Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Tartışmadan Sonra Sessiz Cezalandırma ile Alan Tanımak Arasındaki Fark

İlişkilerde zaman zaman tartışmalar, çatışmalar veya kırgınlıklar yaşanabilir. Böyle anlarda, ne tür bir iletişimin tercih edildiği, tartışmanın kendisinden daha önemlidir. Bazen sessizlikle cevap verilir bazen de alan tanınır. Bu iki yaklaşım arasındaki farkı anlamak ve doğru yaklaşımı benimsemek, ilişkilerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar.

Sessiz Cezalandırma

Sessiz cezalandırma, ilişkilerde en sık karşılaşılan ama çoğu zaman adı konmayan bir iletişim biçimidir. Partnerlerden birinin konuşmayı reddetmesi, iletişimi tamamen kesmesi ve sessizliği bir cezalandırma aracı olarak kullanması anlamına gelir. Bu sessizlik, basit bir küslük gibi görünebilir ancak aslında “seninle bağ kurmayacağım” mesajı içerir. Bu mesaj, farkında olmadan ilişkiyi yavaş yavaş yaralar.

Sessizliğe başvuran kişi kendini kısa bir süre güçlü hissedebilir. Tartışmayı kesen ve kontrolü elinde tutan kişi olmak ve bunun sonucunda üstün olduğunu hissetmek, bu yöntemi cazip kılar. Ancak uzun vadede bu durum ilişkide güveni zedeler, kırgınlıkları ve duygusal mesafeyi arttırır. Sessizlikle cezalandırılan kişi de zamanla “Yanlış bir şey söylersem yine konuşmaz” düşüncesi yerleşebilir ve artık rahatsız olduğu noktaları dile getirememeye başlayabilir. Bu da ilişkinin doğal akışını bozar.

Sessizliğin yarattığı en büyük zarar, sorunların çözülmesine izin vermemesidir. İletişim olmadığında, tarafların birbirini anlaması mümkün olmaz ve konuşulmadığı için biriken problemler giderek daha büyük bir yük haline gelir.

Alan Tanımak

Sessizlikle cezalandırma ile “alan tanımak” arasında vardır ve bu farkı görmek önemlidir. Alan tanımak, ilişkinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için gerekli bir ihtiyaçtır. Ayrıca bilinçli ve sağlıklı bir tercihtir. Bazen yoğun bir tartışmadan sonra sakinleşmek, dinlenmek ve düşünmek için zamana ihtiyaç duyulur. Bu, ilişkinin sağlığı için atılmış bir adımdır.

Alan tanımak, niyetiyle sessiz cezalandırmadan ayrılır. Örneğin, “Şu an çok öfkeliyim, biraz sakinleşmek için zamana ihtiyacım var. Sonra konuşalım.” demek, iletişimi tamamen kesmek değildir. Bu davranışta hem karşı tarafa bilgi verilir hem de yeniden konuşma niyetinde olunduğu açıkça belli edilir. Ancak sessiz cezalandırmada amaç alan açmaktan çok daha farklıdır; karşı tarafı yalnız bırakmak ve cezalandırmaktır. İletişim, ilişkide çatışmalar yaşandığında konunun üzerine yalnızca sürekli konuşmak değil, birbirine zaman tanımakla da güçlenir. Bu yüzden sağlıklı bir ilişkide bireylerin birbirine nefes alacak alan bırakabilmesi çok kıymetlidir.

Peki, Ne Yapabiliriz?

Sessiz cezalandırma yerine ne yapılabileceği, ilişkilerin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için önemli bir sorudur. İlk adım, duyguları açıkça ifade etmektir. Yani, hissettiklerinizi sessizlikle değil, kelimelerle paylaşmak gerekir. Örneğin kendinizi, “Şu an söylediklerin beni üzdü ve sinirlendirdi, sakinleşip öyle konuşmak istiyorum.” şeklinde ifade ederseniz partneriniz sessiz bırakılmadığını hisseder. Ayrıca, duygularınızı kelimelerle ifade etmek, çözüm odaklı bir iletişim sağlar. Karşı taraf, sessiz bırakılmadığını ve fikirlerinin önemsendiğini hissederek, tartışmaya daha açık ve yapıcı bir şekilde katılabilir. Bu yaklaşım, ilişkide duygusal bağı ve iletişimi güçlendirir.

Bir diğer önemli adım, zaman sınırı koymaktır. Çünkü belirsiz bir bekleyiş ve ne zaman konuşulacağını bilmemek kişilerde kaygı yaratabilir. Bu nedenle, “1 saat sonra konuşalım” ya da “Akşam bu konuyu konuşmak istiyorum.” gibi belli zaman ifadeleriyle konuşmak, belirsizliğin ortadan kalkmasını ve kaygının azalmasını sağlar.

Hem kendinizin hem de partnerinizin sakinleşmesine izin verin. Duygular yoğunken sağlıklı iletişim kurmak zordur, söylenen sözler yanlış anlaşılabilir veya karşı tarafı incitebilir. Böyle anlarda derin nefes almak, yürüyüş yapmak, yalnız kalmak gibi yöntemler kişiye iyi gelebilir ve duygularını düzenlemesine yardımcı olabilir.

Konuyu görmezden gelmemek de önemli adımlardan biridir. Konuşmayı başlatmaya çalışın. Her iki taraf sakinleşince konuyu yeniden açın, suçlayıcı ifadelerden kaçının ve yapıcı bir şekilde konuşmaya özen gösterin.

Son olarak niyetinizi unutmayın. Amacınız haklı olmak ya da kazanmak olmamalı. Çünkü tartışmanın sonunda kimin haklı çıktığından çok, ilişkinin güçlenmesi önemlidir.

Gülhan Sakarya
Gülhan Sakarya
Selçuk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olmuştur. Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğrencidir. Lisans Eğitimi süresince çeşitli alanlarda stajlar yapmıştır. Şu an üniversitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG) gönüllü destek ekibi üyesidir. TPÖÇG bünyesinde üniversitesinde yıl boyunca çeşitli akademik, sosyal ve sosyal sorumluluk etkinlikleri düzenlemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar