Uyku, fizyolojik, psikolojik ve nörolojik işlevlerin düzenlenmesinde oldukça önemli bir rol oynayan bir süreçtir. Ancak bu süreç her zaman olumlu deneyimlerle geçmez. Bazı bireylerde, uyku sırasında normal kabul edilmeyecek davranışlar gözlemlenebilir. Bu durumlar psikoloji literatüründe “parasomni” olarak adlandırılır.
Parasomni Nedir?
Parasomni, normal uyku sürecine uygun olmayan davranışların genel adıdır. Uyku-uyanıklık döngüsü boyunca ortaya çıkar. Uykuya dalma, uykuda kalma veya uyanma süreçleri esnasında istenmeyen fiziksel davranışlar, motor aktiviteler, duygusal tepkiler, algısal deneyimler ve otomatik belirtiler şeklinde görülür. Bu belirtiler, uyku bozuklukları grubunda yer alır.
Yani parasomni, kişinin uykusunda normalde olmaması gereken davranışlar göstermesi şeklinde açıklanabilir. Örneğin, uykuda konuşma, yürüme, çığlık atma veya korkma gibi davranışlar parasomni örneklerindendir.
Parasomniler genellikle iki ana grupta incelenir: NREM Parasomnileri ve REM Parasomnileri.
NREM parasomnileri, derin NREM uykusu sırasında beynin bir kısmının uyanırken diğer kısmının uykuda kalmasıyla açıklanır. Buna örnek olarak uyurgezerlik ve uyku terörü verilebilir. Kişi bilinçsiz şekilde karmaşık motor hareketler sergiler.
Uyurgezerlikte bu davranışlar; yataktan kalkma, ev içinde dolaşma veya kapı-pencere açma gibi hareketlerle gözlemlenir. Uyku teröründe ise çığlık atma, tekme atma, kolları savurma gibi korku tepkileriyle birlikte yoğun duygusal belirtiler ortaya çıkar.
Uyku Terörü: Korkunun Uykudaki Yansıması
Uyku terörü, NREM parasomnileri içerisinde sınıflandırılan bir bozukluktur. Özellikle çocukluk döneminde (5–7 yaş) sıkça görülür. Ergenlik sonrası genellikle kendiliğinden düzelir. Yetişkinlikte görülme oranı ise %1’in altındadır (American Academy of Sleep, 2001; 141-214).
Bu bozukluk, ani korku, çığlık ve bilinç bulanıklığı ile sonuçlanan uykudan uyanma atakları şeklinde kendini gösterir. Genellikle travma, stres veya genetik yatkınlıklarla ilişkilendirilir. Uyku terörü, uykunun 3. veya 4. evresinde, kişi derin NREM uykusu halindeyken ortaya çıkar.
Atak sırasında birey aniden uyanır; terleme, kalp atışında ve solunum hızında artış ile yoğun korku belirtileri görülür. Uyku terörü, kabus bozukluğuyla karıştırılabilir; ancak farkları belirgindir. Kabuslar, genellikle gecenin ilerleyen saatlerinde, REM uykusu sırasında meydana gelir. Kabus yaşayan bireyler genellikle gördüklerini ayrıntılı şekilde hatırlar ve motor hareketleri sınırlıdır. Buna karşın uyku terörü yaşayan kişiler atak sırasında bilinçsizce konuşabilir, ancak bu konuşmaları ve olayı hatırlamazlar.
Etiyoloji ve Risk Faktörleri
Uyku terörü hem biyolojik hem de psikolojik etkenlerden kaynaklanabilir. Genetik yatkınlık, merkezi sinir sistemi bozuklukları, stres, yorgunluk, anksiyete ve travmatik yaşam deneyimleri bu bozukluğun gelişiminde rol oynar.
Yetişkinlerde görülen uyku terörü genellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya anksiyete bozuklukları ile ilişkilendirilir.
Tedavi ve Müdahale
Uyku terörüne müdahalede en önemli adım güvenli bir uyku ortamının oluşturulmasıdır. Atak sırasında kişi bilinçsiz hareketlerle kendine zarar verebilir; bu nedenle odada fiziksel yaralanmaya neden olabilecek eşyalar bulundurulmamalıdır.
Atakların sıklığına ve şiddetine göre uyku hijyeni eğitimi önerilir. Bu eğitim; düzenli uyku saatleri belirleme, ekran kullanımını azaltma ve kafein tüketimini sınırlama gibi konuları kapsar.
Kişiye gevşeme teknikleri ve stres azaltma yöntemleri öğretilebilir. Psikoterapötik açıdan özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), stres yönetimi ve rahatlama süreçlerinde etkili bir yöntemdir.
Eğer uyku terörüne neden olan altta yatan bir travma veya anksiyete öyküsü mevcutsa, psikodinamik terapi veya EMDR gibi travma odaklı yaklaşımlar da uygulanabilir.
Sonuç
Uyku, her birey için fiziksel ve psikolojik sağlığın temel taşıdır. Ancak uyku terörü, bir NREM parasomni türü olarak bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu durum; korku, kaygı ve uyku bölünmeleriyle sonuçlanabilir.
Dolayısıyla, hem belirtilerin hem de bireyin psikolojik durumu, biyolojik yatkınlıkları ve çevresel stres faktörleri bütüncül bir şekilde değerlendirilmelidir. Tedavi sürecinde uyku düzenlemeleri, psikoeğitim, stres azaltma teknikleri ve psikoterapötik müdahaleler önerilir.
Kaynakça
Gündüz, N., Polat, A., & Tural, Ü. (2014). İki Olgu Özelinde Uyku Terörü ve Tedavi Yaklaşımı, Nöro Psikiyatri Arşivi.
American Academy of Sleep Medicine (2001). The International Classification of Sleep Disorders: Diagnostic and Coding Manual, 141–214.