Panik bozukluğu (PB); yineleyen ve beklenmedik tarzda ortaya çıkan panik atakların eşlik ettiği, sosyal ve ailevi ilişkiler ile işlevsel yeti yitiminin bulunduğu anksiyete bozuklukları arasında en sık görülen bozukluktur (Eaton ve ark., 1994). Panik bozukluğun temelde üç klinik özelliği bulunmakta; bunlar panik atak, beklenti anksiyetesi ve agorafobi olarak sınıflandırılmaktadır (Tamam, 2009). Bu makalede panik ataklar ve beklenti anksiyetesine değinilecek, ardından agorafobiden bahsedilecektir.
Panik atak sırasında bireyler yoğun bir endişe, korku ve kötü şeyler olacağına dair beklenti içerisine girerler. Panik atak ani olarak başlar ve kısa bir zaman dilimi içerisinde zirveye ulaşır. Panik atak sırasında boğuluyormuş gibi hissetme, soluk alıp vermede güçlükler, çarpıntı, titreme, bulantı, karıncalanma, ürperme ve göğüs ağrısı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte birey; delirme, kontrolü kaybetme veya öleceğine dair korkular geliştirebilir.
Pek çok ülkede yapılan epidemiyolojik çalışmaların neticesinde, panik bozukluğun yaşam boyu görülme sıklığının %1,5-2,5 olduğu görülmüştür. Panik ataklar ise, değişen tanı ölçütleri olsa da %7-9 arasında görüldüğü belirtilmektedir (Lebowitz ve ark., 1997). Dünyada yaygın olarak görülen bu rahatsızlık, beklenti anksiyetesi ve agorafobi ile daha da yoğunlaşabilmektedir.
Peki Nedir Bu Beklenti Anksiyetesi?
Panik atak hafifleyip geçtikten sonra, yeni bir atağın geleceğine dair duyulan korku, beklenti anksiyetesi olarak tanımlanmaktadır (Tükel, 2000; Tükel, 2002). Panik ataklar 10-15 dakika içerisinde azalsa bile kişide yarattığı ruhsal gerginlik ve tedirgin olma hali uzun sürebilir ve birey yeni bir atak yaşayacağı beklenti anksiyetesi içerisine girebilir (Erdoğan, 2007). Birey, yeni bir atağın gelecek olması korkusunun yanı sıra, atak sonrası yaşanabilecek durumlar hakkında da yoğun bir endişe yaşayabilir. Bu durumdaki bireyler, tetikte olma hali içerisinde olup bedensel duyumlarına dikkat kesilebilirler (Tamam, 2009).
Panik Bozukluk ve Beklenti Anksiyetesi Beyinde Nerede Oluşmaktadır?
Panik bozukluğun nörobiyolojisine bakıldığında, ilk olarak 1989’da ortaya atılan nöroanatomik hipoteze göre; Panik Bozukluk, noradrenerjik ve serotonerjik yolakları içeren ve solunumun kontrolünün sağlandığı beyin sapındaki bozukluktan kaynaklanmakta ve limbic sistem yapılarının uyarılmasıyla beklenti anksiyetesi oluşmaktadır. Bu durum da fobik kaçınma davranışlarını ortaya çıkarmaktadır (Gorman ve ark., 2000). Buna ek olarak Böke ve arkadaşlarının 2015’te yaptığı çalışmaya göre beklenti anksiyetesi ile üst bilişler arasında ilişki bulunmuştur. İlişkili bulunan üst bilişler “kontrol edilemezlik ve tehlike” ile “düşünceleri kontrol ihtiyacı” dır. Bu etki pozitif yönlü olsa da hafif derece bulunmuştur. Ancak benzer şekilde Cucchi ve arkadaşlarının 2012’de yaptığı çalışma, Böke ve arkadaşlarının çalışmasıyla tutarlı sonuçlar vermiştir. Bütün bu bulgulara bakıldığında panik bozukluğun, beklenti anksiyetesinden beslendiği ve nörolojik bir temelinin olduğu görülmektedir.
Agorafobinin Panik Bozukluğa Etkisi Nedir?
Panik bozukluğu olan bireyler, panik atak geçirmeleri durumunda yardım almanın zor olabileceği ve kaçmanın zorlaşabileceği yerlerde bulunmak istemezler. Yeni bir atağı kalabalık bir ortamda, toplu taşıma araçlarında ve ev dışında karşılamak istemedikleri için bu durumlardan kaçınırlar. Buna Agorafobi denmektedir (Tükel, 2002). Bu bireylerde korkunun şiddeti arttıkça kaçınma davranışı da artmakta, dışarıya yalnız çıkamama, hep güvenli alanında durmak isteme gibi özellikler gözlenebilmektedir (Tükel, 2002).
Panik Bozukluğu Olan Bireylerin Kullandığı Cümleler
- “Bir felaket ile karşı karşıyayım.”
- “Kalp krizi geçireceğim.”
- “Öleceğim.”
- “Delireceğim, akıl hastası diyecekler.”
- “Atak gelirse yardım eden kimse olmayacak.”
- “Rezil olacağım.”
Sonuç ve Öneriler
Panik bozukluğu olan bireylerde; beklenti anksiyetesi, panik ataklar ve agorafobi klinik olarak görülmekte, bunlar yaşanan korkunun derecesini ve şiddetini arttırabilmektedir. Bu yüzden panik bozukluğu olan bireylerin bir uzman eşliğinde ilerlemesi ve yukarıda bahsedilen durumlar oluştuğunda bunu fark edebilmesi büyük önem arz etmektedir. Panik bozukluk sadece psikolojik değil aynı zamanda genetik bir yanı da içinde barındırdığı için tedavide bu bilginin bilinmesi önemli bir yerde durmaktadır.
Bununla birlikte bireyin ailesi ve yakınlarına da panik bozukluk hakkında bilgilendirme yapılmalı ve bedensel duyumlarının gerçekte olduğundan daha da tehlikeli algılanmasının önüne geçilmelidir.
Panik bozukluk kronik seyreden ve yaşam boyu devam eden bir bozukluk olsa da hastalığın gidişatında bireyin panik ataklarının sıklığı azalmakta veya ortadan kalkmaktadır. Olguların %50-70’inde ise düzelme görülmektedir (Tamam, 2009). Bu bilgiler ışığında bireylerin tedaviye devamlılığı ve umutsuzluğa kapılmamaları önemli bir noktada bulunmaktadır.
Kaynakça
- Böke, Ö., Pazvantoğlu, O., Babadağı, Z., Ünverdi, E., Ay, R., Çetin, E. ve Şahin, A. R. (2015). Panik bozukluğunda üst bilişler. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 16(1).
- Cucchi, M., Bottelli, V., Cavadini, D., Ricci, L., Conca, V., Ronchi, P. ve Smeraldi, E. (2012). An explorative study on metacognition in obsessive-compulsive disorder and panic disorder. Comprehensive Psychiatry, 53(5), 546-553.
- Eaton, W.W., Kessler, R.C., Wittchen, H.U. ve Magee, W. J. (1994). Panic and panic disorder in the United States. American Journal of Psychiatry, 151(3), 413-20.
- Erdoğan, S. (2007). Panik bozukluğunun nörobiyolojisi. Klinik Psikiyatri, 10(4), 3-13.
- Gorman, J.M., Kent, J.M., Sullivan, G.M. ve Coplan, J.D. (2000). Neuroanatomical Hypothesis of Panic Disorder, Revised. American Journal of Psychiatry, 157(4), 493–505.
- Lebowitz, B.D., Pearson, J.L., Schneider, L.S., Reynolds, C.F., Alexopoulos, G.S., Bruce, M.L., Conwell, Y., Katz, I.R., Meyers, B.S., Morrison, M.F., Mossey, J., Niederehe, G. ve Parmelee, P. (1997). Diagnosis and treatment of depression in late life. Consensus statement. JAMA, 278(14), 1186-1190.
- Tamam, L. (2009). Panik bozukluk. Actual Medicine Dergisi, 17(3), 32-38.
- Tükel, R. (2000). Panik hastasına yaklaşım: klinik görünüm, ayırıcı tanı ve tedavi ilkeleri. İlk Söz, 22(4), 1-11.
- Tükel, R. (2002). Panik bozukluğu. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5(3), 5-13.