Pazartesi, Ekim 20, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Saldırganlık Davranışının Nedenlerine İlişkin Psikolojik Yaklaşımlar

Psikoloji literatüründe saldırganlık, insan davranışları arasında en sık araştırılan konulardan biri olmuştur. Saldırganlık, bir başkasının yaşamına zarar ve acı verici davranış sergilemek olarak tanımlanmaktadır. Genel bir tanımlamanın yanı sıra psikoloji tarihi boyunca saldırganlık ile ilgili yapılan birçok farklı tanım mevcuttur. Farklı tanımların ortaya çıkmasının başlıca nedeni saldırganca davranışların sebeplerine yönelik açıklamalardır. Sigmund Freud içgüdü kuramı ile saldırganlığın içgüdüsel ve doğuştan geldiğini savunurken; Albert Bandura, saldırganlığın taklit yoluyla çevreden öğrenildiğini dile getirmiştir. Evrimsel psikologlar, saldırganlığın hayatta kalma ve neslin devamı için gerekli olduğunu savunmaktadır. Engellenme saldırganlık kuramı ise kişilerin ulaşmak istedikleri hedefler yolunda engellenmeye maruz kaldıklarında saldırganlaştıklarını desteklemektedir. Bu makalenin devamında saldırganlığın nedenlerini açıklamaya yönelik ortaya çıkan kuramların detaylarına değinilecektir.

Doğuştan Mı Çevresel Mi?

Psikoloji literatüründe saldırganlığın doğuştan mı geldiği yoksa çevreden mi öğrenildiği epey tartışılmıştır. Bu tartışmalar arasında saldırganlığın içgüdüsel olduğunu savunan başlıca kişi psikanalizin kurucusu olan Freud olmuştur. Freud’un içgüdü kuramına göre doğuştan gelen ölüm ve yok etme içgüdüsü olan “Thanatos” insanların doğasında olan öldürme ve zarar verme isteğini temsil etmektedir (Merkit, 2016). Freud bu içgüdünün sağlıklı bir şekilde dışa vurulamaması durumunda saldırganlığın ortaya çıkacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, saldırganlığın sağlıklı bir şekilde dışa vurulabilmesi için yaşama içgüdüsünün baskın olması gerektiğini savunur. Yaşama içgüdüsünü “Eros” olarak nitelendiren Freud, bu içgüdü sayesinde potansiyel enerjinin üretkenliğe, sanatsal ve yaratıcı eylemlere yönlendirilmesi gerektiğini destekler. Bu sayede ölüm ve yaşam içgüdüsü arasında denge sağlanır ve saldırganlık kontrol altına alınmış olur.

Diğer davranışlar gibi saldırganlığın da çevresel koşullar yoluyla sonradan öğrenildiğini savunan kuramlar mevcuttur. Saldırganca davranışların sonradan öğrenildiğini savunan başlıca kuram Albert Bandura’nın sosyal öğrenme kuramıdır. Sosyal öğrenme kuramı, başkalarını gözleyerek davranışların taklit yoluyla kazanıldığını savunmaktadır (Bahar, 2019). Bandura, davranışların taklit yoluyla edinildiğini test etmek için gerçekleştirdiği Bobo Doll adlı deneyinde 3-6 yaş aralığında çocuklarla çalışmıştır. Deneydeki katılımcıları 2 gruba ayıran Bandura; birinci gruptaki çocuklara bir yetişkinin Bobo Doll adlı oyuncağa şiddet uyguladığını gösteren bir video izlettirmiştir. İkinci gruptaki çocuklara ise oyuncağa saldırganca davranmayan bir yetişkin izlettirilmiştir. Çocuklara videolar izlettikten sonra oyuncakla oynamalarına izin veren Bandura, saldırgan yetişkini izleyen çocukların benzer saldırgan davranışları taklit ettiğini gözlemlemiştir. Saldırgan olmayan yetişkini izleyen çocuklar ise daha pasif davranışlarda bulunarak oyuncakla vakit geçirmiştir (Tatlıoğlu, 2021).

Engellenme Saldırganlık Kuramı

Saldırganlığın ortaya çıkmasında engellenmeyi büyük bir neden olarak ele alan kuram engellenme saldırganlık kuramı olmuştur. Kurama göre kişiler, belirli bir amaca yönelik çıktıkları yolda istediğini elde etmek konusunda başka durumlar veya kişiler tarafından engellendiklerinde saldırganlaşırlar. Bu noktada kuram, saldırganlık dürtüsünün başka dürtülerin giderilememesi sonucu ortaya çıktığını ifade etmektedir (Efilti, 2016). Ortaya çıkan saldırganlık davranışının şiddeti; engellenmenin derecesine, sıklığına ve süresine bağlı olarak değişeceği öne sürülmüştür.

Evrimsel Yaklaşım ve Saldırganlık

Hayatta kalmak ve rekabetin devamı için saldırganlığın bir araç olduğunu savunan evrimsel kuram aynı zamanda türün devam ettirilebilmesi için saldırganlığın işlevselliğine dikkat çekmektedir. Evrimsel bakış açısına göre tarih öncesinde erkekler, soyunu devam ettirmek için başka erkeklerle girdikleri rekabetleri kazandıklarında eş bulma olasılıklarının arttığını savunmaktadır. Bu nedenle fiziksel saldırganlığın kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar devam ettirildiği ifade edilmektedir. Özellikle genç erkekler arasındaki güç ve statü rekabetinin bu denli fazla olmasının nedeninin atalardan genetik miras yoluyla aktarıldığını desteklemektedir (Demirtaş Madran, 2016).

Kuramlardan Çıkan Genel Değerlendirme

Saldırganlık üzerine geliştirilen farklı kuramlar, bu olgunun tek bir nedenle açıklanamayacak kadar karmaşık bir yapıda olduğunu göstermektedir. Saldırganlık, bireysel ve toplumsal düzeyde dikkate alınması gereken ve önleyici çözümler geliştirilmesi açısından önemli bir konudur. Bu noktada saldırganlık davranışının nasıl ortaya çıktığını anlamak ve nedenlerini öğrenmek için teorik bilgileri ve kuramları bilmek yetersiz olacaktır. Psikolojik bir bakış açısıyla bireyleri saldırganca davranmaya iten duygu, düşünce, öfke ve deneyimleri de dikkate almak son derece faydalı olacaktır. Saldırganlığın önlenebilmesi ve kontrol altında tutulabilmesi için psikolojik destek kaynaklarının güçlendirilmesi, bireysel ve toplumsal farkındalık eğitimlerinin sıklaştırılması ve sağlıklı başa çıkma yöntemlerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.

Kaynaklar

  • Bahar, B. (2019). Sosyal öğrenme kuramı ve sosyal değişim kuramı perspektifinden etik liderlik. Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, 8(16), 237-242.

  • Demirtaş-Madran, H. A. (2020). Cinsiyet ve saldırganlık ilişkisi: Görgül ve kuramsal çalışmalara güncel bir bakış. Türk Psikoloji Yazıları, 23(45), 97-114.

  • Efilti, E. (2016). Saldırganlıkla ilgili kuramsal yaklaşımlar. İçinde, N. Sargın, S. Avşaroğlu & A. Ünal (Ed.), Eğitim ve Psikolojiden Yansımalar (ss.17-35). Konya: Çizgi Kitabevi.

  • Merkit, N. (2016). Sigmund Freud’da uygarlığın temel dinamikleri ve birey üzerindeki etkisi. FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (21), 123-140.

  • Tatlıoğlu, S. S. (2021). Öğrenmeye sosyal-bilişsel bir bakış: Albert Bandura. Sosyoloji Notları, 5(1), 15-30.

Dilber Hussein
Dilber Hussein
Dilber Husseın, 3.sınıf psikoloji öğrencisidir. Nöropsikoloji başta olmak üzere bilişsel psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarında yazılar yazan Husseın, psikoloji alanında edindiği bilgileri okuyucuyla buluşturmayı hedeflemektedir. Psikoloji alanına ilgi duyan bireyler için sade ve anlaşılır bir dille anlatımlar yapmayı ve okuyucunun kendisine dair farkındalıklar kazanmasına yardımcı olmayı amaç edinmektedir. Yazılarında teorik bilgileri yaşamın içinden örneklerle birleştirerek, psikolojinin herkes için ulaşılabilir ve anlamlı bir alan olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar