Cuma, Nisan 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Travma Bize Ne Yapar?

Travma, bireyin var olan becerileriyle baş edemeyeceği kadar büyük bir olay yaşamasıyla oluşur. Bu tanım, bir birey için travmatik olan bir yaşantının bir diğeri için aynı etkiyi yaratmayabileceğini söyler bize. Çünkü her birimizin baş etme mekanizması birbirinden farklıdır. Bireyin baş etme mekanizması; bireyin yaşı, olanakları, kişilik özellikleri, sosyal destek sistemi, travmatik deneyimin süresi gibi birçok değişkenle ilgilidir. Bu yazıda, travmatik deneyimin bireyin sinir sisteminde yarattığı etkiler ve bu etkilerin yaşamına yansımalarından bahsedilmiştir.

Travmatik Deneyimin Zihinsel ve Bedensel Etkileri

Travmatik deneyim, bireyin yaşadıklarını anlamlandırmasına izin vermez. Travmatik deneyim sırasında yaşananlar, parça parça dağınık görüntüler olarak beyne kaydedilir. Bu hal, bireyin yaşadıklarını sözel yolla ifade etmesi önünde büyük bir engeldir. Belki de travmanın sözcükler dışında her şeyle beyne kaydedildiğini söylemek yanlış olmaz. Travmatik deneyime dair kokular, görüntüler, hisler, beden duyumları oradadır; ancak bir tek sözcükler yoktur. Bu durumda travmatik deneyimi anlatmak için danışanın sözcükler bulamaması gayet doğaldır.

Zaten bu nedenle de sadece konuşma yoluyla yapılan terapiler bu konuda bazı kısıtlılıklar yaşar. Klasik konuşma terapisine, bireyin beden duyumlarını, sinir sistemini de göz önünde bulunduran teknikler eklenmesi, travma tedavisinde kullanılan yöntemlerdendir. Nefes egzersizleri, meditasyonlar bu tekniklerden bazılarıdır. Bunların yanında, bireyin bedeninden gelen duyumları fark etmeyi, onları tamamlamayı öğrenmesi, travmatik deneyimi iyileştirmek için büyük önem taşır.

Beden ve Travma: Yeni Yaklaşımlar

Somatik deneyimleme yöntemi ve Sensorimotor terapi, son 20 yılda geliştirilmiş ve travmada bedeni devreye sokan yöntemlerdir. Çünkü Bessel Van Der Kolk’un dediği gibi “Beden Kayıt Tutar” ve sözel beynimiz hatırlamasa da, kendini sözcüklerle ifade edemese de; travma bedende kayıtlıdır. Beden, kendine iyi geleni bilir. Bu bakış açılarında, danışanın beden dilini izlemek, mikro hareketlerini gözlemlemek ve aynalamak çok önemlidir. Çünkü bilinçli beynin bilmediklerini bilinçdışı beyin bilir ve “farkında bile olmadığımız” şekillerde kendini ifade eder.

Bu ifade şekli, bizim bildiğimiz anlamda “mantıklı” değildir. Bedenin kendi dili ve mantığı vardır. Baş edemeyeceği kadar büyük bir olayla karşılaşan beyin, mantıklı, bilişsel düşünme, empati kurma yeri olan hipokampus ile bağını keser ve alarma geçer. Alarm durumunda kararı mantık değil, amigdala verir. Amigdalanın tek amacı, kişiyi hayatta tutmaktır.

Savaş, Kaç, Don: Sinir Sisteminin Tepkileri

Baş edemeyeceği kadar büyük olan olayı, yaşamı sonlandıracak bir tehdit olarak algılayan beyin, milisaniyeler içinde karar verir ve harekete geçer. Bu bölümün tek amacı, kişiye hayatta kalmak olduğundan; yapabileceği davranışlar kısıtlıdır. Bunlar; savaşmak, kaçmak ya da donmaktır. Sinir sistemi, tehdit algısının büyüklüğüne, şartlarına, yatkınlığına göre milisaniyeler içinde bu üç davranıştan birini seçer ve onu yapar.

Bu sırada savaşmaya karar verdiyse, kan akışı ellere doğru hızlanır. Kaçma kararı verdiyse, kan ayaklara pompalanır. Donma halindeyse, kalp daha az kan pompalayarak sistemin hissizleşmesini sağlar. Sinir sisteminin bu işleyişinin hayat kurtaran işlevi vardır. Bunu yangın alarmına benzetmek mümkündür. Eğer evinizde yangın varsa, yangın alarmı rahatsız edici şekilde çalar ve sizi harekete geçirir. Bu sayede hayatınız kurtulur.

Sürekli Tetikte Olmanın Bedeli

Ancak bu hayat kurtaran sistem, normal yaşamda da devam ederse bizi zorlar. Yani yangın alarmınız bozuksa ve sürekli çalışıyorsa, bu oldukça rahatsız edicidir. Yangın alarmının sürekli çalışması hali, günlük yaşamda sürekli savaş/kaç/don modunda olma halidir. İşte çözümlenmeyen travmatik deneyimler, bizim sürekli evde yangın varmışçasına tetikte olmamıza neden olur.

Sürekli savaş/kaç/don halinde olan sinir sistemi için herkes potansiyel düşmandır. Her şey, her an zarar verebilir. Kişi, kendini korumak ve hayatta kalmakla o kadar çok uğraşır ve buna o kadar çok enerji harcar ki; mantıklı düşünmek, analiz etmek, sentez yapmak için enerjisi ve zamanı kalmaz. Çünkü savaş/kaç/don hali, bütün organların çok hızlı çalıştığı ve her an olabilecek her şeye hazır olma modudur. İnsan, uzun süre bu kadar tetikte kalırsa enerjisi tükenir.

Travmatik Deneyimin Günlük Yaşama Yansımaları

Tüm bu bilgilere, travmatik deneyim yaşayan bireylerin açısından baktığımızda gördüğümüz şudur:

  • Başkaları için sıradan olan şeyler, bu insanları çok kolay “savaş/kaç/don” moduna geçirebilir.
  • Bir koku, bir ortam, bir kişi, bir bakış “mantıksız” gibi görünse de kişiye travmatik anıyı hatırlatıp rahatsız edebilir. Ama kişi, neyi hatırladığını, neyden rahatsız olduğunun adını koyamayabilir.
  • Travmatik deneyimi olan bireyler, bedenlerinde çok fazla durum hissettiklerinden; ses, koku vb. konularda diğerlerinden daha hassas olabilirler.
  • Küçük sorunlar, bu kişiler için çözülemeyen büyük sorunlar olarak algılanabilir. Kaygı düzeylerini artırabilir.

Travma Karşısında Doğru Yaklaşım

UNUTMAYIN!

Bunları yaşayan bir bireye yaptığının “mantıksız” olduğunu söylemenin bir yararı yoktur. Zira kişi, yaşadığının “mantıksız” olduğunun farkındadır ve bunu durdurmadığı için utanıyor olabilir. Böyle bir uyarı, bu utancı artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Kişiye hassas olduğu konularla ilgili anlayışlı davranmak, onu psikolojik destek alabileceği bir profesyonele yönlendirmek, ona anlayışlı ve destekleyici bir çevre sunmak, yakınımız için yapabileceğimiz en iyi şeydir.

Bireylerin sinir sistemlerini rahatlatmak için; yürüyüş yapmak, nefes egzersizleri, yazmak, meditasyon yapmak gibi alışkanlıkları edinmeleri onlara destek sağlar. Ancak bu alışkanlıklar, tek başına bireyin travmatik deneyimin yaşamı üzerindeki etkisini iyileştirmesine sağlayamaz. Sadece kişinin savaş/kaç/don modundan çıkma yolları geliştirmesine yardımcı olur. Bu nedenle, travmatik deneyimin iyileştirilmesi süreci, mutlaka profesyonel bir psikolojik yardım süreciyle mümkündür.

Okuma Önerileri

  • Stephen W. Porges – Polivagal Teori
  • Pat Ogden, Kekuni Minton, Clare Pain – Travma ve Beden
  • Bessel A. Van Der Kolk – Beden Kayıt Tutar
Sümbül Yalnızca Yıldırım
Sümbül Yalnızca Yıldırım
Sümbül Yalnızca-Yıldırım, psikolojik danışman olarak aile, çift ve bireysel psikolojik danışma alanında geniş bir deneyime sahiptir. Yalnızca-Yıldırım lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini psikolojik danışma ve rehberlik alanında tamamlamıştır. Akademik çalışmaları, ulusal ve uluslararası birçok dergide yayınlanmıştır. Akademik çalışmalarının yanında Sistemik Psikoterapi, Sensorimotor Psikoterapi ve Gottman Çift Terapisi yöntemlerinin eğitimini de almış olan yazar uygulamalarında bu terapi yöntemlerini etkin olarak kullanmaktadır. Özellikle, beden temelli travma çalışmaları, çift terapisi, sistemik aile terapisi alanlarında uzmanlaşmıştır. Sahip olduğu bilimsel birikimini ve psikolojik danışma deneyimini anlaşılır bir dille aktarmak isteyen yazar, çeşitli sosyal medya mecralarda içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar