Hz. Yunus’un Kıssası ve Psikolojik Yorum
Hz. Yunus Rabbi tarafından toplumuna peygamber olarak gönderildiğinde daha 30 yaşındaydı. Ancak halkı onun mesajını 33 yıl boyunca reddettiğinde bir gemiye binerek vatanını terk etti. Acaba sadece vatanını mı terk etti, yoksa üstlendiği sorumlulukları da başarılı olup olamayacağını bilememekten kaynaklanan kaygısını da mı halkıyla beraber ardında bıraktı?
Hz. Yunus Kompleksi: Başarıdan Korkmak
Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi piramidinin en üstünde yer alan basamak, kendini gerçekleştirmedir. Peki nedir kendini gerçekleştirme? Kendini gerçekleştirme, bireyin potansiyelini en üst derecede ve en doyurucu şekilde kullanabilmesidir. En üst ve en doyurucu şekilde kullanılan potansiyel kişide yaşam zevki ve hayat doyumunu arttıran önemli bir faktördür.
Fakat birçok birey bu seviyeye ulaşamaz. Zira içten içe “o kadar iyi biri olmayı hak etmediğini” veyahut bunu “istese de başaramayacağını” düşünür. Ve bunu takiben yüksek başarıya karşı gelişmiş bir korku taşımaya başlar.
Abraham Maslow tarafından bu korku “Hz. Yunus Kompleksi” olarak adlandırılmış, sebebi olarak da kişinin kendi kaderinden veya içsel dünyasından kaçışı simgelediğini belirtmiştir. Zira kutsal kitaplarda yer alan bu kıssaya psikolojik bir açıdan bakıldığında Hz. Yunus’un da bu korkuyu beraberinde taşıyarak ilerlediğini görmek mümkündür.
Maslow’un kuramında kendini gerçekleştirme ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üst seviyesinde yer alır ancak birçok kişi bu aşamaya ulaşma şansı olduğu halde kendi başarılarını ya küçümser ya da başarılı olduğu için dışlanma korkusu yaşar. Ama şuna da dikkat edilmelidir ki Hz. Yunus Kompleksi, aslında başarısızlık korkusundan daha çok başarılı olmanın getireceği sorumluluk ve değişimden korkma halidir.
Ne kadar uzak görünse de aslında hayatın tam da içinden kareler sunan bu komplekse örnek verilebilecek birkaç olasılıktan bahsedilebilir. Örneğin çok yetenekli bir sanatçının, yetenekli olduğunu bilmesine rağmen eserlerini paylaşmaya korkması veyahut akademik olarak çok başarılı olan bir öğrencinin liderlik fırsatlarını geri çevirmesi ve belki de en çok karşılaştığımız örneklerden birisi de çalışanın yüksek pozisyona gelmekten kaçınması ve buna sebep olarak da “daha fazla benden bekleniri” göstermesidir.
İçsel Engeller ve Korkularla Yüzleşmek
Bu noktada bireyin karşılaştığı en büyük engel, çoğu zaman dış dünyanın kendisine yansıyan baskısından ziyade kendi içinde taşıdığı korkulardır. İnsan, potansiyelini fark etmesine rağmen “ya yapamazsam” düşüncesiyle geri adım atar. Oysa başarısızlık çoğu kez öğrenmenin süreçlerinden birisidir; esas zorluk ve çıkmaz hiç denememektir. Yunus Kompleksi, işte tam olarak burada devreye girer ve denemekten kaçış halini alır.
Bu korkuyu aşmanın yollarını aradığımızdaysa karşımıza etkili birkaç çözüm çıkmaktadır. Örneğin başarıyı sadece dışsal ödüllerle değil, içsel bir gelişim olarak görmek ve bu şekilde bakış açımızı genişletmek bunlardan birisidir. Çözümleri genişletecek olursak, küçük adımlarla ilerlemeyi ve her aşamayı bir kazanç ve deneyim olarak görmeyi de sayabiliriz. Üstelik sorumluluklarımıza bu şekilde bakmak sorumluluklarımızın ağırlığını hafifletirken ilerlemek için de motivasyon sağlar.
Hz. Yunus kıssasının devamında ne olduğunu bilmekse insanoğlunun ana fikrini sunabilir. Hz Yunus’un yeniden kavminin karşısına çıkması, aslında insanoğlunun kendi başarı yolculuğuna dair güçlü bir metafordur. Korku ve kaçış, bir süreliğine rahatlık sağlayabilir; fakat gerçek özgürlük ve dirençlilik, yüzleşmekle mümkündür.
İnsanoğlu, kendi potansiyelinden kaçmadığında hem kendini hem de çevresini yeniden inşa edebilecek kadar güçlenir. Bu nedenle asıl mesele, başarılı olmak değil, başarının sorumluluğunu üstlenmekten kaçmamaktır.
Gerçek Savaş İçte Verilir
Sonuç olarak Hz. Yunus Kompleksi bize şunu hatırlatır: İnsan çoğu zaman en büyük savaşı dışarıda değil, kendi içinde verir. Potansiyelinden kaçmak, kısa süre için güvenli bir alan gibi görünse de uzun vadede insanın hem kendine hem de toplumuna verebileceği katkıya ket vurur.
Hz. Yunus’un kıssasında olduğu gibi, insan da ancak kendi korkularıyla yüzleşip sorumluluklarını üstlenebildiğinde gerçek anlamda yol alır. Çünkü hakiki başarı, sadece bir hedefe ulaşmak değil; aynı zamanda o hedefin getirdiği sorumlulukları üstlenebilmektir.