Beynimizin Bize Kurduğu Tuzaklar
“Bu sefer gerçekten bitti.”
Pazartesi günü o diyete başlamadın, dün gece erken yatıp erken kalkacaktın, toksik ilişkini bırakıp kendine yeni bir hayat kuracaktın. Fakat bugün yine her şey olduğu gibi, aynı.
Tanıdık geldi mi?
Her birimiz kendimize göre mantıklı kararlar alırız. Fakat bizler bu kararları almamıza rağmen bunları sonuçlandırmak ve eyleme dökmek yerine aynı hataları tekrar ederiz. Aynı insanlara güveniriz, aynı tuzaklara düşeriz ya da aynı bahaneleri üretiriz. Üstelik bunları farkında olduğumuz halde yaparız.
Peki neden aynı hataları defalarca tekrarlarız? Neden bu döngüyü kırmak yerine aynı noktada döner dururuz?
Beynin Konfor Alanı ve Davranışsal Ekonomi
Beyin, temelinde hayatta kalmaya ve enerji depolamaya odaklı bir sistemdir. Bizler neyi defalarca tekrar edersek beyin de otomatik olarak onu işler ve bu davranışları birer alışkanlık haline getirir. Bu da onun daha az zihinsel yük taşımasına ve enerji harcamasına olanak sağlamaktadır.
İnsanlar genellikle en iyi seçeneği değil, en kolay olanı seçmektedir. Burada devreye davranışsal ekonomi kavramı girmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalara bakıldığında, insanların çoğu zaman mantıklı olana değil; hissiyat bakımından kendilerine doğru gelen durumlara yöneldikleri görülmüştür.
Burada yapılan hataların arka planında yalnızca duyguların değil, sistemdeki kestirme yolların da etkili olduğu anlaşılmaktadır. Beyin, karmaşık yapıları basitleştirir, en sade haline getirene kadar pekiştirir. Fakat burada kararlar basitleştikçe bireylerin yanlış seçimler yapması da mümkün hale gelir.
Ve görülmektedir ki, hatalı seçimlerin arkasında yalnızca zayıf karakterler değil; beynin bilişsel kestirmeleri de devreye girmektedir.
Her sabah kahveyi ya da çayınızı nasıl hazır hale getirdiğinizi düşünün. Kimisi uyanır uyanmaz kahve yapmaya eğilimliyken kimisi ise fiziksel olarak tamamen hazır olduktan sonra işe koyuluyor. Bu da alışkanlık haline getirilmiş bir rutin haline dönüşüyor.
İşte beynin de tam olarak istediği bu: otomatikleşmiş davranış kalıpları. Çünkü beyin daha öncesinde o davranış kalıbını ya da durumunu bildiği için tekrardan yenisini öğrenmek yerine kendisine tanıdık olana yönelmekte.
Ancak asıl sorun şu ki, beyin yalnızca olumlu davranışları değil; olumsuz davranış kalıplarını da otomatikleştirir. Geç yatıp geç kalkmak, alkol–madde kullanmak, aynı insanla aynı tartışmaları yaşamak… Ayrım yapmadan otomatikleştirme hali esastır.
Zamanla bu davranışlar, beynin alışmış olduğu konfor alanına girmekte ve böylelikle beyin bildiğini merkezine alıp yola öyle devam etmektedir. Beyin tanıdığı yolları sevmektedir. Öyle ki, bilinmez olandan ziyade tanıdık bir hata bile bazen bize daha güvenli gelebilir.
Nörobilimsel Gerçek: Dopamin ve Davranış Döngüsü
Nörobilimsel açıdan bakıldığında, bu otomatik tekrarların altında dopamin adı verilen nörokimyasal madde asıl rolü üstlenmektedir.
Dopamin, beynin ödül–ceza mekanizmasını çalıştıran bir maddedir. Günlük hayattan örnek verecek olursak, sosyal medya hesabınızda son gönderinize gelen bir beğeni veya beklediğiniz bir mesaj ile dopamin salgılanımı gerçekleşir.
Bu mini ödüller zamanla bağımlılık adını verdiğimiz süreci meydana getirir. Yani beyin, zararlı dahi olsa gerçekçi olmayan ödüllere yönelir ve onlara göre hareket eder. Çünkü burada beynin önceliği uzun vadeli mutluluklar değil, anlık tatmin oluşlardır.
Peki Döngüyü Kırmak Mümkün Mü?
Hiçbir şeyin imkansız olmadığı gibi, evet bu döngüyü kırmak da mümkündür.
Fakat burada hatayı yalnızca irade eksikliği olarak görmek yanlış bir adım olacaktır. Çünkü mesele çoğu zaman iradeden değil, farkındalık meselesinden geçmektedir.
Nöral bağlantılar, tıpkı kaslar gibi çalışır: kullandıkça güçlenir. Beynin nasıl çalıştığını anlamak, sistemin nelerden ibaret olduğunu bilmek bu farkındalığın oluşmasında etkilidir.
Bir durumun ne sebeple, ne zaman meydana geldiği birbiriyle bağlantılı bir süreçtir. Bütünlük burada bozulmadan incelenmelidir.
Kendi beynimizle savaşmak zorunda değiliz. Ama onun nasıl çalıştığını anlarsak, bu savaşı bir iş birliğine dönüştürebiliriz.
Gece geç yatmanıza sebep olan davranış var ve sizler de bunun farkındasınız. Ertesi gece bu davranışı yapmadan yalnızca 15 dakika da olsa erkenden yatmak, bu hataların nereden kaynaklandığını sonuçlarıyla birlikte not etmek; değişime yönelik bir fırsat olabilir.
Bu ve bunun gibi alışkanlıkların önüne geçerek küçük adımlarla büyük değişimlere olanak tanıyabilirsiniz. Böylece beynin kurmuş olduğu tuzakları büyük oranda engelleyebilirsiniz.
Unutmayın ki, tanıdık olan her zaman doğru olan değildir. Ve bu durum, yaşamın her anlamında geçerlidir.