Araştırmalar, kronik çocukluk çağı ihmali yaşayan bireylerin tehdide karşı daha hassas hale geldiklerini ve bunun da duygusal düzenleme becerilerini olumsuz etkilediğini göstermektedir.
Çocukluk çağı ihmali veya istismarı (Childhood Maltreatment) kavramı, değişken olarak tanımlansa da genel olarak fiziksel, duygusal ve cinsel istismar, ihmal ya da aile içi şiddete maruz kalma durumlarını kapsar.
Bir çocuk bu tür olumsuz yaşantılara aşırı ve tekrarlayıcı biçimde maruz kalmaya devam ettiğinde, bu durum uzun süren olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.
Bu sonuçlar arasında problemleri içselleştirme eğilimi (örneğin depresyon ve anksiyete), problemleri dışsallaştırma (örneğin saldırgan davranışlar sergileme) ve duygusal düzensizlik yer almaktadır.
İhmalin Beyin Üzerindeki Etkisi
Bu problemler, aslında bireylerin kronik çocukluk çağı istismarına (Chronic Childhood Maltreatment) verdikleri tepkiler sonucunda ortaya çıkan nörolojik değişikliklerden kaynaklanmaktadır.
Bu bireyler, tehdit ipuçlarına karşı aşırı duyarlı hale gelirler; hatta öyle ki gerçekte tehdit içermeyen durumlara bile sanki tehdit varmış gibi tepki gösterebilirler.
Örneğin, bir çocuk öngörülemez ancak sürekli bir şekilde şiddete maruz kalıyorsa, bu çocuk daima korku hâlinde olur. Beyinde yer alan savaş ya da kaç sistemi sürekli aktif durumdadır çünkü şiddetin ne zaman geleceği belirsizdir ve çocuk için tehdit her zaman mevcut görünür.
Yapılan çalışmalara göre, kronik şiddete maruz kalan bireylerin prefrontal korteksinde korku koşullandırmasıyla ilişkili bozukluklar olduğu, limbik sistemde korku tepkilerinin aşırı geliştiği ve amigdalada değişiklikler bulunduğu ileri sürülmüştür.
Savaş, Kaç ya da Don Tepkisi Nedir?
Kısaca vücudumuzun stres tepkisidir ve insanın hayatta kalabilmesi için de hayati öneme sahiptir.
Vücut kendini tehlikede gördüğünde beynimizde bir takım hormonlar salgılanmaya başlar ve bunun sonucunda tehlikeden kaçmak, donmak ya da kalıp savaşmak arasında bir seçim yapar.
Stres tepkisi ilk olarak beyinde başlar. Duyulardan alınan tehlike sinyali amigdalaya iletilir. Amigdala, beynin duygusal süreçleri yöneten merkezidir. Gelen bu sinyalleri korku, kaygı, öfke veya endişe gibi duygularla değerlendirir.
Tehlikeyi algılayan amigdala, hipotalamusa bir stres sinyali gönderir.
Hipotalamusun görevi, nefes alma, kalp atışı, kan basıncı, akciğerlerdeki bronşioller (küçük hava yolları) ve kan damarlarının genişleyip daralması gibi istemsiz vücut fonksiyonlarını düzenleyen otonom sinir sistemi (Autonomic Nervous System) ile iletişimi sağlamaktır.
Otonom Sinir Sistemi ve Tepki Süreci
Otonom sinir sistemi iki alt sistemden oluşur:
-
Sempatik Sinir Sistemi (Sympathetic Nervous System): Tehlike anında savaş ya da kaç tepkisini başlatır.
-
Parasempatik Sinir Sistemi (Parasympathetic Nervous System): Tehlike ortadan kalktığında vücudu sakinleştirir ve denge haline geri dönmesini sağlar.
Aşama Aşama Savaş-Kaç Tepkisi
-
Tehdit Algısı:
Beyinde amigdala bir tehlike veya stres durumunu fark ettiğinde “tehlike var” sinyali gönderir. -
Hipotalamusun Devreye Girmesi ve Sinyalin İletilmesi:
Amigdala bu sinyali gönderdiğinde hipotalamus hemen harekete geçer, sempatik sinir sistemini aktive eder ve böbreküstü bezlerine sinyal gönderir. -
Adrenalin Salgısı:
Böbreküstü bezleri bu sinyale karşılık olarak adrenalin (epinefrin) hormonunu kana salgılar. -
Vücutta Hızlı Değişiklikler:
Adrenalin kana karıştığında kısa sürede birçok değişim olur:-
Kalp daha hızlı atar, kaslara ve hayati organlara daha çok kan gider.
-
Nabız ve tansiyon yükselir.
-
Solunum hızlanır, hava yolları genişler.
-
Beyne daha çok oksijen taşınır; dikkat ve uyanıklık artar.
-
Görme, işitme gibi duyular keskinleşir.
-
-
Enerji Artışı:
Adrenalin, vücuttaki depolardan glikoz ve yağın kana karışmasını sağlar. Böylece kaslara ve beyne ekstra enerji gider; kişi savaşmaya ya da kaçmaya hazır hale gelir.
Bu değişimler fark edilemeyecek kadar hızlı gerçekleşir. Tehlike geçtiğinde, kortizol seviyesi düşer ve parasempatik sinir sistemi devreye girerek vücudu sakinleştirir, dengeye geri döndürür.
Kronik İstismar ve Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler
Normal koşullarda adaptif bir mekanizma olan savaş-kaç-don tepkisi (FFFR – Fight, Flight, Freeze Response) hayatta kalmayı destekler.
Ancak kronik çocukluk çağı istismarı veya ihmali yaşayan bireylerde bu sistem aşırı duyarlılık kazanır.
Gerçek bir tehdit olmasa bile sürekli alarm hâlinde çalışan bu sistem, zamanla sinir sisteminin dengesini bozarak bireyin duygusal düzenleme becerilerini zayıflatır.
Sonuç olarak kişi, stresli veya nötr durumlara bile aşırı tepkiler verebilir; bu da kaygı, öfke kontrolü sorunları ve duygusal istikrarsızlık gibi psikolojik zorluklara yol açabilir.
Kaynakça
Thompson, K. L., Hannan, S. M., & Miron, L. R. (2014). Fight, flight, and freeze: Threat sensitivity and emotion dysregulation in survivors of chronic childhood maltreatment. Personality and Individual Differences, 69, 28–32. https://doi.org/10.1016/j.paid.2014.05.005
Harvard Health. (2024, April 3). Understanding the stress response. https://www.health.harvard.edu/staying-healthy/understanding-the-stress-response


