Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Terk Edilmekten Korkan, Yakınlıktan Kaçan

Çocuklukta yazılan hikâyelerin yetişkinlikteki ilişkilerimizi nasıl şekillendirdiğini keşfedin.
Bağlanma türleri, insan ilişkilerinin görünmeyen haritalarıdır.

Bağlanmak: Temel Ama Karmaşık Bir İhtiyaç

Bağlanmak… Her insanın temel ihtiyacı. Ama bir o kadar da karmaşık. Birine yaklaşmak isteriz; sevilmek, anlaşılmak, değer görmek…
Fakat bazen tam da yakınlık kurduğumuzda içimizde bir ses “ya terk edilirse?” ya da “çok yaklaşma, kontrolü kaybedersin” diye fısıldar.
İşte bu iç çatışmalar, bağlanma stillerimizin görünmez senaryolarıdır.

Peki, bağlanma stili dediğimiz şey tam olarak nedir? Ve neden hayatımızdaki hemen her ilişkiyi etkiler?

Kuramsal Çerçeve: Bağlanmanın Kökenleri

Bağlanma kuramı, John Bowlby’nin çalışmalarıyla psikolojiye kazandırıldı. Temel fikir şudur:
Bir çocuğun bakım verenleriyle kurduğu ilişki, onun dünyaya ve diğer insanlara dair güven duygusunu şekillendirir.

  • Eğer çocuk ihtiyaç duyduğunda yanında birini bulmuşsa, zihninde şu inanç yerleşir: “Ben değerliyim, insanlar güvenilirdir.”

  • Eğer bakım tutarsızsa —bazen sevgi, bazen ilgisizlik— çocuk “Değerim koşullu, sevilmek için çabalamalıyım” diye düşünür.

  • Eğer bakım reddedici ya da mesafeli ise, çocuk “Yaklaşmak tehlikeli, yalnız kalmak daha güvenli” inancıyla büyür.

Ve bu erken deneyimler, yetişkinlikteki ilişkilerimizin görünmez haritasını çizer.

Psikodinamik Açıklama: İçimizdeki Çocukla Yaşamak

Şimdi bir an kendinize sorun:

  • “İlişkilerde en çok neyden korkuyorum?”

  • “Beni terk etmeler mi, yoksa fazla yaklaşmalar mı zorlar?”

Cevap, bağlanma stilinizin ipuçlarını verir.

Güvenli Bağlananlar

Kendini rahat ifade edebilir, sevgi alıp vermekte dengelidir.
“Yakınlık kurabilirim, çünkü terk edilsem bile değerim eksilmez” diyebilirler.

Kaygılı Bağlananlar

Yakınlık ister ama “ya beni bırakırsa?” korkusuyla yaşar.
Partnerin mesajına geç dönmesi bile fırtına koparabilir.
İçsel ses şunu söyler: “Beni seveceksen hep burada ol, yoksa yıkılırım.”

Kaçıngan Bağlananlar

Başkalarına ihtiyaç duymak onları rahatsız eder.
Yakınlık arttığında gerilir, mesafe koyar.
İçsel sesleri şunu fısıldar: “Yakınlaşırsam kontrolü kaybederim. Güvende olmak için mesafe şart.”

Kaygılı-Kaçıngan (Düzensiz) Bağlanma

Hem yakınlık ister hem de ondan korkar.
“Gel ama çok yaklaşma, gitme ama fazla kalma” ikilemi yaşar.
Bu stil genellikle travmatik çocukluk deneyimlerinin bir izidir.

Hikâyelerle Bağlanma Stilleri

Elif’in Hikâyesi (Kaygılı Bağlanma)

Elif, partnerinden gün boyu mesaj bekler. Sabah “Günaydın” yazmamışsa, içi daralır.
Zihninde hemen senaryolar başlar: “Beni önemsemiyor… Yoksa başkası mı var?”
Aslında partneri iş toplantısındadır, ama Elif için sessizlik dayanılmazdır.
Çocukken annesi sık sık “iyi çocuk” olduğunda sevgi göstermiş, hata yaptığında ise geri çekilmiştir.
Elif’in zihninde şu inanç yerleşmiştir: “Sevilmek için hep çabalamalıyım.”

Bugün yetişkin Elif, partnerinden gelen her mesajı bir “onay” işareti gibi görür.
Mesaj gecikirse kaygısı büyür, hatta kavga çıkarır.
Oysa partnerinden istediği şey, aslında çocukluğunda annesinden duyamadığı o tek cümledir:
“Sen olduğun gibi yeterlisin.”

Mert’in Hikâyesi (Kaçıngan Bağlanma)

Mert, yeni bir ilişkiye başladığında başta çok ilgilidir. Planlar yapar, sevgi dolu mesajlar gönderir.
Ama iş ciddileşip partneri daha fazla yakınlık istediğinde, Mert kendini geri çeker.
“Benim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var” der.

İçten içe, partnerinin beklentileri onu bunaltır.
Çünkü çocukken ihtiyaç duyduğunda yanında kimse olmamıştır.
Canı yandığında teselli edilmemiş, düştüğünde “abartma” denmiştir.
Zamanla şunu öğrenmiştir: “Duygularımı gösterirsem, karşılık bulmam. O yüzden güçlü olmalı ve kimseye muhtaç olmamalıyım.”

Bugün Mert, aslında yalnızlıkla baş etmeye alışmış küçük bir çocuğun yetişkin versiyonudur.
Partneri “Beni seviyor musun?” diye sorduğunda bile yanıt veremez; çünkü sevgi, onun için her zaman belirsiz ve riskli olmuştur.

Zeynep’in Hikâyesi (Güvenli Bağlanma)

Zeynep partneriyle kavga ettiğinde, ayrılma korkusuna kapılmaz.
Evet, tartışma canını sıkar ama “Bitti mi, gidecek mi?” endişesiyle paniklemez.
Bunun yerine sorunu konuşarak çözmeye çalışır: “Galiba seni yeterince dinlemedim, hadi bunu birlikte çözelim.”

Çünkü içindeki çocuk bir zamanlar yanında şefkatle duran bir ebeveyni hatırlamaktadır.
Ağladığında kucağa alınmış, düştüğünde “Buradayım, merak etme” denmiştir.
Bu yüzden Zeynep’in zihninde şu inanç yerleşmiştir: “Yanımda birileri var, yalnız değilim.”

Yetişkin Zeynep, bu güven duygusunu ilişkilerine taşır; ne terk edilme korkusuyla abartılı kaygı yaşar, ne de yakınlıktan kaçar.
Onun için sevgi, bir tehdit değil; doğal bir akış alanıdır.

Soru-Cevaplarla İçsel Yolculuk

Neden hep aynı ilişki döngülerine düşüyorum?
✔ Çünkü bağlanma stilimiz, bilinçdışı bir şekilde bizi tanıdık senaryolara sürükler.
Kaygılı biri, mesafeli birine çekilebilir; çünkü bu, çocukluktaki “peşinden koşma” dinamiğinin devamıdır.

Bağlanma stilim değişir mi?
✔ Evet, değişebilir. Güvenli ilişkiler, terapi süreçleri ve öz farkındalık, bağlanma stilimizi dönüştürebilir.
İçimizdeki çocuk şunu öğrenebilir: “Artık yalnız değilim, ihtiyacım olduğunda biri yanımda olabilir.”

Partnerim farklı bağlanma stiline sahipse ne olur?
✔ Zorluklar kaçınılmazdır. Kaygılı biri yakınlık isterken, kaçıngan biri mesafe arar.
Bu kısır döngüde iki taraf da birbirini yanlış anlar. Ama farkındalıkla, bu farklılıklar daha dengeli bir ilişkiye dönüşebilir.

Sonuç: İçimizdeki Çocuğu Dinlemek

Bağlanma stilleri, aslında çocukluğumuzun yetişkinliğimizdeki yankılarıdır.
Partnerimize, arkadaşımıza ya da meslektaşımıza verdiğimiz tepkiler, çoğu zaman geçmişte doyurulmamış ihtiyaçların bugünkü yansımalarıdır.

Kıymetli olan, “Ben neden böyle davranıyorum?” diye sormaktır.
Çünkü her sorunun arkasında içimizdeki çocuğun fısıltısı vardır:

  • “Beni bırakma.”

  • “Bana fazla yaklaşma.”

  • “Beni gör, ama yargılama.”

Ve belki de en sağaltıcı cevap şudur:
“Artık güvendesin. Artık yalnız değilsin.”

Mahsun Eren Kılıç
Mahsun Eren Kılıç
Bingöl Üniversitesi Psikoloji Bölümünü tamamlayan Mahsun Eren Kılıç, Lisans eğitimi sırasında Özel Kreş, Klinik, Hastane ve danışmanlık merkezlerinde stajyer psikolog olarak olarak staj yapmıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR terapi, Şema Terapi, Evlilik ve Çift Terapisi, Oyun Terapisi, Kum ve Masal terapisi ve Cinsel Terapi eğitimlerini alan Mahsun Eren Kılıç; Çocuk değerlendirme testleri, WISC-R ve WISC- 4 zeka testlerini klinik tanı ve tedavi yöntemlerinde eğitimlerini tamamlamıştır. Psikolog Mahsun Eren Kılıç, Alanında uzman kişiler ve kurumlar tarafından verilen pek çok farklı konudaki eğitim, seminer, konferans, kongre ve workshoplara aktif olarak katılmıştır. Aldığı eğitimler sonucunda birçok terapi ve değerlendirme yetkinliğine sahiptir. Psikolog Mahsun Eren Kılıç; Çocuk, Ergen ve Yetişkinlerle Psikoterapi çalışmalarını sürdürmektedir. Bireysel Terapi, Online terapi, Aile ve Çift terapisi ve çocuk terapisi süreçlerine eşlik etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar