Pazartesi, Mayıs 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İlk Kalp Kırıkları: Ergenlikte Romantik İlişkiler ve Ayrılık Psikolojisi

Ergenlik, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal anlamda da yoğun değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu süreçte gençler, kim olduklarını anlamaya, sosyal dünyada kendilerine bir yer edinmeye ve duygularını tanımaya çalışırlar. Tam da bu çabanın ortasında, romantik ilişkilerle tanışırlar. İlk kez birine “özel” duygular beslemek, karşılık görmek ya da reddedilmek… Tüm bu deneyimler, ergen beyninde sandığımızdan çok daha büyük etkiler bırakır. Bir ilişkinin sona ermesi, yani ayrılık psikolojisi özellikle ergenlik dönemindeki bireyler için yoğun bir duygusal çalkantıya neden olabilir.

Ergenlikte Romantik İlişkilerin Anlamı

Ergenlikte kurulan romantik ilişkiler, sadece “çocukça aşk” olarak küçümsenmemelidir. Bu ilişkiler, gençlerin sosyal becerilerini geliştirmeleri, duygusal yakınlık kurmayı öğrenmeleri ve benlik algılarını oluşturmaları açısından oldukça önemlidir. Psikolog Erik Erikson’un kuramına göre ergenlik dönemi, “kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası” evresidir (Arslan, 2008). Bu evrede gençler, kendilerine dair cevaplar ararken romantik ilişkiler de bir tür kimlik keşfi aracı haline gelir.

Ayrıca bu ilişkiler, akran baskısının yoğun olduğu bir dönemde sosyal statü üzerinde de etkili olabilir. Bir ilişki içinde olmak, genç bireye “aidiyet” hissi kazandırabilir. Dolayısıyla bu ilişkiler bozulduğunda yalnızca bir aşkın değil, aynı zamanda sosyal bir konumun da kaybı yaşanır.

Beyin Gelişimi ve Duygusal Yoğunluk

Ergen beyninin duyguları işlemeden sorumlu bölgesi olan veriyorala, bu dönemde oldukça aktiftir. Buna karşılık, mantıklı düşünme ve duygusal kontrol mekanizmalarını yöneten prefrontal korteks henüz tam olarak gelişmemiştir. Bu durum, ergenlerin aşk ve ayrılık psikolojisi gibi yoğun duygular karşısında daha büyük dalgalanmalar yaşamalarına neden olur.

Yani genç bir bireyin ayrılık sonrası günlerce ağlaması, yemek yememesi ya da içine kapanması aslında bir “abartı” değil, gelişimsel olarak beklenen bir tepkidir. Bazen bu tepkiler öfke patlamaları, umutsuzluk, okuldan uzaklaşma ya da risk’li davranışlarla da kendini gösterebilir.

Ayrılık Psikolojisinin Etkileri

Ayrılık, yalnızca yetişkinler için değil, gençler için de yas süreci başlatan bir deneyimdir. Bu süreçte aşağıdaki duygusal tepkiler yaygındır:  

  • İnkâr: “Gerçekten bittiğine inanamıyorum.”  
  • Öfke: “Bana bunu nasıl yaptı?”  
  • Pazarlık: “Belki yeniden bir araya geliriz.”  
  • Çöküş: “Onsuz yapamam.”  
  • Kabullenme: “Zor oldu ama geçiyor.”

Bu evreler, Elizabeth Kübler-Ross’un yas modeli ile de örtüşür (Saraç, 2022). Ergenlerin yaşadığı duygular geçicidir ancak yoğunluğu küçümsenmemelidir. Özellikle özsaygısı düşük, yalnız hisseden ya da aile desteğinden yoksun bireylerde, ayrılık psikolojisi sonrası depresyon riski daha yüksektir.

Aile ve Eğitimcilerin Rolü

Birçok yetişkin, ergenlik dönemindeki aşk acılarını küçümseme eğilimindedir. Ancak bu tutum, gencin kendini yalnız ve anlaşılmamış hissetmesine yol açar. Bunun yerine şu yaklaşımlar daha sağlıklı olur:  

  • Empatik dinleme: “Geçecek” demek yerine, “Şu an senin için çok zor biliyorum” demek duygusal destek sağlar.  
  • Duyguların geçici olduğunu hatırlatmak, ama küçümsemeden: “Bugün bu acı gerçek ama bir gün daha iyi hissedeceksin.”  
  • Yargılamamak: Aileler bazen “Zaten sana göre değildi” diyerek teselli etmeye çalışır. Ancak bu, çocuğun yaşadığı duyguyu geçersizleştirebilir.

Bu süreçte yalnızca ailenin değil, eğitimcilerin ve okul psikolojik danışmanlarının da duyarlı ve bilinçli olması büyük önem taşır. Özellikle öğrencinin ders başarısında ani bir düşüş, devamsızlıkların artması ya da sosyal ilişkilerinde ve davranışlarında gözle görülür değişiklikler yaşanması, duygusal olarak zorlayıcı bir dönemden geçtiğine işaret edebilir. Bu tür belirtilerin göz ardı edilmemesi ve gerekli psikolojik destek mekanizmalarının zamanında devreye sokulması, sürecin sağlıklı atlatılmasında belirleyici olabilir.

Sonuç: İlk Aşklar da Gerçektir, Ayrılıkları da

Ergenlik döneminde yaşanan romantik ilişkiler ve bu ilişkilerin sona ermesiyle yaşanan duygusal deneyimler, genç bireylerin ileriki yaşamlarında kuracakları ilişkilerin temel dinamiklerini anlamaları açısından son derece belirleyicidir. Bu süreçler sayesinde gençler, kendi duygusal sınırlarını fark etmeyi, duygularını açık ve sağlıklı yollarla ifade edebilmeyi ve zorlayıcı duygularla başa çıkabilmeyi öğrenirler. Her ne kadar ilk kalp kırıkları yoğun acılarla birlikte gelse de, bu deneyimler uzun vadede bireyin duygusal dayanıklılığını güçlendiren ve kişisel gelişimine katkı sağlayan önemli yapı taşlarıdır.

Bu nedenle, genç bir birey ilk kez kalbi kırıldığında ona “geçer” deyip geçmek yerine, onun yanında durmak, süreci birlikte anlamlandırmak en sağlıklı adımdır. Çünkü o anda, onun yaşadığı acı ne kadar gerçekse, desteğimiz de o kadar gerçek olmalıdır.

Kaynakça

Arslan, E. (2008). Bağlanma stilleri açısından ergenlerde Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri ve ego kimlik süreçlerinin incelenmesi (Yayın No. 211406) [Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi]. YÖK Ulusal Tez Merkezi.

Saraç, Y. (2022). Ölüme ve ölmeye dair ölümsüz bir eser: Elisabeth Kübler-Ross’un “Ölüm ve Ölmek Üzerine” kitabı. Türkiye Biyoetik Dergisi, 9(3), 114-119.

Batuhan Baysun
Batuhan Baysun
Psikolojik danışman Batuhan Baysun; bilişsel davranışçı terapi, çözüm odaklı terapi, kabul ve kararlılık terapi, spor psikolojisi eğitimleri alarak bütünsel bir yaklaşım benimsemektedir. Bu eğitimlerin yanı sıra aldığı oyunculuk eğitimi ile birlikte sanat ve psikolojiyi birleştirecek çalışmalar yapmaktadır. Gönüllü çalışmalara önem veren Batuhan Baysun Bambu Eğitim Platformu Psikolojik Destek Birimi’nde koordinatör olarak 5 yıldır görev yapmaktadır. Danışanlarına profesyonel destek sunarken, farklı disiplinlerin birleşiminden elde ettiği bilgilerle çalışmalar üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar