ilgili yanlış algılar düzeltilmelidir.
  • Sağlık Alanında Damgalama Karşıtı Eğitim
  • Sağlık çalışanlarına damgalayıcı tutumlardan kaçınmaları için eğitimler verilmelidir.  
  • Bağımlı bireylerin tedavi sürecinde eşit haklara sahip olması sağlanmalıdır.
  • Medya Dili ve Temsiliyeti
  • Bağımlı bireyler yalnızca kriz dönemlerinde değil, iyileşme süreçlerinde de temsil edilmelidir.  
  • Medyada damgalayıcı dil yerine daha saygılı ve kapsayıcı bir dil kullanılmalıdır.
  • Hukuki ve Politik Düzenlemeler
  • Bağımlılıktan geçmiş bireylerin istihdam ve sosyal haklarına erişimi desteklenmelidir.  
  • Yapısal ayrımcılığı önlemek amacıyla yasa ve politikalar güncellenmelidir.

Sonuç

Damgalama, bağımlı bireylerin toplum içinde kendilerini ifade etmelerini ve destek almalarını zorlaştıran önemli bir engeldir. Bu sürecin bireyin iyileşme motivasyonunu nasıl etkilediğini anlamak ve çözüm üretmek, bağımlılıkla mücadelede önemli bir adımdır. Toplum, birey ve kurumsal düzeyde gerçekleştirilecek reformlarla daha kapsayıcı ve destekleyici bir çevre oluşturmak mümkündür (Yeşilay, 2023).  

Kaynakça  

  • Atlam, D., Çınaroğlu Asar, A., Sasman Kaylı, D., & Kırlı, U. (2024). Kadınlarda alkol ve madde bağımlılığında toplumsal ve kendini damgalama. Bağımlılık Dergisi, 25(3), 311–319.  
  • Cüceler, S., Yılmaz, M., & Türkleş, S. (2022). Madde bağımlısı bireylerin yaşadığı psikososyal sorunlar, uygulanan kanıt temelli müdahaleler ve hemşireliğin rolü. Bağımlılık Dergisi, 23(1), 105–110.  
  • Deane, F. P., Wootton, D. J., Hsu, C. I., & Kelly, P. J. (2012). Predicting dropout in the first 3 months of 12-step residential drug and alcohol treatment in an Australian sample. Journal of Studies on Alcohol and Drugs, 73(2), 216–225. https://doi.org/10.15288/jsad.2012.73.216  
  • Demirbaş, H. (2020). Madde kullanımı ve bağımlılığında kullanılan dilin önemi. Bağımlılık Dergisi, 21(2), 149–162.  
  • Hatzenbuehler, M. L. (2016). Structural stigma: Research evidence and implications for psychological science. The American Psychologist, 71(8), 742–751.  
  • Yeşilay. (2023). Bağımlı bireylere doğru yaklaşım nasıl olmalı?
Ahmed Emin Kaya
Ahmed Emin Kaya
Ahmed Emin Kaya, 2020 yılında psikoloji lisans eğitimini tamamlamış, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak 3 yıldır psikolog olarak görev yapmaktadır. Madde bağımlılığı alanında uzmanlaşmak amacıyla Ege Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Kariyeri boyunca cezaevlerinde mahkumlarla çalışma fırsatı bulmuş, çeşitli seminerler vererek onların rehabilitasyonuna katkıda bulunmuştur. Psikoloji alanındaki çalışmalarının yanı sıra, sanata olan ilgisiyle de dikkat çeken Kaya, aynı zamanda başarılı bir oyuncu ve yazardır. Psikoloji temalı tiyatro oyunları ve senaryolar kaleme alan Kaya'nın eserleri arasında Kumbara(Kısa Metraj Film), Kapan (Kısa Metraj FilmAbluka& (Tiyatro), Ceset Çiçekleri (Tiyatro), Tereddüt (Tiyatro), Paryanın Cinayetleri(Uzun Metraj Film), Kör Kambur (Tiyatro), Cimicidae (Tiyatro), Bir Teber Ailesi Cinayeti (Tiyatro), Mapus Odası (Tiyatro) ve Gayrimeşru Asayiş (Uzun Metraj Film) bulunmaktadır. Psikoloji alanındaki uzmanlığını derinleştirmek amacıyla çeşitli eğitimler alan Kaya, Kişiler Arası İlişkiler Psikoterapisi Temelli Danışmanlık Uygulayıcı Eğitimi, EMDR Terapi Eğitimi, İleri EMDR Terapi Eğitimi, Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi, Şema Terapi ve Aile Danışmanlığı gibi eğitimleri başarıyla tamamlamıştır. İzmir'de aktif olarak oyunculuk kariyerine de devam eden Ahmed Emin Kaya, psikoloji ve sanat alanındaki çalışmalarını bir arada sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar