Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihin ve Beden Arasında Kopan Fırtına: Panik Bozuklukta Bilişsel Çarpıtmalar ve BDT

Bir anda göğsünüzün sıkıştığını, nefesinizin daraldığını, kalbinizin hızla attığını, sanki birazdan ölecekmişsiniz gibi kendinizi içinde bulduğunuz bir durum hayal edin. Panik bozukluk yaşayan bireyler gündelik hayatlarında bu durumla defalarca karşılaşmak zorunda kalıyor. Aniden gelişen panik ataklar 10-15 dakika ya da daha fazla sürebilmektedir. Ancak yarattığı korku ve kaygı, yeni bir atak yaşayabileceği endişesiyle gün boyu sürebilmektedir.

Panik bozukluk, bireyin sosyal, iş ve aile gibi birçok alanda ciddi sınırlamalara neden olabiliyor. Hem bedensel hem de zihinsel belirtileriyle bireyin yaşam kalitesini önemli derecede azaltan bir durumdur.

Panik Bozukluk Nedir?

Panik bozukluk, bir anda meydana gelen ataklar ve en az bir ay devam eden, tekrar bir atak olabileceğine dair sürekli bir kaygı duyma; panik ataklarından dolayı korku ya da ölüm endişesi yaşama veya ataklara neden olan çevreden kaçınma davranışıyla karakterizedir (Pınar, 2017).

Panik atak süreçleri, genellikle aniden ortaya çıkan kaygı ve korku, yaşayacağı bir şeyin olacağına yönelik bir beklenti sonucu başlayan fiziksel belirtilerle fark edilen; kısa sürede yüksek seviyelere ulaşan ve 10-15 dakika ile bir saat arasında değişen yoğun kaygı krizidir (Saltukoğlu & İskender, 2021).

Panik atak esnasında bireyin hissettiği kaygıya ek olarak bazı bedensel ve zihinsel belirtiler de ortaya çıkmaktadır. Kalp çarpıntısı, göğüs sıkışması gibi bedensel belirtiler ve ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme korkusu gibi zihinsel belirtiler meydana gelebilmektedir.

Panik Bozukluğunda Etkili Olan Etmenler

Biyolojik Etmenler

Noradrenalin oluşturulmasında veya yayılmasında meydana gelen dengesizlikler; GABA ve serotonin ya da her iki unsurun da reseptöre yoğun bir hassasiyet yaratabileceği saptanmıştır (Paralı ve Karaaziz, 2023). Bunun yanı sıra, serotonin ve GABA seviyelerinin düşmesinin anksiyeteye neden olduğu, noradrenalin seviyelerinin artmasının ise aşırı uyarılmışlığa yol açtığı bilinmektedir.

Bu duruma bir örnek olarak, bir kişinin panik atak geçirdiğini düşünelim. Bu kişide noradrenalin artışı meydana gelir; beyin “tehlike var” sinyali verir. Kalp hızla çarpmaya başlar, nefes daralır, vücut savaş ya da kaç moduna girer. Bu uyarılmışlık hali, noradrenalin artışıyla ilişkilidir.

Serotonin seviyelerinin azalması, bireyin kaygıyı kontrol etmekte güçlük yaşamasına neden olur; çünkü serotonin, beynin duygusal tepkilerini düzenler. GABA seviyelerinin azalması da kişinin kaygısını artırır ve rahatlamasını engeller. GABA’yı bir fren sistemi gibi düşünebiliriz; bu sistem yeterince çalışmadığında sakinleşmek zorlaşır.

Çevresel Etmenler

Erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler, stresli yaşam olayları veya cinsel istismar gibi travmalar panik bozukluğun gelişiminde önemli çevresel etmenlerdir. Ayrıca evlilik, boşanma, sevilen birinin kaybı ya da hastalık süreçleri de panik bozukluk üzerinde etkili olabilir.

Psikolojik Etmenler

Bilişsel görüş açısından tehdit algısı, kaygıyı açıklamada temel bir unsurdur. Panik atak esnasında bireyin vücudunda meydana gelen belirtileri tehlike ya da felaket olarak algılaması, yanlış yorumlamaların artmasına ve panik atakların yoğunlaşmasına yol açar (Paralı ve Karaaziz, 2023).

Örneğin, panik atak sırasında kalbin hızlı çarpması, terleme veya nefesin daralması gibi belirtiler yaşanabilir. Bilişsel görüşe göre, kişi bu belirtileri “ölümcül bir tehdit” olarak algıladığında, kaygı artar. Kaygı arttıkça panik atağın şiddeti de artar.

Panik Bozukluk ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve farmakoterapi, panik bozukluğun tedavisinde en etkili iki yöntemden biridir (Bal, 2010). Literatürdeki araştırmalar, bu iki yöntemin birlikte uygulanmasının daha yüksek başarı oranları sağladığını göstermektedir (Yücel & Karaaziz, 2023).

Panik bozukluk tanısı konulmuş bireylerde öncelikli olarak psikoeğitim uygulanır. Psikoeğitimin amacı, bireyin yaşadığı belirtilerin kaygı temelli olduğunu fark etmesini sağlamaktır.

Maruz bırakma tekniğinde, bireyin panik atak yaşamasına neden olan bedensel uyaranlara kontrollü bir biçimde maruz bırakılması sağlanır (Karabayır & Karaaziz, 2024). Bu teknik, bireyin korktuğu bedensel belirtilerle yüzleşmesini sağlayarak bu durumun tehlikeli olmadığını öğrenmesine yardımcı olur.

Gevşeme ve rahatlama egzersizleri, zihinsel yeniden yapılandırma ve farkındalık temelli uygulamalar, panik bozukluğun tedavisinde sık kullanılan yöntemlerdir (Yücel & Karaaziz, 2023). Bu egzersizler; derin nefes alma, kas gevşetme, meditasyon gibi teknikleri içerir. Zihinsel yeniden yapılandırma ise bireyin olumsuz düşünce kalıplarını daha gerçekçi ve işlevsel düşüncelerle değiştirmesini hedefler.

Bir diğer önemli uygulama teknik alıştırma yöntemidir. Bu yöntemde amaç, panik atak yaşayan bireylerde kaçınma davranışlarını azaltmak ve kişinin bu belirtilerle başa çıkabilmesini sağlamaktır (Karabayır & Karaaziz, 2024). Kişi, panik atağı hatırlatan bedensel uyarıcılara maruz bırakılarak, bu durumla kontrollü bir şekilde yüzleşir ve zamanla korkusunu azaltır.

Sonuç

Panik bozukluk, kişinin hem bedensel hem de zihinsel işleyişinde ciddi bozulmalara yol açan bir kaygı bozukluğudur. Kişinin bedensel belirtileri yanlış yorumlaması, bilişsel çarpıtmalarla birleştiğinde bir panik döngüsü oluşturur.

Bilişsel Davranışçı Terapi, bu döngüyü kırarak kişinin düşünce kalıplarını fark etmesine, duygularını düzenlemesine ve daha işlevsel baş etme yöntemleri geliştirmesine yardımcı olur. Psikoeğitim, maruz bırakma ve gevşeme teknikleri gibi müdahalelerle, bireyin kaygı ve kaçınma davranışlarında anlamlı bir azalma gözlemlenebilir.

Sonuç olarak, Bilişsel Davranışçı Terapi, kısa sürede rahatlama sağlamasının yanı sıra uzun vadede kalıcı bir iyileşme sunan etkili bir tedavi yaklaşımıdır. Panik bozuklukta bireyin hem zihinsel hem bedensel farkındalığını artırarak yaşam kalitesini yükseltmek mümkündür.

Büşra Çolak
Büşra Çolak
Büşra Çolak, 2025 yılında Psikoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. Lisans eğitimi süresince çeşitli özel kliniklerde ve derneklerde staj yaparak klinik gözlem ve uygulama deneyimi kazanmıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimlerine katılmış ve bu eğitimleri başarıyla tamamlamıştır. Klinik ilgi alanları ergen ve yetişkin psikolojisi üzerine yoğunlaşmakta; özellikle bireysel farkındalık, ilişkisel dinamikler ve duygu düzenleme konularına odaklanmaktadır. Ayrıca somatizasyon, hipokondriyazis ve narsisizm gibi psikodinamik temelli konulara ilgi duymaktadır. Psikolojiyi yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda topluma katkı sunma yolu olarak görmekte; bilimsel temelli ve etik ilkelere bağlı bir yaklaşımla üretim yapmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar