Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yas ve Kayıplarının Etrafında Büyüyen Eşsiz Bir Ses: Şebnem Ferah ve Yazdığı Şarkılar ile Yası Anlamak

Araba yolculuklarımın birinde şimdiye kadar pek fazla dinlemediğim (çok şey kaçırmışım) Şebnem Ferah şarkılarından oluşan bir çalma listesi açtım ve şarkılarını dinlemeye başladım. Şimdiye kadar duyduğum en güçlü kadın seslerdendi, derin çığlıkları, hissederek söylediği şarkılar inanılmaz etkileyiciydi. Fakat bu eşsiz sesin ve derin çığlıkların arkasından beni en çok etkileyen şey ise şarkı sözlerindeki derin anlam oldu. “Eski” şarkısındaki “Herkes hayattaydı. Bildiğim herkes. Hiç korku yoktu. Yoktu aklımda” sözleri, ard arda yaşadığı kayıpların ardından yaşadığı yas dönemindeki yoğun duyguların bir yansımasıydı adeta.

Bu yazıda, Şebnem Ferah’ın yazdığı şarkılardan örneklerle, yas ve kayıp süreçleri ve Tonkin’in Yas Modeli ele alınacaktır.

Yas ve Kayıp Süreçlerinde Yaşananlar

Kayıp kavramını çoğu zaman sadece sevdiğimiz birinin ölmesi gibi düşünsek de, bir arkadaşlığın bitmesi, ayrılık, boşanma, işten ayrılma, emeklilik, yaşlanma ve hastalık gibi durumlar da birer kayıptır. Yas, bu gibi kayıplar sonrasında verilen doğal bir tepkidir.

Yas dönemi herkes için farklı olabilir. Bu dönemin uzunluğu ve yoğunluğu, kayıp yaşayan bireyin kişilik özellikleri, sosyal desteğe ulaşabilir olması, kullandığı baş etme mekanizmaları, olayın ani ve beklenmedik olup olmaması gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bununla birlikte yapılan birtakım çalışmalar yas döneminde deneyimlenen bazı benzer süreçlerin olduğunu ortaya koymuştur.

Şebnem Ferah’ın Şarkı Sözlerinden Örneklerle Yasın Evreleri

Kübler-Ross ve Kessler’a (2005) göre yasın beş evresi vardır.

İnkâr Evresi

Bu süreçlerden ilki inkâr evresidir. Bu evrede dünya ve hayat anlamsız hale gelir. Şok ve inkâr gibi duygular deneyimlenebilir. Kişi bu aşamada nasıl kaldığı yerden devam edebileceğini ve devam edebilirse neden devam etmesi gerektiğini sorgular. Aynı zamanda kayıbı kabullenmekte güçlük çektiği için “Bu olmuş olamaz. Bu yaşananlar gerçek olamaz.” gibi düşüncelere kapılır.

Şebnem Ferah’ın ölümcül bir hastalığa yakalanan ablası için yazdığı “Deli Kızım Uyan” şarkısı inkâr evresinin çok güzel bir örneğidir. Şarkının sözleri “Deli kızım uyan. Söylenenler yalan. Deli kızım uyan. Bir tek sensin duyan.” şeklinde giderken, kayıbı kabullenmenin güçlüğünü ve şok ve inkâr duygularını da bir taraftan duyarız.

Öfke Evresi

Öfke, kayıbın ardından sıklıkla çıkan bir duygu ve sağlıklı baş etme sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu evrede öfke yakın çevreye, arkadaşlara, aileye, kişinin kendisine veya ölen kişiye karşı bile hissedilebilir. “Neden bu benim başıma geldi? Bu hiç adil değil.” gibi düşünceler yaygın olarak görülür.

Şebnem Ferah’ın sevgilisinin kendisini aldatmasından sonra yaşadığı ayrılığın ardından yazdığı “Ben Şarkımı Söylerken” şarkısında, “Ben şarkımı söylerken istersen sesi açarsın. İstersen kısıp bunu da yok sayarsın. Kimbilir belki gülümser belki ağlarsın. Yüreğimdeki sesleri susturamazsın. Bir yanım seni hala düşünüyor, bir yanım sana fena kızgın.” sözleri öfke ve suçlama duygularını çok güzel yansıtmaktadır.

Pazarlık ve Suçluluk Evresi

Yasta kişi eksik ya da yanlış yaptığını düşündüğü durumlara bağlı suçluluk hisseder ve durumun kendisinden kaynaklı olduğunu düşünerek telafi etmeye çabalar. Eğer her şey düzelirse daha iyi bir insan olacağına sözler verir ve bu yönde bir pazarlık yapar.

Depresyon Evresi

Tüm bu çabaların yaşanan kayıbı değiştiremeyeceğini fark ettiği dönemde ise, kişi yoğun bir üzüntü, çaresizlik ve umutsuzluk hisseder. Hayattan ve çevresindeki kişilerden uzaklaşabilir. Bir kaybın ardından depresyon yaşamak son derece doğal bir tepkidir.

Kabul Evresi

Son aşamada kişi yavaş yavaş kayıbın gerçekliğini kabul etmeye başlar ve bu yeni gerçekliğin kalıcı ve değiştirilemez olduğunu fark eder. Kabul etme durumu genellikle kaybın ardından iyi hissetme ile karıştırılır. Ancak durum böyle değildir. Kişi kendisini iyi hissetmese de kayıbın gerçekliğini kabul ettiği bu dönemde kendine yeni bir hayat düzeni oluşturmaya ve bu yas ile birlikte yaşamanın yollarını bulmaya çalışır.

Şebnem Ferah’ın “Eski” şarkısında, “Sen nasıl başardın? Yüz yıllık ağaç gibisin. Nasıl böyle kaldın? Büyürken eskimeyen. Eskise de değerlenen.” sözleri, ard arda yaşadığı kayıpların ardından bu gerçeklikle birlikte yaşamanın yollarını aradığını gösterir.

Tonkin’in Yas Modeli

Yasın etrafında büyümek” danışman ve yazar Lois Tonkin tarafından oluşturulmuş bir modeldir. Tonkin bu modeli, bir danışanıyla çocuğunun ölümü hakkında konuştuktan sonra geliştirmiştir.

Kadın, Tonkin’e yasın ilk başta hayatının her alanını kapladığını söyledi. Kadın hayatını temsil etmek için bir daire ve yasını göstermek için gölgelendirme içeren bir resim çizdi. Zaman geçtikçe yasın küçüleceği düşünülse de, yas aynı büyüklükte kaldı fakat hayatı yasın etrafında büyüdü. Bu model, yasın zamanla geçmeyeceğini, ancak kaybı da içeren yeni bir hayat kurulabileceğini göstermektedir.

Kayıpların Etrafında Büyüyen Eşsiz Bir Ses: Şebnem Ferah

Hayatındaki sevdiği kişilerin kayıplarının ardından yaşadığı yoğun duygular ve en sonunda kayıplarla birlikte yaşamanın yollarını arayışı, yani yas sürecinde yaşanan dönemler, Şebnem Ferah’ın şarkı sözlerinde anlam bulmuştur.

Yaşadığı kayıpların ardından stüdyoya girerek yeni albüm çalışmalarına başlaması, üretmeye devam etmesi ve verdiği konserlerde binlerce hayranıyla bir araya gelmesi; tüm bunları yaparken şarkılarında yaşadığı kayıplardan bahsetmesi, üzüntüsünü, çaresizliğini, öfkesini ve umudunu çığlıklarıyla ifade etmesi, Şebnem Ferah’ın yasın etrafında büyüdüğünün bir göstergesidir.

Evet, belki yas zamanla geçmez ama yasın etrafında eşsiz bir ses büyür ve yeni kayıpların içinde müziğe ve üretime adanmış bir hayat kurulabilir.

Kaynakça

  • Kübler-Ross, E. ve Kessler, D. (2005). On grief and grieving: Finding the meaning of grief through the five stages of loss. Simon and Schuster.

  • Tonkin, L. (1996). Growing around grief—another way of looking at grief and recovery. Bereavement Care, 15(1), 10.

Zeynep Atasoy Ongun
Zeynep Atasoy Ongun
Zeynep Atasoy Ongun, Özyeğin Üniversitesi Psikoloji lisans eğitiminin ardından, Acıbadem Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’ndan; boş zaman etkinliklerinin bireyin iyilik hali, psikolojik sağlığı ve bilinçli farkındalığı ile ilişkisi üzerine yazdığı tez ile yüksek onur öğrencisi olarak mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından klinik psikolog olarak çalıştığı Özyeğin Üniversitesi Psikolojik Gelişim Birimi’nde, üniversite öğrencilerine İngilizce ve Türkçe psikolojik destek hizmeti vermiş olup; üniversite çalışanlarına ve öğrencilere yönelik çeşitli seminerler ve atölye çalışmaları da düzenlemiştir. Güncel olarak Bilişsel Davranışçı Terapi ve Şema Terapi yaklaşımlarıyla; kaygı, depresyon, bağlanma ve ilişki problemleri, göç süreci, kayıp ve yas gibi konular üzerine yetişkinlerle çalışmaktadır. Psikoloji alanındaki güncel ve ilgi çeken kavramları ve önemli bilimsel bilgileri, yazılarında en yalın ve anlaşılır haliyle anlatabilmeyi amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar