Salı, Ekim 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yapay Zeka ile Terapi: Yapay Zekâ Terapileri Psikologların Yerini Alabilir Mi?

Dijitalleşmenin ruh sağlığı alanına entegrasyonu, psikolojik destek hizmetlerinde yeni bir çağın kapılarını aralamaktadır. Özellikle yapay zekâ (YZ) temelli terapi uygulamalarının artışı, terapi süreçlerinin yapısını yeniden gözden geçirme gerekliliğini ortaya koymaktadır. Son dönemlerde geliştirilen YZ temelli sohbet uygulamaları, kullanıcılarla diyalog kurarak psikolojik destek sunmayı amaçlamaktadır. Bu uygulamaların artışı, psikologların geleceği ile ilgili önemli bir soruyu ortaya çıkarmaktadır: Yapay zekâ, psikologların yerini alabilir mi?

YZ Destekli Dijital Danışmanlar Neler Yapabiliyor?

Yapay zekâ destekli dijital araçlar, yazılı sohbet yoluyla kullanıcılarla etkileşim kurarak anksiyete, stres ve öfke gibi duygulara yönelik yönlendirici destek sunmaktadır. Örneğin Woebot adlı chatbot, bilişsel davranışçı terapi (BDT) tekniklerini temel alarak kullanıcıya otomatik yanıtlar üretebilmektedir (Fitzpatrick et al., 2017). Duygusal destek sunmayı amaçlayan bu dijital sistem, duygu durum takibi, otomatik düşünce tanıma ve olumlu yeniden çerçeveleme gibi işlevlerle kullanıcılara hizmet vermektedir.

Güçlü Yönleri Neler?

Yapay zekâ uygulamalarının en büyük özelliği, kolay ve hızlı erişim imkânına sahip olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde her 10 kişiden yalnızca 1’i psikolojik destek hizmetlerine ulaşabilmektedir (WHO, 2022). Chatbot sistemleri, hem düşük maliyetli olmaları hem de zamandan bağımsız çalışabilmeleri sayesinde bu erişim sorununu hafifletmede önemli bir rol üstlenmektedir.

Smith ve Johnson’a (2022) göre, özellikle genç kullanıcılar arasında damgalanma korkusu nedeniyle yüz yüze terapiye gitmekten çekinen bireyler için bu sistemler erişimi kolaylaştırmaktadır.

Yapay zekâ uygulamalarının bir diğer özelliği, gün içinde kullanıcılara hatırlatıcı mesajlar göndererek stres yönetimini destekleyici rol üstlenmeleridir. Örneğin, üniversite sınavına hazırlanan bir genç danışan, uygulamanın her gün yönelttiği “Bugün kendin için ne yaptın?” sorusu aracılığıyla düşünmeye teşvik edilebilir. Bu küçük hatırlatıcılar, kullanıcılar için farkındalık yaratmak adına etkili olabilir.

YZ sistemlerinin, kurumsal düzeyde de kullanım alanları genişlemektedir. Büyük firmaların, çalışanlarına yönelik stres yönetimi ve tükenmişlik takibi için YZ destekli programlar kullanmaya başladığı bilinmektedir. Bu bağlamda, YZ sistemlerinin hem bireysel hem de organizasyonel düzeyde destekleyici olabileceği düşünülebilir.

Zorluklar ve Etik Sorular

Yapay zekâ sistemlerinin getirdiği bu yeniliklerin yanında bir de dikkatle değerlendirilmesi gereken sınırları olduğunu unutmamak gerekmektedir. Tek başına teknik bilgi yeterli değildir; terapitik süreç empati, güven inşası ve sağlıklı bir ilişki kurma gibi derin insani etkileşimlerle şekillenmektedir. Bu sistemlerin insani etkileşimleri tam olarak taklit edemeyeceği açıktır.

Tartışılan bir diğer önemli konu ise veri güvenliğidir; zira kullanıcıların özel bilgilerinin nasıl depolandığı ve kimlerle paylaşıldığı konusunda belirsizlik sürmektedir. Algoritmaların, intihar veya çocuk istismarı gibi acil ve hassas konularda yanıt verebilirliği, etik tartışmaları beraberinde getirmektedir.

Psikologlar İçin Bir Tehdit Mi, Destekleyici Bir Araç Mı?

Yapay zekânın psikologların rolünü üstlenip üstlenemeyeceği meselesi, sadece teknik bir tartışma olmaktan ziyade, terapitik ilişkinin özüne dair derin bir sorgulamayı da beraberinde getirmektedir. Terapistler, söylenmeyenleri de fark edip, beden dili ve yüz ifadelerini yorumlayarak müdahale edebilen profesyonellerdir; bu beceriler günümüz teknolojisiyle henüz tam anlamıyla taklit edilememektedir.

Öte yandan, yapay zekânın terapi sürecinde destekleyici roller alması mümkündür. Seanslar arası duygu izleme, otomatik hatırlatmalar ve kaygı günlüğü takibi gibi araçlar, terapist-danışan bağını güçlendirmeye yardımcı olabilir. Bu bağlamda, psikologlar teknolojiyi tamamen dışlamak yerine, etik prensipler doğrultusunda ve denetim altında terapi süreçlerine adapte edebilirler.

Sonuç

Yapay zekâ, psikolojik destek hizmetlerinde erişimi artırma, maliyetleri düşürme ve kişiselleştirilmiş destek sunma açısından önemli fırsatlar barındırmaktadır. Ancak, terapitik süreç yalnızca teknik bilgiye değil; empati, güven ve ilişki kurma gibi insani etkileşimlere dayanmaktadır. Bu yönüyle, yapay zekânın psikologların yerini tamamen alması bugün için mümkün görünmemektedir.

Bununla birlikte, etik ilkelere uygun biçimde geliştirilen YZ sistemleri, seanslar arası izleme, psiko-eğitim ve duygu takibi gibi alanlarda terapistlere destek sağlayabilir. Bu nedenle, yapay zekâyı bir tehdit değil, insan merkezli terapitik süreci tamamlayan bir araç olarak görmek gerekmektedir.

Psikolojik destek hizmetlerinin dijitalleştiği bu dönemde, psikologların temel sorumluluğu, teknolojiyi dışlamak yerine onu etik ve denetimli biçimde sürece entegre ederek insanı merkeze almaya devam etmektir.

Kaynakça

  • Fitzpatrick, K. K., Darcy, A., & Vierhile, M. (2017).
    Delivering cognitive behavior therapy to young adults with symptoms of depression and anxiety using a fully automated conversational agent (Woebot): A randomized controlled trial. JMIR Mental Health, 4(2), e19.

  • Smith, J., & Johnson, M. (2022).
    Barriers to access in global mental health and the role of digital tools. Clinical Psychology & Technology, 19(3), 145–160.

  • WHO. (2022).
    Mental Health Atlas 2020. World Health Organization.

Ecem Korkmaz
Ecem Korkmaz
Ecem Korkmaz, Psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra Klinik Psikoloji yüksek lisans programını başarıyla bitirmiştir. Uzmanlık alanları arasında çocuk, ergen ve yetişkinlerle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yer almaktadır. Terapi sürecinde bireylerin düşünce, duygu ve davranış örüntülerini anlamayı; işlevsel başa çıkma becerileri geliştirmelerine destek olmayı hedeflemektedir. Eğitim süreci boyunca çeşitli klinik ortamlarda aktif olarak görev almıştır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde gerçekleştirdiği staj süresince farklı tanı gruplarıyla çalışma ve psikiyatrik değerlendirme süreçlerine katılma fırsatı bulmuştur. Ayrıca çeşitli özel hastanelerde gerçekleştirdiği stajlar sayesinde çocuk, ergen ve yetişkinlerle yürütülen psikoterapi uygulamalarına gözlemci olarak katılmış ve klinik becerilerini geliştirmiştir. Klinik uygulamalarının yanı sıra, psikoloji alanındaki güncel konulara dair yazılar kaleme almakta ve ruh sağlığını toplumla bilimsel, etik ve erişilebilir bir dille buluşturmayı amaçlamaktadır. Mesleki çalışmalarında bilimsel temellere, etik ilkelere ve bütüncül bir yaklaşıma bağlı kalmayı ilke edinmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar