Bazen görmüş olduğumuz insanlardan ilk anda etkileniriz. Sanki onların kendilerine has bir karizması vardır ve bir şekilde kendimizi onlara çekilmiş halde buluruz. Bu etkilenme durumu çoğu zaman bilinçdışında gelişir ve kısa sürede bir bağ hissi oluşturur.
Peki neden bazı insanlar bizi bu kadar çabuk etkilerken, bazıları daha nötr kalır? Psikoloji bu durumu karizma, ayna nöronlar ve ilk izlenim etkisi üzerinden anlamaya ve açıklamaya çalışır.
Karizma: Görünenden Daha Fazlası
Karizma, sadece fiziksel görüntümüzden meydana gelmez. Hem sözel hem de sözsüz iletişim unsurlarını etkili bir şekilde kullanan kişiler, sosyal ortamlarda daha çabuk dikkat çeker.
Karizmatik kişiler çoğu zaman kendinden emin bir duruşa, güçlü göz temasına, açık beden diline ve etkileyici bir ses tonuna sahiptir. Ancak karizma doğuştan gelen bir özellik olmak zorunda değildir; arttırılabilir bir sosyal oluşumdur (Antonakis, Fenley & Liechti, 2011).
Yapılan araştırmalar, karizmatik liderlerin yalnızca etkili iletişim kurma becerisinin değil, aynı zamanda duygusal bağ kurma kapasitesinin de oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Bu da o kişilerin karşılarındaki kişilerin üstünde daha hızlı bir güven ve hayranlık duygusu oluşturmasını sağlar (Cuddy, Kohut & Neffinger, 2013).
Ayna Nöronlar: Beynimizin Sosyal Yansıtıcıları
1990’lı yıllarda İtalya’da gerçekleştirilen nörobilim araştırmaları, insan beyninde “ayna nöronlar” denilen özel beyin hücrelerinin var olduğunu ortaya çıkarttı (Rizzolatti & Craighero, 2004).
Bu nöronlar, çevremizdekilerin davranışlarını izleme durumundayken kendi beynimizde de aynı şekilde aktive olurlar. Örneğin, birisinin kızgınlığını görmek bu nöronlar sayesinde bizde de kızgınlık duygusunu açığa çıkartabilir çünkü beynimiz o hareketi “ayna” gibi yansıtır.
Ayna nöron sistemi, empati kurma becerimizin temelinde yer alır. Karşımızdaki kişinin duygularını anlamamızı ve hissetmemizi sağlar. İlk kez tanıştığımız biriyle karşılıklı olumlu duygular oluşuyorsa, bu sistem aktif hâle gelmiş olabilir.
Bazı insanların bizi hemen etkilemesinin sebeplerinden biri de, ayna nöronlarımız sayesinde onların duygusal enerjisine senkronize olmamızdır (Iacoboni, 2009).
İlk İzlenim Etkisi: 7 Saniyelik Hızlı Yargı
Araştırmalar, bir kişiyle tanıştıktan sonraki ilk 7 saniye içinde onun hakkında birçok yargıya vardığımızı işaret etmektedir (Willis & Todorov, 2006).
Bu yargılar çoğunlukla kişinin güvenilir olup olmadığı, sosyal statüsü, sıcaklık seviyesi ve samimiyeti gibi çeşitli faktörleri içerir. İşin ilginç yanı, bu yargılar içsel olmasına rağmen çoğu zaman dış görünüş, beden dili, ses tonu ve yüz ifadesi gibi sözsüz ve fiziksel dayanaklara sahiptir.
İlk izlenim psikolojisi, “bilişsel kıtlık” (cognitive miser) kuramı ile de ilişkilidir. Beynimiz enerji tasarrufu yapmak adına hızlı kararlar almayı tercih eder. Bu yüzden birini tanımadan önce zihnimizde onunla ilgili varsayımlar oluştururuz (Fiske & Taylor, 2013).
Bu varsayımların doğru olup olmamaları önem taşımaz ancak etki bırakma sürecinde oldukça etkili oldukları kesindir.
Psikolojik Etkileme Süreci Neden Önemlidir?
İnsanlar arasındaki hızlı etkileşimlerin psikolojik boyutu, özellikle ilişkilerin başlangıcında, iş görüşmelerinde, terapötik süreçlerde ve sosyal medya ortamlarında büyük önem taşır.
Bir psikolog ya da danışman için ilk izlenimin güven verici olması, danışanın sürece dahil olma motivasyonunu doğrudan etkileyebilir. Aynı şekilde liderlik, öğretmenlik ya da içerik üreticiliği gibi alanlarda da bu hızlı etki gücü, başarılı etkileşimin temelini oluşturur.
Bazı insanların bizde bıraktığı güçlü izlenim, çoğu zaman onların duygusal zekâsının, sosyal becerilerinin ve beynimizin verdiği hızlı yanıtların bir sonucudur. Bu farkındalık, sosyal etkileşimlerimizi daha bilinçli yürütmemizi sağlar.
Sonuç
Bir kişinin bizi neden hemen etkilediğini anlamak için sadece dış görünüşüne değil, beynimizin nasıl çalıştığına da bakmak gerekir.
Karizma, ayna nöronlar ve ilk izlenim etkisi gibi psikolojik mekanizmalar, bu ani çekimin arkasındaki bilimsel temelleri açıklar. Bu süreçlerin farkında olmak, hem kendimizi hem de başkalarını daha iyi tanıyıp anlamamıza yardımcı olur.
Kaynakça
Antonakis, J., Fenley, M., & Liechti, S. (2011). Can charisma be taught? Tests of two interventions. Academy of Management Learning & Education, 10(3), 374–396. https://doi.org/10.5465/amle.2010.0012
Cuddy, A. J. C., Kohut, M., & Neffinger, J. (2013). Connect, then lead. Harvard Business Review, 91(7), 54–61.
Fiske, S. T., & Taylor, S. E. (2013). Social cognition: From brains to culture (2nd ed.). SAGE Publications.
Iacoboni, M. (2009). Mirroring people: The science of empathy and how we connect with others. Picador.
Rizzolatti, G., & Craighero, L. (2004). The mirror-neuron system. Annual Review of Neuroscience, 27, 169–192. https://doi.org/10.1146/annurev.neuro.27.070203.144230
Willis, J., & Todorov, A. (2006). First impressions: Making up your mind after a 100-ms exposure to a face. Psychological Science, 17(7), 592–598. https://doi.org/10.1111/j.1467-9280.2006.01750.x