Çarşamba, Ekim 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Onay İhtiyacı: Kendi Değerimizi Neden Başkalarında Arıyoruz?

Hiçbir paylaşımınızın beklediğiniz kadar “beğeni” almadığı için moralinizin bozulduğu oldu mu? Ya da uzun süre emek verdiğiniz bir işte takdir görmeyince hevesinizin kırıldığını hissettiniz mi? İşte bu hislerin ortak bir kaynağı vardır: sosyal onay ihtiyacı. Evrimsel kökenleri olan bu ihtiyaç, hem bireysel özgüvenimizi hem de toplumsal düzeni şekillendirir. Ancak aşırıya kaçtığında, kişinin özgünlüğünü gölgeleyebilir ve doyumsuzluk yaratabilir.
İnsan, yalnızca biyolojik varlığıyla değil, duygusal dünyasıyla da topluma bağlıdır. Kabul görmek, takdir edilmek ve değerli olduğunu hissetmek, kimliğimizin önemli bir parçasını oluşturur. Peki, bu onay ihtiyacının sebebi nedir? Günümüzde neden onaylanma ihtiyacı daha güçlü hissediliyor?

Evrimsel Açıdan Onay İhtiyacı

Tarih boyunca insanlar gruplar halinde yaşamıştır ve güvenliği ile besini bu şekilde sağlamıştır. Bir grubun dışında kalmak çoğu zaman ölüm tehlikesiyle eşdeğer sayılırdı. Dolayısıyla insan beyninde kabul görmek, hayatta kalma ile eşleştirilmiştir. Fiziksel olarak yalnız yaşamak mümkün olsa da psikolojik olarak hâlâ başkalarının gözündeki değerimize önem veriyoruz.
Evrimsel psikologlara göre, insanların “reddedilme” sinyallerine neden bu kadar duyarlı oldukları bu tarihsel kökenle açıklanabilir. İnsan zihni, dışlanmayı tehlike olarak algılar ve bu nedenle kabul görmek, günümüzde de bir ihtiyaç olarak varlığını sürdürmektedir.

Sosyal Onayın Özgüven ile İlişkisi

Sosyal onay, bireyin benlik algısını doğrudan etkiler. Takdir gören bir kişi kendisini yeterli hisseder, üretkenliği artar. Öğretmeninden övgü alan bir öğrencinin daha motive olması ya da iş yerinde çabası fark edilen bir çalışanın daha fazla sorumluluk alması tesadüf değildir.
Öte yandan, sürekli görmezden gelinen ya da eleştirilen bireylerde yetersizlik hissi gelişebilir. Bu durum kaygıyı, motivasyon kaybını ve bazen depresif duygulanımı beraberinde getirebilir. Psikoloji alanındaki araştırmalar, sosyal onayın öz güven ve ruh sağlığıyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Toplumsal Açıdan Sosyal Onay

Onay, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir işlev de taşır. İnsanlar, kabul görmek için toplumun normlarına ve kurallarına uyma eğilimindedir. Bu uyum, toplumsal düzenin korunmasını sağlar.
Ancak bu durumun olumsuz bir yönü de vardır. Bireyler bazen özgünlüklerini kaybetme pahasına çoğunluğun beklentilerine uyabilir. Örneğin, gençler arasında popüler olan bir giyim tarzı ya da müzik seçimi, bireysel tercihten çok sosyal onay arayışının bir göstergesi olabilir.

Sosyal Medyanın Etkisi

Günümüzde sosyal onay ihtiyacının en yoğun hissedildiği alanlardan biri sosyal medyadır. Beğeni sayıları, takipçiler, yorumlar… Tüm bunlar, kişinin kendini değerli hissetmesinde bir ölçüt haline gelmiştir. Araştırmalar, özellikle gençlerin ruh halinin sosyal medya etkileşimlerinden doğrudan etkilendiğini ortaya koymaktadır.
Bir gün yoğun ilgi gören bir paylaşım mutluluk yaratırken, ertesi gün düşük beğeni almak kaygıyı tetikleyebiliyor. Bu dalgalanma bireyi sürekli dışarıdan onay aramaya yönlendirebilir. Ne yazık ki bu dijital onay çoğu zaman yüzeysel ve geçicidir. Kişi bir süre mutlu olur ama ardından daha fazlasını bekler. Bu kısır döngü doyumsuzluk yaratabilir ve özellikle ergenlik döneminde kimlik gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Sağlıklı ve Sağlıksız Onay

Sosyal onay ihtiyacını tamamen olumsuz görmek doğru değildir. Bu ihtiyaç, insan ilişkilerini güçlendirir, empatiyi artırır ve toplumsal uyumu sağlar. Sağlıklı düzeyde olduğunda bireyi motive eder, başkalarıyla daha yapıcı ilişkiler kurmasında yardımcı olur.
Ancak sorun, bu ihtiyacın bireyin kendi değerlerini görmezden gelecek kadar yoğun hale gelmesiyle başlar. Birey sürekli dışarıdan onay aradıkça kendi hedeflerini ikinci plana atar. Başkalarının beklentilerine göre yaşamaya başlar ve zamanla kendi benliğinden uzaklaşır.

Peki Denge Nasıl Kurulmalı?

Sosyal onay ihtiyacını sağlıklı bir düzeyde tutabilmek için şu adımlar önemlidir:

  • Kendi değerlerini tanımak: Başarılarını fark etmek ve kendini takdir etmeyi öğrenmek.

  • Dijital dünyayı bilinçli kullanmak: Sosyal medyada geçirilen zamanı sınırlamak, geri bildirimleri daha sağlıklı değerlendirmek.

  • Gerçek ilişkiler kurmak: Yüz yüze iletişimde alınan destek, dijital onaydan çok daha kalıcıdır.

  • Öz şefkat geliştirmek: Kendi eksikliklerini kabul edip hatalara karşı anlayış göstermek, içsel onayın temelini güçlendirir.

Gerçek tatmin, sadece başkalarının gözünden değil, kendi gözümüzden bakmayı öğrenmekle mümkündür. Başkalarının onayı değerli olabilir ama asıl önemli olan, insanın kendi değerini fark edebilmesidir. Gün sonunda kendi çabanızı takdir etmek, “Bugün elimden geleni yaptım.” diyebilmek bile dış onaya bağımlılığı azaltan güçlü bir adımdır.

Esenay Bayramoğlu
Esenay Bayramoğlu
Esenay Bayramoğlu, Psikoloji lisans eğitimine üçüncü sınıf öğrencisi olarak devam etmektedir. Akademik yolculuğunda araştırma ve öğrenmeye duyduğu ilgiyle öne çıkan Bayramoğlu, gelişim psikolojisi, sosyal psikoloji, pozitif psikoloji ve nöropsikoloji gibi farklı alanlarda derinleşmeye yönelik çalışmalar yürütmektedir. Çok yönlü akademik merakı sayesinde disiplinlerarası bakış açısını önemseyen Bayramoğlu, bilimsel bilginin hem akademik çevrelerde hem de toplumda yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar