İnsan yaşamının en temel ve hayati ihtiyaçlarından biri olan beslenme, yalnızca fizyolojik bir sorumluluk değil aynı zamanda kültürel, sosyal ve psikolojik boyutları olan karmaşık bir davranıştır. Ancak bazen midemiz boş olduğu için değil, ruhumuzda bir boşluk hissettiğimiz için yemeye yöneliriz. Işte bu durum duygusal açlık olarak tanımlanır.
Duygusal açlık; fizyolojik ihtiyaç hissetmeksizin, genellikle stres, kaygı, üzüntü, can sıkıntısı veya aşırı neşe gibi yoğun duygularla başa çıkmak amacıyla aniden oluşan yeme eylemidir. Duygusal açlığı anlamanın ilk adımı fizyolojik açlıktan ayırt edebilmektir.
Dugusal açlık; aniden ve hızla ortaya çıkar. Genellikle yüksek kalorili, şekerli veya yağlı konfor yiyeceklerine (çikolata, pizza, cips vb) yöneliktir. Yedikleri görülsün istemez. Yemekte seçicidir. Diyet yapmak zordur. Bedenini beğenmez. Doyma hissi gelse bile yemeye devam eder. Durmak zordur. Amaç karın doyurmak değil, duyguyu bastırmaktır. Suçluluk, pişmanlık, utanç veya depresyon hisleri ortaya çıkabilir. Vücutta fiziksel bir boşluk hissi yoktur. Tetikleyicisi duygusal boşluktur.
Duygusal yeme özellikle olumsuz duygulanımla başa çıkmak için kullanılan uyumsuz baş etme yöntemidir. Kişi yaşadığı gerilimi bir haz veya uyuşma ile giderme çabasına girer. Ancak bu çözüm geçicidir. Kişi bu süreçte kademe kademe kilo alır. Sadece diyet ve sporla kilo vermekte zorlanır. Kilo verse bile çabucak eski kilosuna geri döner. Bu sebeple fizyolojik ve psikolojik desteğin bir arada olması önemlidir.
Duygusal Açlığın Nedenleri ve Risk Grupları
Duygusal açlığın ortaya çıkışında birçok faktör rol oynar. Yoğun stres, kaygı, yalnızlık, can sıkıntısı en yaygın tetikleyicilerindendir. Bireyler bu zorlayıcı durumlarla başa çıkmakta zorlandıkları için yiyecekleri bir tür duygusal tampon olarak kullanmayı öğrenmişlerdir. Bazen de çocuklukta ebeveynlerin yiyeceği ödül–ceza olarak kullanması gibi öğrenilmiş davranışlar duygusal yeme alışkanlığına dönüşebilir.
Duygusal Açlıkla Başa Çıkma Yolları: Duygularını Yemek Yerine Yönet
Duygusal açlık, bilinçli farkındalık ve doğru stratejiler ile kontrol altına alınabilir. Bu süreç kişinin hem bedensel hem de ruhsal sağlığı için atacağı önemli adımlardan biridir.
1- Duygusal farkındalık geliştirin.
Öncelikle sizi yemeye yönlendiren duygunun ne olduğunu anlamaya çalışın. “Şu an aç mıyım yoksa hangi duygumdan kaçmaya çalışıyorum?” diye kendinize sorun. Bir yeme günlüğü tutun. Böylece hangi duygu durumlarının sizi yemeye yönlendirdiğini belirleyebilirsiniz.
2- Fiziksel ve duygusal açlığı ayırt edin.
Eğer açlık aniden geldiyse ve belirli bir yiyeceği istiyorsa bu büyük ihtimalle duygusal açlıktır. Fark edin. Fiziksel ihtiyacınızı gösteren bir belirti var mı ayırt edin. Gerçekten aç mısınız? Ne kadar süredir yemek yemediniz? Yeme düzeniniz dışında aniden gelişen bir istekle mi karşı karşıyasınız?
3- Alternatif baş etme yöntemleri kullanın.
Yeme dürtüsü geldiğinde, alternatif yeme dışı faaliyetlere yönelin. Bunlar; derin nefes egzersizleri, müzik dinleme, kısa bir yürüyüş, arkadaşlarla sohbet etme, günlük tutma veya bir hobiyle ilgilenme olabilir. Amacınız oluşan boşluğu yemek yerine daha sağlıklı bir aktivite ile yönetmeyi öğrenmektir.
4- Stresi yönetin.
Duygusal açlığın en büyük tetikleyicisi stres olduğundan dolayı, yoga, meditasyon, düzenli egzersiz veya yeterli uyku gibi stres azaltıcı yöntemleri yaşam tarzınıza dahil edin.
5- Profesyonel destek alın.
Duygusal açlığın altında yatan nedenleri tek başınıza çözmekte zorlanıyorsanız destek almak önemlidir. Bir uzmanla görüşmek, altta yatan duygusal sorunları anlamanıza ve kalıcı, sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmenize yardımcı olabilir.
Nasıl Tedavi Olurum?
Duygusal açlık kişinin durumuna göre değişkenlik gösterir. Bireyin gelişmişlik düzeyi, yaşı, cinsiyeti, yaşam tarzı gibi etkenler tedavi açısından yol göstericidir. Genellikle ilaçsız tedavi mümkündür.
Sosyal yaşamın dengelenmesi, uyku düzeni, sağlıklı beslenme, kişinin duygusal açlık açısından içgörü kazanması, duygu düzenlemeyi öğrenmesi ve fiziksel açlık ile duygusal açlığı ayırt edebilir hale gelmesi önemli adımlardır. Psikolojik ve fizyolojik desteğin bütüncül olduğu çalışmalar ile olumlu sonuçlara ulaşılabilmektedir.
Sonuç
Unutmayalım ki her insan dönem dönem duygularını yönetmekte zorlanır. Duygusal açlık; bir zayıflık değil, duygusal ihtiyaçlarınızın bir yansımasıdır. Kendinize karşı şefkatli yaklaşarak ve doğru araçları kullanarak, yiyeceklerle kurduğunuz ilişkiyi dönüştürmek, daha sağlıklı, dengeli bir yaşam sürmek mümkündür. Bu süreci doğru yönetmek, fizyolojik ve psikolojik desteğin bir arada olmasıyla gerçekleşir.


