Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnim Tatilde: Disosiyasyon Gündelik Hayatta Nerelerde?

Bazen hayatımızda her şey oluyor fakat hiçbir şey olmuyormuş gibi hissettiğimiz anlar oluyor. Gün bitiyor ve sen orada yokmuşsun gibi… Otomatik olarak yaşamak, neler olup bittiğini hatırlamamak; en basit örneği ile evden nasıl çıktığını veya otobüste varacağın yere ulaştığında yolun nasıl geçtiğini hatırlamamak, herkesin en az bir kere yaşadığı fakat nedenini bilemediği yorgunluğa veya rutine atfettiğimiz olaylardır. Ancak bu durumlar sadece basit bir hatırlamama durumu olmaktan çok uzakta, günlük hayatımızda yaşadığımız disosiyasyonun örnekleridir. Bu köşe yazısında disosiyasyonun ne olduğunu, günlük hayatta nasıl göründüğü ve kişilere etkilerine odaklanacağız.

Disosiyasyon Nedir?

İlk kez 1880’li yıllarda Pierre Janet tarafından ortaya atılan disosiyasyon kavramı, dönemin histeri nevrozlu hastalarında “duygu, düşüncelerin, anıların ve dürtülerin” bilinçten kopuşu olarak görülmektedir (Cemgünal ve Karaaziz, 2025; Tekin ve Tekin, 2014). Janet’ten sonra yapılan araştırmalar, disosiyasyonun daha geniş bir kapsamı olduğu ve yaşanan anksiyeteye bir savunma mekanizması olarak geliştiğini göstermektedir. Kişilerin yaşadığı acı, üzüntü ve ölüm korkusu hissiyatına katlanılamayacak hale gelmesi durumunda zihnin kendini rahatlatma yöntemi olarak, bireylerin içerisinde bulunduğu durumlara disosiye olması söz konusudur (Tekin ve Tekin, 2014).

DSM-5 (Ruhsal Hastalıkların Tanımsal ve Sayımsal El Kitabı) Kendine Yabancılaşma (Depersonalizasyon) ve Gerçeğe Yabancılaşma (Derealizasyon) tanı kriterleri incelendiğinde:

1. Kendine Yabancılaşma (Depersonalizasyon):

Bireyin duygu, düşünceleri, beden duyumları, hareketlerinde gerçeğe uygun olmama, kişinin kendine dışarıdan bir gözmüş gibi bakması, algılarında bozukluk, zaman algısında bozukluk ve duygusal ve bedensel uyuşma kendine yabancılaşma belirtilerindendir.

2. Gerçekdışılık (Derealizasyon):

Bireyin çevresinde olanlara karşı gerçekdışılık ya da kopukluk yaşamasıdır. Bunlar: insanların, nesnelerin gerçekdışı, düş, sisli, cansız veya görünümü çarpık algılanmasıdır.

İkisinde de kişinin gerçeği değerlendirmesinde bir bozulma olmamaktadır fakat madde veya bir ilaç etkisinde olma gibi durumlarda ortaya çıkabileceği gibi bir hastalık sonucu da oluşabilmektedir (Köroğlu, 2014).

Günlük Hayatta Disosiyasyon Nerede Karşımıza Çıkar?

Günlük hayatımızda rutine binen alışkanlıklarımız ve yaptıklarımızda ne yaptığımızı hatırlamama durumlarında ortaya çıkmaktadır. Otoyol hipnozu örneği ile açıklayalım… Sabah evden çıktınız, arabanıza binip iş yerinize ulaştınız ve durup düşündüğünüzde yolda neler olduğuna dair hiçbir şey hafızanızda canlanmıyor. Yoldan geçen arabalar, korna sesleri, ışıklar, hangi yoldan geldiğiniz veya radyoda çalan müzikler… Bunun nedeni aslında günlük hayatta görülen disosiyasyon, yani yabancılaşmadır (Ross, 1991).

Bu duruma bir diğer örnek ise konuşmadan kopmadır. Arkadaş grubuyla edilen sohbetlerde konuşma akışını takip edemediğiniz veya anlık olarak başka düşüncelere daldığınız fakat ne düşündüğünüzü de hatırlayamadığınız durumlar ya da kitap okurken bir anda adeta rüya görüyormuş gibi düşüncelere dalıp ne okuduğunuzu hatırlayamadığınız durumlar da disosiyasyon olarak adlandırılabilir (Ross, 1991). Bunlar dışında unutkanlık, zamanın nasıl geçtiğini anlayamama ve dikkat dağınıklığını da bu sınıfa sokabiliriz. Herkesin yaşadığı fakat neredeyse kimsenin bunun bir bozukluk olarak nitelendirmediği bu basit davranışlar aslında pek de basit olmayabilir.

Bunların Olma Sebebi Nedir?

Disosiyasyonu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Günlük yaşam stresörleri, anksiyete, travma ve nörolojik etkiler disosiyasyon oluşumunu etkilemektedir.

  1. Günlük yaşam stresörleri ve anksiyete: Günlük yaşamda yaşadığımız iş stresi gibi stresörler, kaygılar, panik durumlarında bireyler bu duruma tepki olarak kendine yabancılaşmaktadır.

  2. Travmatik yaşantılar: Erken çocukluk çağı travmaları, istismar, doğal afet, travma sonrası stres bozukluğu gibi maruz kalınan travmalara karşı bireyin zihninin yoğun travmatik olayı bilinçten çıkarması durumudur (Loewenstein ve Putnam, 2017).

  3. Tekrarlayan travmalar: Bireyin tekrarlayan travmaları sonucunda beynin travmalarla savaşmaması ve disosiyasyonu savunma mekanizması olarak geliştirmesi durumudur (Tekin ve Tekin, 2014).

  4. Nörolojik etkiler: Erken çocukluk çağı döneminde sinir sisteminin tam gelişmemesinden kaynaklı olarak disosiyasyon ortaya çıkabilmektedir (Loewenstein ve Putnam, 2017).

Sonuç

Günlük yaşamda zaman zaman karşılaşılan disosiyatif deneyimler (örneğin aniden kendini dışarıdan izliyor gibi hissetmek, arabayı sürerken nasıl vardığını hatırlamamak ya da konuşurken kelimelerin sana ait değilmiş gibi gelmesi) aslında zihnin aşırı stres, kaygı veya duygusal yükle başa çıkmak için kullandığı geçici savunma mekanizmalarıdır. Bu tür kopmalar her zaman bir psikopatolojiyi işaret etmese de, sıklığı ve şiddeti arttığında bireyin işlevselliğini olumsuz etkileyebilir.

Disosiyasyonun altında yatan nedenleri anlamak, bireyin kendi psikolojik sınırlarını fark etmesini sağlar. Travma, kronik stres ya da erken dönem bağlanma problemleri gibi kökenlere uzanan bu kopma anlarını fark etmek; gerektiğinde psikolojik destek almak, zihinsel esnekliğimizi artırarak daha bütünlüklü bir benlik algısına ulaşmamıza katkı sağlayabilir.

Kaynakça

  • Cemgünal, L., ve Karaaziz, M. (2025). Dissosiyasyon (Çözülme) Bozuklukları: Tanım, Belirtiler ve Tedavi Yaklaşımları Üzerine Bir Derleme. ASES International Journal of Health and Sports Sciences (ISSN: 3023-5723), 3(1), 157-171.

  • Köroğlu, E. (2014). Mental Bozukluklar Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (Birinci Baskı).

  • Ross, C. A. (1991). Epidemiology of multiple personality disorder and dissociation. Psychiatric Clinics of North America, 14(3), 503-517.

  • Loewenstein, R. J., & Putnam, F. W. (2017). Dissociative disorders. Kaplan & Sadock’s Comprehensive Textbook of Psychiatry, 1, 1866-1952.

  • Tekin, M., ve Tekin, A. (2014). Anksiyete bozukluklarında dissosiyatif belirtiler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 6(4), 330-339.

Gözde Demirkol
Gözde Demirkol
Gözde Demirkol, psikoloji lisans eğitimini Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Aile Eğitimi ve Danışmanlığı yüksek lisans programı bölümünde devam etmektedir. Lisans yıllarında Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi ve özel kliniklerde psikoloji stajını tamamlamıştır. Mezuniyetinin ardından Oyun Terapisi eğitimi, Mindfulness uygulamaları, Kabul ve Kararlılık Terapisi (A.C.T.), Masal Terapisi eğitimi, Çocuk ve Yetişkin Testleri uygulamaları, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi eğitimi ve Yas Danışmanlığı eğitimi gibi alanlarda eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. Kariyerinde kişisel gelişim merkezleri ve psikolojik danışmanlık merkezlerinde çalışmıştır. Şu an çocuklara yönelik psikolojik danışmanlık hizmeti ve yetişkin psikolojik destek hizmeti vermektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar