Cuma, Ekim 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ruh Hâlimizi Bağırsaklarımız mı Yönetiyor?

Hepimizin stresli bir dönemde mide ağrısı çektiği, heyecanlanınca karnına kramp girdiği olmuştur.
Bu durum aslında tesadüf değil. Çünkü bilim artık biliyor ki, duygularımız sadece beynimizde değil, bağırsaklarımızda da hissediliyor.

Son yıllarda “Bağırsak-Beyin Ekseni” kavramı bu nedenle oldukça popüler hale geldi.
Vücudumuzda trilyonlarca mikroskobik canlı yaşıyor; bu topluluğa bağırsak mikrobiyotası deniyor.
Bu bakteriler sadece sindirime yardımcı olmuyor, aynı zamanda duygularımızı da etkiliyor.
Bağırsaklarımızla beynimiz arasında, çift yönlü bir iletişim ağı var.
Yani sadece beynimiz bağırsaklarımızı değil, bağırsaklarımız da beynimizi etkiliyor.

Stres mi, Yoksa Bağırsak mı Konuşuyor?

İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS) son yıllarda oldukça yaygın bir sorun.
Karın ağrısı, gaz, şişkinlik, kabızlık veya ishalle kendini gösteren bu rahatsızlık, aslında çoğu zaman stresle el ele gidiyor.
Yapılan araştırmalar, İBS yaşayan kişilerin büyük bir kısmında anksiyete ve depresyon belirtileri olduğunu gösteriyor.

Yani duygusal dalgalanmalar sadece ruh hâlimizi değil, bağırsaklarımızın çalışma biçimini de değiştiriyor.
Stres altındayken artan kortizol hormonu, bağırsakların ritmini ve dengesini bozabiliyor.
Aynı şekilde, bağırsak florasında yaşayan bakteriler de beynimize kimyasal sinyaller göndererek ruh hâlimizi etkileyebiliyor.

Bu nedenle bazı araştırmacılar bağırsaklarımızı “İkinci Beynimiz” olarak tanımlıyor.
Aslında bu tanım oldukça yerinde. Çünkü bağırsaklarımızda, kendi başına çalışan geniş bir sinir ağı bulunuyor.
Bu sinir sistemi, tıpkı beynimiz gibi nörotransmiterler üretiyor ve duygularımızın yönünü etkileyebiliyor.

İçimizdeki Denge: Mikrobiyota ve Duygular

Vücudumuzdaki serotonin hormonunun, yani “mutluluk hormonunun” yaklaşık %90’ı bağırsaklarımızda üretiliyor.
Bu da demek oluyor ki, moralimizin bozuk olduğu günlerde sadece ruhsal değil, biyolojik olarak da bir dengesizlik yaşıyor olabiliriz.

Bilim insanları son yıllarda “psikobiyotik” adını verdikleri özel probiyotiklerin, stres ve depresyon belirtilerini hafifletebileceğini gösteren çalışmalar yayımladı.
Yani bağırsaklarımızda yaşayan bazı dost bakteriler, duygusal dayanıklılığımızı bile güçlendirebiliyor.

Bu noktada beslenme alışkanlıklarımız büyük önem taşıyor.
Fermente gıdalar (yoğurt, kefir, turşu gibi), lifli sebzeler, tam tahıllar ve yeterli su tüketimi bağırsak florasının dengede kalmasına yardımcı oluyor.
Aşırı şekerli, yağlı ve işlenmiş gıdalar, aynı zamanda düzensiz uyku ve hareketsiz yaşam tarzı ise bu dengeyi kolayca bozabiliyor.

Bir başka deyişle, ruh sağlığımız için meditasyon, egzersiz veya terapi kadar; doğru beslenme de bir o kadar önemli.
Bazen içimizdeki huzursuzluk, aslında bağırsak floramızın bize gönderdiği bir yardım çağrısı olabilir.

Beyin, Bağırsak ve Duygular Arasında Köprü Kurmak

Bağırsak sağlığının yalnızca sindirimle sınırlı olmadığını artık biliyoruz.
Nörolojik hastalıklarla bile bağlantılı olabileceğini gösteren çok sayıda çalışma mevcut.
Parkinson ve Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklarda bağırsak florasının bozulduğu gözlemlenmiş durumda.

Bu bulgular bize şunu söylüyor: Ruhsal, bedensel ve zihinsel sağlık birbirinden ayrı değil; bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı.
Ruhsal gerginlik bağırsak dengesini etkilerken, bağırsak sağlığı bozulduğunda da zihinsel berraklık azalabiliyor.

Duyguların Sesi Bazen Bedendedir

Ruh sağlığımızı korumak için yalnızca düşüncelerimize değil, bedenimizin verdiği mesajlara da kulak vermemiz gerekiyor.
Karın ağrısı, şişkinlik, halsizlik gibi belirtiler bazen sadece yediklerimizle değil, yaşadığımız duygusal yüklerle de ilgilidir.

Bu nedenle kendimize bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekir.
Ruh sağlığımız için psikolojik destek almak kadar, beslenmemize dikkat etmek de önemlidir.
Çünkü beyinle bağırsak arasında kurulan köprü, iki yönlü işler: Ne yediğimiz düşüncelerimizi, düşüncelerimiz de ne yediğimizi etkiler.

Küçük Adımlarla Büyük Değişimler

Bağırsak-beyin ilişkisini düzeltmek karmaşık görünse de, aslında küçük adımlarla başlayabiliriz.
Düzenli beslenmek, her gün biraz hareket etmek, su içmeyi unutmamak, probiyotik gıdalara yer vermek ve mümkün olduğunca doğal beslenmek bu ekseni dengeye getirir.

Ayrıca duygusal farkındalık geliştirmek, nefes egzersizleri yapmak, günlük tutmak veya doğada vakit geçirmek de ruhsal gerginliği azaltarak bağırsaklarımızın daha sağlıklı çalışmasını sağlar.

Kendimizi iyi hissetmek sadece “iyi düşünmekle” değil, bedenimize iyi bakmakla mümkündür.
Bedenini dinleyen, duygularını bastırmadan fark eden, yediklerini bilinçle seçen kişiler hem fiziksel hem ruhsal olarak daha dengede olur.

İyi Hissetmenin Sırrı İçimizde Gizli

Ruh sağlığına giden yol gerçekten de bağırsaklardan geçiyor.
Bu artık bir metafor değil, bilimsel bir gerçek.
Beynimiz ve bağırsaklarımız sürekli iletişim hâlinde.
Ne yediğimiz, nasıl hissettiğimizi; nasıl hissettiğimiz de ne yediğimizi belirliyor.

O hâlde biraz yavaşlayalım.
Bedenimizi dinleyelim, öğünlerimizi sadeleştirelim, duygularımıza alan açalım.
Çünkü zihnimiz de, bedenimiz de bizden bunu istiyor.

Ruhumuzu doyurmanın en iyi yolu, bedenimizi sevgiyle beslemekten geçiyor.

Kaynakça

  • Cryan, J. F., & Dinan, T. G. (2012). Mind-altering microorganisms: The impact of gut microbes on brain and behaviour. Nature Reviews Neuroscience, 13(10), 701–712.

  • Morais, L. H., Schreiber, H. L. IV, & Mazmanian, S. K. (2020). The gut microbiota–brain axis in behaviour and brain disorders. Nature Reviews Microbiology, 18(7), 481–496.

  • Piché, T., Saint-Paul, M. C., Dainese, R., Marine-Barjoan, E., Iannelli, A., Montoya, M. L., Hébuterne, X., & Tran, A. (2008). Mast cells and cellularity of the colonic mucosa correlated with fatigue and depression in irritable bowel syndrome. Gut, 57(4), 468–473.

Necla Kaygusuz
Necla Kaygusuz
Necla Kaygusuz, Psikolog ve Diyetisyen olarak, beden ve zihni birlikte ele alan bütüncül bir bakış açısı geliştirmektedir. Psikoloji, beslenme ve genetik alanlarındaki bilgilerini birleştirerek sağlıklı yaşam, ruhsal denge ve bireysel gelişim üzerine çalışmalar yürütmektedir. Yazılarında bilimsel verileri anlaşılır bir dille aktarmayı amaçlayan Necla, özellikle bireysel psikoterapi konuları, psikodiyet yaklaşımı, beslenme psikolojisi ve epigenetik üzerine odaklanmaktadır. Okurlarına ilham verici, bilimsel temelli ve uygulanabilir içerikler sunmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar