Salı, Ekim 21, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sonlar ve Sonralar: Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Nereden başlayacağıma karar veremediğim için sondan başlıyorum. Her şey bittiğinde ve dibi gördüğünde yapabileceğin tek şey yukarı bakmaktır ve her son dediğin şeyin bir sonrası vardır. Hepimiz acı verici, sarsıcı, iz bırakan olaylar yaşarız. Bu olaylar hayatımızda yer eden travmalar dizisine dönüşür. Her travma bizi daha da aşağı çekerken aslında daha da yukarı çıkabilmemiz için birer basamak olur. Bizi bir adım çukura çeken travmalar, iki adım yukarı çıkmamız için bizi teşvik eder. Ancak bu yukarı çıkışlar bu yolun yeni yolcuları için hiç kolay değildir. Düştüğü yerden kalkamazlar, afallarlar, kontrolü kaybederler. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) dediğimiz bu olay, dayanılmaz bir anksiyete ile hayatımızın en büyük düşüşlerinin, en büyük travmalarının ardından gelir. Her şeyin bittiği nokta gibi görülen bu anlar, aslında yeniden doğuşun birer başlangıcıdır.

Travmanın Yeniden Doğuşla Olan Bağı

Hayatta bir kez doğmayız, her travma sonrası yeni bir benlikle yeniden doğarız. Yaşadığımız olaylar, aldığımız yaralar her doğuşumuzda bizimle birlikte gelir. Kapandı sandığımız yaralar tekrar kanar, ta ki kan kalmayana ve yara varlığını unutturana kadar. Kanamayı bırakır ve tam unuttum dersin ki iziyle bakışırken bulursun kendini. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan biri için bu yaralar kalpte ve zihinde açılır. Kapanan yaralarını ise kokular, hatıralar ve tanıdık sesler yeniden kanatır.

Anılar geçer, yaralar geçer, insanlar hayatımıza gelir gider, sonlar yaşarız; acıtan bir sürü son… Ve tüm bunların sonunda izler kalır. Yaşanmışlığın, mutlu veya mutsuz günlerin izleri bize başladığımız yeni dönemin aslında yeni bir sonun başlangıcı olduğunu hatırlatır. Hiç eksilmiyoruz, hep anıları sırtlanarak bir yokuşu çıkmaya devam ediyoruz.

Acıyı Unutmak mı, Dönüştürmek mi?

Her son yaşandığında kestirip atabilseydik, izini kazıyabilseydik ne olurdu peki? Her acıyı unutursan mutluluğun kıymetini bilemezsin, her mutluluğu unutursan acının tatlı tebessümüne erişemezsin. Yaşıyoruz, savaşıyoruz, kazanıyoruz, kaybediyoruz veya kaybettiğimizi zannediyoruz. Sinirleniyoruz, gülüyoruz, ağlıyoruz “bitti” diye. Sonra dönüp bakıyoruz ki tüm parçalarımız sonların bize kattıklarından oluşmuş.

Bir yapboz gibi her yaşantıdan bir parça almışız ve biri bile olmasa tamamlanamazmışız. Benliğimiz inşa olmuş, bittiğine isyan ettiğimiz şeyler sayesinde. Öyle bir inşa olmuş ki bundan sonraki darbelere hazırlıklı, siperini almış ve yıkılmaktan korkmuyor. Sallanıyor, sarsılıyor, biri gelip balyozla saldırıyor yine de yıkılmıyor. Çünkü tüm parçalarıyla anlamlı bir bütün oluşturabilmiş.

Travmaların Gücü ve Öğrenilmiş Dayanıklılık

Kimse hayatında bulunduğu noktaya hiçbir hasar almadan gelmemiştir. İnsanlar zor durumları gelişmek için birer araç olarak gördüğünde, travmalarını birer basamak yapıp yukarı çıktıklarında zirveye daha kolay yaklaşırlar. Öğrenilmiş çaresizlikle aşağıda anılarla boğulmak, o basamakları tırmanmaktan daha kolaydır. Ancak günün sonunda aynı noktada çırpınmak, çıktığın basamaklardan manzarayı seyretmekten daha can sıkıcıdır.

Travmadan sonra parçalanan kimlik, eskisinden daha güçlü toparlanır. Kişi çıktığı basamaklardan aşağı bakarken eski benliğini kaybetmiş hisseder, ta ki asıl benliğine eriştiğini fark edene kadar. Asıl amaç travmaları yok etmek değil, travma sonrası büyümeyi sağlayabilmektir.

Travma Sonrası Büyümenin Temeli

Travma sonrasında dağılan parçaların birleşmesiyle oluşan bu anlamlı bütünün temeli biziz — biz bu hayatın ta kendisiyiz. Kimi bu hayata dahil edebiliriz, kimi edemeyiz; biz seçiyoruz. Hayatımıza aldığımız veya hali hazırda hayatımızda hep olan kişilerle sürekli etkileşim halindeyiz. Travmaların çoğu, çevremizdeki bu kişiler sayesinde oluşur.

Oluşan travmalar bir başkası yüzünden tetiklenip bizi anksiyeteye sürükler. Bu tetiklenmeleri yok etmek mümkün değildir; ancak hayatımıza etkisini kontrol etmek mümkündür. Başta bize ne getireceğini bilmediğimiz insanlar bir demet travmanın habercisi olarak karşımıza çıkarlarsa, bize hak ettiğimiz değeri vermeyip sadece acı ve kaos ile gelirlerse, yapmamız gereken tek şey onları hayatımızdan kovmaktır. Travmalarımızın mimarları da birer son olarak bize veda ederler.

Sonlar ve Sonralar

Dönüp geçmişe bakmak güzeldir, çünkü geçmişin arkamızda olduğunu gösterir. Bazen acı verse de, aslında o anların artık bizi tanımlamadığını gösterir. Çantamızdan bizi yavaşlatan travmaları eksilterek ilerlemek, bizi ileri götüren o adımdır. İzler ve anılar hâlâ bizimledir ama travmaların acılarına veda ettiğimiz gün, ilerlediğimiz yolda tüm ışıklar yeşil yanar.

Veda kötü bir kelime değildir, bir kayıp değildir. Bazen bir veda benliğimiz için yapılmış bir kazançtır. Doğru zamanda gelen ‘son’ iyileştirir, güçlendirir ve ‘sonra’sını bize bırakıp gider. Başlangıçlar sonların habercisidir, sonlar da sonraların

Ezgi Soydan
Ezgi Soydan
Ezgi Soydan, Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü üçüncü sınıf öğrencisidir. Eğitimini American Psychological Association tarafından verilen sertifikalarla pekiştirmiş, kendini teorilerle sınırlamayıp pratiğe de dökmeyi ihmal etmemiştir. Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Kulübü’nün sosyal medya ekibinde yer alarak hem sosyal hem akademik etkinliklerde aktif rol alıp kendini psikolojiye ve insan ilişkilerine dair geliştirmiştir. Aynı zamanda yine okulunun psikoloji kulübü bünyesinde yayınlanan ‘Ubuntu’ dergisi için yazdığı ‘Kurtarılma Yanılgısı’ başlıklı yazısıyla düşüncelerini paylaşma yolculuğuna adım atmıştır. Deneyimlerini daha ileriye taşımak için başladığı stajını Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı bir sosyal hizmet merkezinde yapmıştır ve sosyal hizmetler kapsamında yapılan incelemelere katılıp saha çalışmalarından topladığı bilgilerle örnek izlem raporları yazarak staj yaparken edindiği deneyimleri desteklemiştir. Güncel olarak ise aşk ve ilişkiler, medya ve psikoloji, ruh sağlığı ve deneyimlerinin bulunduğu diğer konularda yazarlık yapmak için Psychology Times dergisi aracılığı ile kalemini tekrardan okuyucuyla buluşturarak içerik üretmeye devam ediyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar