Perşembe, Ekim 23, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sevgiye Sınır Koymadan Çocuğumuza Sınır Koyalım: Çocuklarda Sınır Koyma

Çocukluk döneminde birçok ruh sağlığı sorunu ile karşılaşılabilmektedir.
Bunların oluşumunu etkileyen faktörlerin başında kalıtsallık ve çevre gelmektedir.
Çevre faktörünün temelleri, çocuğun ilk bağ kurduğu ailesiyle atılmaktadır.

Çocukların sağlıklı gelişimini; aile içerisindeki iletişim ve güvenli ortamın sınırları etkilemektedir.
Bu sınırları hiçbir çocuk bilerek doğmaz.
Anne ve baba, çocukların sınırları öğrenmesinde yardımcı olabilecek ilk kaynaktır.

Çocuklarda Sınır Nedir?

Sınır, çocuğun davranışlarını yönlendiren, özgürlüğünü kısıtlamadan rehberlik eden kurallar bütünüdür.
Çocuklar doğduklarında onlardan ne beklendiğinin ve davranışlarını nasıl şekillendireceklerinin bilincinde değildir.
Bu yüzden aileler sınırlar ve kısıtlamalar ile onlara bu konuda destek olmakta, yol göstermektedirler.

Sınırlar; çocukların özgürlük alanlarını kısıtlayan kurallar değildir.
Tam tersi, ne yapıp ne yapmaması gerektiğiyle ilgilidir.
Açık ve net belirlenmiş sınırlar, çocuğun yol haritasıdır.

Çocuklara sınır koyulurken, onların kişilik özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocukların ihtiyaçları, beklentileri ve önerileri önemsenmelidir.
Hatta daha fazla özgürlük ve sorumluluk almaya hazır olduklarında, sınırları genişletmek gerekmektedir.

Bu sınırlar, çocuğun hazır olup olmamasıyla ilişkilidir.

Çocuklarda Sınır Nasıl Koyulur?

Her çocuğun hayatında bir kez de olsa “hayır” dediği, duymazdan geldiği ya da ısrarla yapmaya devam ettiği bir davranış görülebilmektedir.
Aslında bu durum, çocukların ruhsal olarak gelişim sağladığını ve bağımsızlık süreçlerinin ilk adımını ifade etmektedir.

Çocuk artık kendi varlığının farkında olmakta ve arzularını dile getirmektedir.
Bu bağlamda “benlik” kavramının gelişim gösterdiği görülmektedir.

Çocuklar bu gelişim sürecinde anne ve babalarına itiraz etmeleri, onları dinlememeleri ile öne çıkarlar.
Bu süreçte çocuğun ihtiyaç duyduğu şey, sınır ve kuralların varlığıdır.

Sağlıklı çerçevede hazırlanan sınırlar ve kurallar, çocuğu güvende hissettirmektedir.

Ebeveyn Tutarlılığı ve Sınırların Öğrenilmesi

Çocuklara sınır koyarken öncelikle onların sınırlarını tanımak gerekir.
Çocuğun sınırlarını tanımak, aslında onun kendi benliğini kazanmasına yardımcı olmaktır.

Çocuk kendi benliğini oluştururken bazı dürtülerini kontrol edemeyebilir ve o zaman gösterdiği davranışlarla yardım istemektedir.
Bu davranışlara ailelerin göstereceği yardım, kararlı ve tutarlı sınır koymaktan geçmektedir.

Anne ve babalar bu tutarlılıkta farklılık gösterebilmektedir.
Fakat çocuklar için doğru olanı yaparken ortak görüşlere sahip olmaları gerekmektedir.
Çocuğa yansıtılan bu uyum, kuralları daha kolay içselleştirebilmesini sağlar.

Sınır Koyma Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Çocuklara sınır koymanın tek bir yolu yoktur.
Duruma ve çocuğa göre farklı yaklaşımlar geliştirilebilir.
Ancak burada sağlıklı ve yapıcı olmak önemlidir.

Koyulan sınırlarda ilk denilen “hayır” daha sonra “evet” oluyorsa, ihlaller gerçekleşmekte ve çocuklar bu ihlalleri daha da zorlamaktadır.
Tehditkâr cümlelerle sınırlar çizilmemelidir.
Kullanılan ifadeler güven verici olmalıdır.

Örneğin, evin duvarlarını boyayan bir çocuğa

“Kâğıdını boyayabilirsin, duvar boyamak için uygun değil.”
demek, çocuğu engellemek değil, uygun davranışa yönlendirmektir.

Kendine yönlendirilen davranışları yapması için çocuklara zaman tanımak önemlidir.
Çocuğun o an yaptığı davranıştan vazgeçmesi onun için zordur; bu sırada zaman hatırlatması yapılabilir.

Kural ve sınır koymanın tek bir yolu yoktur.
Her anne-babanın çocuğa ve kendisine uygun özgün sınırları olmalıdır.
Ve bu sınırları koruyabilmek, tutarlı olmak, çocuğun bunları daha hızlı içselleştirmesini sağlar.

Sonuç

Çocuğun sağlıklı gelişimi için gerekli olan sınırlar hem öğretici hem de güçlendirici nitelikte olmalıdır.
Sınırlar ve kurallar, çocuklarda zaman zaman engellenmişlik hissi yaratabilir.
Bu his çok doğaldır; çocuklar bu sayede arzularıyla savaşır, özdenetim ve mücadele becerileri kazanır.

Çocukların hem bireysel hem de toplumsal uyumda gelişim sağlamalarındaki en önemli faktör, ailelerin çizdiği sınırlardır.
Bu sayede çocuklar, güvenli bir şekilde kendilerini tanımayı, davranışlarını düzenlemeyi gerçekleştirirler.

Çocuklar sınırlar aracılığıyla aslında özerklik, özdenetim kontrolü ve sorumluluk alanlarında gelişmektedirler.
Sınır koyma, çocuğun özgürlük alanını kısıtlama değil; güven çerçevesinde bir özgürlük alanı oluşturmadır.

Çocuklarda sınır koyma süreci sevgi temelli, net, açık ve destekleyici olmalıdır.
Anne-babalar, çocukların sahip olduğu benmerkezci düşünceleri sınırlarla şekillendirmelidir.
Bu süreçte çocuk bireysellik açısından bastırılmamalı, aksine rehberlik edilmelidir.

Sonuç olarak, çocuklarda sınır koyma; davranışları kontrol etmeyi sağlayan disiplinin yanı sıra özsaygı gelişimi, sosyal yeterlilik ve özerklik gibi gelişimsel katkılar sunmaktadır.
Sınır koymanın etkili olabilmesi, çocuğun yaşamın ilerleyen dönemlerinde sahip olduğu sorumluluk bilincine kadar uzanmaktadır.
Bu nedenle çocuklara sınır koymanın en büyük faydası, sağlıklı birey ve toplum gelişimidir.

Kaynakça

Döğüşgen, M. M. (2010). Çocuklarda Eğitim ve Disiplin. İstanbul: Ekinoks Yayınları.
Bayhan, P., & Artan, İ. (2004). Çocuk Gelişim ve Eğitimi. İstanbul: Morpa Yayınları.
Bee, H., & Boyd, D. (2009). Çocuk Gelişim Psikolojisi (O. Gündüz, Çev.). İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Kandır, A., & Alpan, Y. (2008). Okul öncesi dönemde sosyal duygusal gelişime anne-baba davranışlarının etkisi. T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayınları.
Mackenzie, R. J. (2000). Çocuğunuza Sınır Koyma. Ankara: HYB Yayıncılık.

Vecihe Zeynep Çorlu
Vecihe Zeynep Çorlu
V. Zeynep Çorlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Psikoloji Bölümünden 2023 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimi süresince gelişim psikolojisi, çocuk ve ergen ruh sağlığı, psikopatoloji ve psikolojik danışma alanlarına yoğunlaşmış; çeşitli seminer, atölye ve saha çalışmalarına katılmıştır. Eğitim hayatı boyunca hem akademik hem de uygulamalı alanlarda aktif görev alarak mesleki deneyim kazanmıştır. Çocuk ve ergen psikolojisi üzerine uzmanlaşmayı hedefleyen Çorlu, masal terapisi, oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi, mindfulness temelli terapi, spor psikolojisi, yaratıcı drama ve projektif testler gibi birçok farklı alanda eğitimler almıştır. Özellikle okul öncesi dönemde duygusal ve sosyal gelişim süreçlerinin desteklenmesi, ayrılık kaygısı, dikkat ve öz düzenleme becerileri gibi konular üzerinde çalışmaktadır. Mesleki ilgi alanları arasında erken dönem psikolojik müdahaleler, ebeveyn danışmanlığı, psikoeğitim programları ve çocuklara yönelik terapötik uygulamalar yer almaktadır. Akademik yazılarında psikoloji biliminin güncel ve kuramsal bilgilerini hem bilimsel bakış açısıyla hem de uygulamaya dönük bir yaklaşımla ele almayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar