Sosyalleşme, bireyin aile, okul, toplumsal çevre ve kitle iletişim araçlarıyla içinde bulunduğu toplumun kültürünü ve bu kültürün örf, gelenek ve göreneklerini kendiliğinden öğrenme süreci olarak ifade edilebilir (Kağıtçıbaşı, 1990). Dolayısıyla ilk sosyalleşme yerimiz aile. Anne, baba ve varsa kardeşlerimiz ilk sosyallik adımlarımızın mimarı. Yürümeye başladığımızda, ilk kelimelerimizi söylediğimizde heyecanla bize gülümsemeleri, kucak açmaları sosyalliği pekiştiren en önemli pekiştireçler. Bizim başarılarımızla sevinmeleri, başarısızlıkta da yanımızda olmaları ve koşulsuz sevgileri insanı hayatta güvende ve yalnız hissettirmeyen en önemli temellerdir. Çocukluk çağı travmalarının çoğu aile ilişkilerindeki duygusal ihmal sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu travmalar nesiller boyu süren izler bırakmaktadırlar. Hem zihnimizde hem de duygularımızda hatta biyolojimizde ve bağışıklık sistemimizde de izler bırakmaktadır (İşler, 2020). Koşulsuz kabul ve sevgiyi benimseyen bir ailede büyüdüysek sosyal destek ağımız daha o zamandan oluşmaya başlıyor. Kendimizi güvende, sevilen ve huzurlu hissederiz. Böyle hissederken atacağımız her adımda özgüvenimizin sesleri de duyulacaktır ve üzülsek bile yeniden adım atmaya devam edebileceğiz demektir. Tabii hepimiz böyle bir ailede büyümemiş olabiliriz. İşte o zaman ilk adımlarımızı, seslerimizi duyan kimse yoktur ve sosyalleşmek için yeterli pekiştireçlerimiz olmamıştır.
Sosyal İzolasyon Şeması ve Şema Terapi
Şema terapide bahsedilen sosyal izolasyon şemamız oluşmaya başlar. Bu şema hem fiziksel hem de duygusal açıdan sosyal izole olmayı ifade eder. Bu şemaya sahip çocuklar diğerlerinden farklı hissetmektedirler. Dolayısıyla bu çocuklar kendi içlerine kapanır ve sosyal gruplara dahil olmak istemezler. Evde odasından hiç çıkmayan, okula gitmek istemeyen, arkadaş edinemeyen bir çocuk oluruz. Bu aşamada aileden sonra öğretmen ve okulun çok önemli bir etkisi vardır. Devamında gittiğimiz okulda arkadaş edinebilme ya da bir gruba dahil olabilme/olamama halimiz de sosyallik etkileşim sosyal izolasyon arasındaki uçurumu belirlemektedir. Eğer ki kendimizi zorbalığa karşı koruyabiliyorsak ve arkadaş ilişkimiz sınırlı değilse şanslıyız demektir. Çünkü sınırlı olmayan arkadaş çevremiz aynı zamanda sosyal destek ağımızı oluşturan unsurlardan biridir. Sosyal destek ağı bizi ilerleyen yaşlarda depresyondan koruyan bir koruma kalkanı haline gelir. Yetişkinlerde ise hiçbir yere ait hissedememe ile birlikte kimsenin onları anlamadığı düşüncesine kapılabilirler. Kabul görmek için çok çaba göstermelerini gerektiğini düşünürler ve çoğu zamanda bu çabayı göstermek artık onlar için imkansızdır.
Sosyal Etkileşimin Psikolojik ve Fizyolojik Faydaları
Aile, okul, toplumsal çevre ve kitle iletişim araçları ile sosyal etkileşimde olduğumuzu düşündüğümüzde:
- Dünya ve insanlarla bağlantıda olduğumuz
- Mutlu, aktif, ilgili, güvende hisseden, duygularını regüle edebilen, eğlenceli, barış dolu, organize olabilen, kendine bakabilen, diğerleri ile bir şeyler yapmak için zaman ayıran, işte başarılı
- Dünyayı araştırıp merak eden
- Arkadaşlık kurabilen ve devam ettirebilen
- Anlaşıldığını düşünen
- Duygu ve düşüncelerini ifade edebilen
- Rahatsız olduğu şeyi söyleyebilen
- Yeni şeyler denemekten korkmayan
- Özgüvenli
Bir psikolojik sağlılık içinde oluruz. Aynı zamanda sosyal etkileşim fizyolojik sağlığımıza da olumlu etkiler sağlamaktadır:
- Sağlıklı bir kalp
- Düzenli kan basıncı
- Sağlıklı bir bağışıklık sistem
- Kaliteli uyku
- Genel iyi olma hissi
Gibi fizyolojik açıdan sağlıklı bir tablo çizmektedir (Young, 2009).
Polivagal Teori ve Sosyal İzolasyon
Polivagal teoriye göre de sosyallik, mutlu çocuk ve sağlıklı erişkin modlarımızı aktifleştirmekte aynı zamanda kopuk korungan şemasını yenmemizi sağlamaktadır (Porges, 2021). Mutlu çocuk ve sağlıklı erişkin modları diğer modlara göre daha çok kullanmamız gereken daha aktif olması gereken modlardır. Aksi halde psikolojik iyi oluş azalmakta ve dünya yaşanılması daha zor bir hale gelmektedir.
Sosyal Etkileşim ve Sosyal Destek Ağının Önemi
Aile, okul ve arkadaşlık ilişkilerimizde kurduğumuz ve ilerlettiğimiz sosyal etkileşim becerileri yetişkinlik hayatımızda da daha sağlıklı sosyal etkileşim kurmayı ve sosyal destek ağımızı edinmeyi kolaylaştırmaktadır. Daha çok adapte olabilen, yeni koşullara ve insanlara uyum sağlayabilen, kendinin ve başkalarının sınırlarını göz önünde tutarak sosyalleşebilen bir birey olmamızı sağlar. Ancak yetişkinliğe kadar sosyal izolasyon yaşayan bir bireysek tabii ki sosyalleşmek diğerlerine göre daha zor olacaktır ama imkansız değil. Sadece ne yöne gitmemiz gerektiğini bilemiyor ve sıkışmış hissediyor olabiliriz. Böyle bir durumda ise psikoterapi almak yolumuza ışık olacaktır.
Kaynakça
- İşler, A. (2020). Çocukluk çağı travmalarının uzun vadeli etkileri. Psikoloji Araştırmaları Dergisi, 8(2), 45–60.
- Kağıtçıbaşı, Ç. (1990). İnsan ve insanlar: Sosyal psikolojiye giriş. İstanbul: Evrim Yayınevi.
- Porges, S. W. (2021). The polyvagal theory: Neurophysiological foundations of emotions, attachment, communication, and self-regulation. New York: W.W. Norton & Company.
- Young, J. E. (2009). Schema therapy: A practitioner’s guide. New York: Guilford Press.