Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bilinmeyen Numara: Lisede Mesaj Skandalı Belgeseline Psikolojik Bir Bakış

Netflix’in dikkat çeken yapımlarından Unknown Number: The High School Catfish Film (Bilinmeyen Numara: Lisede Mesaj Skandalı), liseli gençler arasında patlak veren sahte mesajlaşma olayını merkezine alıyor. Ancak hikâyenin en çarpıcı yanı, sahte mesajların arkasında bir yetişkinin, üstelik mağdurların annelerinden birinin bulunmasıdır. Belgesel, yalnızca gençlerin kimlik ve güven sorunlarını değil, aynı zamanda bir yetişkinin böylesine yıkıcı bir manipülasyona nasıl sürüklenebildiğini de sorgulatıyor. Peki bir anne, kendi çocuğu da dahil olmak üzere gençlerin hayatını altüst edecek bu kadar karmaşık bir oyunu neden kurgular?

Kimlik ve Görünürlük İhtiyacı

Psikolojide en temel motivasyonlardan biri, görülmek ve önemsenmektir. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre ergenlik dönemi “kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası” ile tanımlanır. Gençler bu dönemde “Ben kimim?” sorusuna yanıt ararken, yetişkinler ise çoğu zaman kendi rollerinde sıkışmış hissederler. Özellikle annelik, kadının toplumsal görünürlüğünün en belirgin parçası haline gelebilir. Eğer birey, yaşamında yeterince değer görmediğini hissediyorsa, başkalarının ilgisini çekmenin dolaylı yollarını arayabilir. Sahte mesajlar aracılığıyla bir skandal yaratmak, annenin “ben buradayım” deme biçimi olabilir. Bu noktada amaç, aslında kendisinin fark edilmesi değil, kurguladığı olay üzerinden dolaylı biçimde merkeze yerleşmektir.

Kontrol Arayışı ve Güç Duygusu

Bir diğer olası açıklama, kontrol ihtiyacıdır. Klinik psikoloji, bazı ebeveynlerin kendi yaşamlarındaki güçsüzlük duygusunu çocuklarının hayatı üzerinden telafi etmeye çalıştığını ortaya koyar. Mesaj skandalı, sadece dikkat çekmek için değil, aynı zamanda gençlerin duygu ve davranışlarını yönlendirme arzusu için de kurgulanmış olabilir. Kimin üzülüp kimin dayanışma göstereceğini görmek, anneye görünmez bir otorite duygusu kazandırmış olabilir.

Sosyal psikolojide Milgram’ın otorite deneylerinden Zimbardo’nun hapishane simülasyonuna kadar birçok araştırma, bireylerin güç elde ettiklerinde sınırlarını nasıl zorlayabildiğini göstermiştir. Annenin hikâyesinde de bu kontrol arayışının izleri açıkça hissediliyor.

Munchausen by Proxy’nin Dijital Yansıması

Bu davranışı açıklayan modellerden biri Munchausen sendromu by proxy’dir. DSM-5’te “Bir Başkasına Yüklenen Yapay Bozukluk” (Factitious Disorder Imposed on Another) olarak geçen bu durum, ebeveynin çocuğunu hasta göstererek çevresinden ilgi ve şefkat toplamasıyla tanımlanır. Dijital çağda ise benzer bir tablo farklı bir yüz kazanır: sahte mesajlar, kurban hikâyeleri veya tehditler üzerinden çevrenin dikkatini çekmek.

Annenin davranışı, bu sendromun doğrudan bir örneği değilse bile, onun dijital varyantıyla benzerlik gösterir. Çocuğu ve akranları farkında olmadan bu oyuna çekilmiş, kriz ise annenin görünmez biçimde merkeze yerleşmesini sağlamıştır.

Yalnızlık ve İçsel Boşluk Duygusu

Psikodinamik açıdan bakıldığında, bu tür davranışlar kişinin içsel boşluğunu doldurma çabasının bir yansımasıdır. Yalnızlık, değersizlik veya çözümlenmemiş travmalar, bireyi dramatik yollarla ilgi çekmeye iter. Bir yetişkinin ergenlerin dünyasına bu kadar müdahil olması, aslında kendi yetişkinlik kimliğinde tatmin bulamadığının göstergesidir.

Belki de annenin gençlerin dünyasına sızması, kendi yalnızlığından ve görünmezliğinden geçici bir kaçıştı. Başkalarının hayatına dokunarak kendi eksikliğini telafi etmeye çalıştı, ancak bu telafi biçimi başkalarının zararı pahasına gerçekleşti.

Toplumsal ve Kültürel Baskılar

Bu olayı yalnızca bireysel psikopatolojiye indirgemek yetersiz olur. Toplumsal bağlamda annelik, kültürel olarak kutsallaştırılır ve kadınların “iyi anne” kimliğiyle var olması beklenir. “Fedakâr anne” ya da “her şeyi bilen anne” miti, bazen görünmez bir baskıya dönüşür. Kendini yalnız hisseden ya da kimliğini yalnızca annelikle tanımlayan bireyler, dramatik davranışlara yönelerek varlıklarını hissettirmek isteyebilir. Belgeseldeki annenin tutumu, bu kültürel baskının çarpık bir yansıması olarak da okunabilir.

Damgalanma ve Merak Kültürü

Olayın toplum önünde bu kadar yankı bulmasının bir nedeni de merak kültürüdür. Skandalın büyümesi, annenin dolaylı yoldan görünürlüğünü artırmıştır. Sosyal psikoloji açısından bu, “ikincil kazanç” olarak adlandırılabilir: kişi yarattığı krizin olumsuz sonuçlarından zarar görse de, elde ettiği görünürlük ve konuşulma hali bilinçdışı bir tatmin yaratabilir.

Ayrıca, sosyal medya ve haber kanallarının olayı sürekli gündemde tutması, mağdurlar için ikincil travma yaratırken, annenin görünürlüğünü istemeden de olsa pekiştirmiştir.

Sonuç

Belgesel bize yalnızca bir lise skandalını değil, manipülasyonun ne kadar çok katmanlı ve yıkıcı olabileceğini gösteriyor. Bir annenin bu oyunun merkezinde yer alması, aslında şu soruları düşündürüyor: Görünürlük ihtiyacı, kontrol arzusu, yalnızlık ya da toplumsal baskılar insanı hangi noktalara sürükleyebilir?

Klinik açıdan bakıldığında Munchausen by proxy gibi bozukluklarla benzerlikler kurmak mümkün; bireysel düzeyde ise kimlik çatışmaları, değersizlik duyguları ve çözülmemiş travmaların rolü göz ardı edilemez. Bu etkenlerin birleşimi, davranışı anlaşılır kılabilir ama asla haklı çıkarmaz.

Bu soruların kesin yanıtları olmayabilir. Ancak şunu biliyoruz: Hem gençler hem de yetişkinler belirli psikolojik ihtiyaçlarla hareket eder; fakat bu ihtiyaçlar sağlıksız yollarla karşılandığında, sonuç bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir krize dönüşebilir.

Bilinmeyen Numara belgeselinin en çarpıcı yanı da bu: Yetişkinlerin çözümlenmemiş kırılganlıkları, klinik ya da bireysel kökenleri ne olursa olsun, yıkıcı manipülasyonlara evrilebiliyor. İzlerken, bu davranışların kişisel boşluklardan beslense bile hiçbir zaman meşru sayılamayacağını hatırlıyoruz.

Sedef Nadire Aktaş
Sedef Nadire Aktaş
Sedef Nadire Aktaş, Uluslararası İlişkiler ve Psikoloji alanlarındaki lisans eğitimleri ile multidisipliner bir akademik geçmişe sahiptir. Akademik çalışmalarını sosyal psikoloji, dijital psikoloji ve klinik psikoloji çerçevesinde şekillendiren Aktaş, özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve şema terapisi gibi ekollerde uzmanlaşmayı hedeflemektedir. Psikoloji alanındaki güncel gelişmeleri yakından takip ederek yapay zekânın psikolojiye etkileri, dijital dönüşüm ve toplumsal dinamikler gibi alanlara odaklanmış ve içerikler üretmiş, farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yapmıştır. Bilimsel psikoloji bilgisini herkes için erişilebilir kılmayı hedefleyerek, akademik ve popüler düzeyde yazılar kaleme almaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar