Geçenlerde bir paylaşım gözüme çarptı. Birisi başarılarını sıralıyordu: öğrendiği diller, kazandığı üniversite, kendini geliştirmek için yaptığı adımlar… Ama anlattıklarının arasında en çok dikkatimi çeken, hepsini tek başına yaptığını vurgulamasıydı.
Düşündüm: Bir şeyi kendi çabamızla başarmak elbette kıymetli, ama peki ya yardım almak? Destek istemek, yolculuğumuza başkalarını dâhil etmek başarıyı küçültür mü gerçekten?
Aslında bu sorunun altında yatan şey, toplumsal olarak çokça duyduğumuz bir mit: “Güçlü insan her şeyi tek başına yapar.” Oysa psikoloji literatürü bize bunun hem gerçekçi olmadığını hem de sağlıklı bir yaklaşım olmadığını söylüyor. Çünkü insan, doğası gereği sosyal bir varlık. Bağ kurmaya, destek almaya ve yardımlaşmaya ihtiyaç duyar. Bu sadece duygusal değil; bilişsel ve davranışsal süreçlerimiz için de geçerli.
Tek Başına Başarma İdeali
Günümüz kültüründe bireysellik ve bağımsızlık çok yüceltiliyor. Özellikle modern toplumlarda başarı hikâyeleri çoğu zaman “kendi başına zirveye çıkan” insanların öyküsü olarak sunuluyor. Bu anlatının arkasında, Amerikan rüyası veya “self-made man” ideali var: Kendi emeğiyle yükselen, hiç kimseye ihtiyaç duymadan başaran güçlü birey.
Ancak bu ideal, günlük yaşamın gerçekleriyle çoğu zaman uyuşmuyor. Çünkü bir insanın gelişiminde, çocuklukta ebeveynlerden alınan destekten tutun da yetişkinlikte arkadaş, mentor veya iş arkadaşı katkısına kadar pek çok faktör rol oynuyor.
Psikolog Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi de bu duruma ışık tutuyor. Ona göre insanlar sadece kendi deneyimlerinden değil, başkalarının deneyimlerinden gözlem yoluyla da öğrenirler. Yani birinden yardım almak, bir şeyleri birlikte deneyimlemek, öğrenme sürecinin doğal ve gerekli bir parçasıdır.
Yardım İstemekten Neden Çekiniyoruz?
Peki buna rağmen neden yardım istemek bu kadar zor? Bunun birkaç psikolojik açıklaması var:
-
Kendi yeterliliğini kanıtlama arzusu: İnsan, başardığında takdir edilmek ister. Yardım aldığını itiraf etmek, bazen başarıyı küçültecekmiş gibi hissedilir. Oysa bu algı çoğunlukla yanıltıcıdır.
-
Güçsüz görünme korkusu: Toplumsal roller, özellikle de “güçlü” görünmesi beklenen bireyler (liderler, ebeveynler, öğretmenler) için yardım istemek, zayıflık göstergesi gibi algılanabilir.
-
Bağımlı görünme kaygısı: İnsanların gözünde “yardıma muhtaç” olarak etiketlenmekten korkarız. Bu da bağımsızlıkla ilgili yanlış bir algıdan beslenir.
-
Toplumsal normlar: Bazı kültürlerde yardımlaşma daha doğal görülürken, bazı kültürlerde bireysel başarıya daha çok değer verilir. Türkiye gibi kolektivist öğelerin hâlâ baskın olduğu bir toplumda bile “kendi başına başarma” anlatısı giderek güçleniyor.
Aslında Hiçbir Başarı Tek Başına Değil
Gerçekte, tamamen tek başına elde edilmiş başarı neredeyse yoktur. Bir öğrenci sınavı kazandığında, onu sınava hazırlayan öğretmenlerin, ortam sağlayan ailesinin, hatta motivasyonunu artıran bir arkadaşının dolaylı katkısı vardır. Bir iş kuran girişimcinin yolculuğunda, ona inanan yatırımcılar, ona güvenen müşteri, ona mentorluk eden insanlar vardır. Bu, bireyin başarısını küçültmez. Tam tersine, başarıya giden yolun kolektif bir çabanın ürünü olduğunu gösterir.
Martin Seligman’ın öğrenilmiş çaresizlik kavramını tersinden düşünürsek, aslında yardım istememek bir tür “öğrenilmiş yalnızlık” haline dönüşebilir. “Kimseye ihtiyacım yok” inancı, uzun vadede duygusal yalıtılmışlığa ve yalnızlığa neden olabilir.
Yardım İstemek: Bir Zayıflık Değil, Güç
Yardım istemek, kişinin kendi sınırlarını fark etmesi, nerede zorlandığını kabul etmesi ve destek alabileceğini bilmesi anlamına gelir. Bu, aslında büyük bir öz-farkındalık göstergesidir. Çünkü nerede desteğe ihtiyaç duyduğunu bilmek, zihinsel dayanıklılığın bir parçasıdır. Psikolojide buna “destek arama davranışı” denir ve ruh sağlığını korumanın önemli mekanizmalarından biridir.
Üstelik araştırmalar, sosyal destek alan kişilerin stresle daha iyi baş ettiğini, tükenmişlik yaşama ihtimallerinin azaldığını ve yaşam doyumlarının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Yani yardım istemek sadece yükü hafifletmez; aynı zamanda daha uzun vadeli bir psikolojik koruyucu işlev görür.
Yardım İstemeyi Kolaylaştırmak İçin Küçük Hatırlatmalar
-
Paylaşmak başarıyı küçültmez. Kursa gitmek, danışmanlık almak, birinden öneri istemek, başarıya giden yolda doğal ve sağlıklı adımlardır.
-
Destek almak bağımlılık değil, iş birliğidir. Kimse hayat yolculuğunu tek başına yürümez. İş birliği, gelişimin kaçınılmaz bir parçasıdır.
-
“Ben hallederim” rolüne sıkışma. Bu rol kısa vadede güçlü hissettirse de uzun vadede yalnızlaştırıcıdır. İnsanlara senin yanında olma şansı tanımak, bağları güçlendirir.
-
Yardım istemek cesaret ister. Çünkü zayıflığını değil, insan olmanın doğallığını kabul etmektir.
Sonuç
Sonuç olarak, yardım istemek zayıflık değildir. Tam tersine, insan olmanın, sosyal bir varlık olmanın gereğidir. Yeri geldiğinde “zorlanıyorum” diyebilmek, “yardımına ihtiyacım var” diyebilmek, en az başarılarımızı sergilemek kadar değerlidir. Belki de asıl güç, her şeyi tek başına yapmakta değil; gerektiğinde bir başkasının desteğini kabul edebilmekte saklıdır.