Birini sevmek, onunla bir şeyleri paylaşmak, belli duygular ve düşünceler içinde olmak hepimizin istediği güzelliklerdendir. Sevdiğin tarafından dinlenilmeyi, anlaşılmayı ve sevilmeyi kim istemez ki? Gelin görün ki herkes bu soruya “herkes ister” diye yanıt verirken iş çoğu zaman ilişki içindeyken böyle olmuyor.
Sıklıkla hatalar yapıyoruz ve bu hatalar bazen bizden bazen de partnerimizden götürebiliyor ama en istenmeyeni olan ilişkinin bitişiyle de sonlanabiliyor. Peki, bir ilişkiyi bu gibi durumlara sokan ne gibi hatalar yapıyoruz? Gelin, hep birlikte inceleyelim:
1. “Onsuz Ben…” İfadeleri
Birey, kendisine olan sevgisi de dahil her şeyini partneriyle kazandığı yönünde bir izlenime kapıldığından ötürü partnerini “vazgeçilemez” kılar. Böyle olma sebebi ise kişi genellikle sevgiden mahrum bırakılmıştır ve en ufak ilgi kırıntısı ona büyük bir sevgi göstergesi olarak görünür.
Sanki ona benliğini kazandırmıştır ve onu kaybettiği an her şeyini yitirecekmiş gibi bir düşünüş içerisinde kendisini kaybeder. Ve onu kaybettiğinde her şeyini kaybetmese de bu olumsuz inançtan dolayı çoğu şeyini yitirir, öz sevgisi de dahil.
Bütün bunların sonunda ise birey, “Onsuz ben…” ile başlayan bir sürü cümle kurmaya başlar ve kendi yıkımını başlatır. “Her türlü bağlılık bir yetersizlik göstergesidir.” der J. J. Rousseau nihayetinde.
2. Yersiz Kuşku ve Kaygılar
Bazen birey aşırı sevgi ile yoğun güven problemleri arasında bocalar. Ve bazen ne yazık ki güven problemi ağır bastığından bağlar hızlı bir şekilde kopar. Güven probleminin ana kaynağı kaybetme korkusudur, bu korkunun temelinde de kendini bir başkasıyla tanımlamaya yatkın olan bağımlı kişilik özelliği yatar.
Elde edilene olan yoğun bağlılık hissi bireyi “her an yitirilebilir” düşüncesine iter. Bu düşünce yarı suçlayıcı bir ifadedir zaten. Kendi narsist eğilimini karşısındakine mal eden bir yapıdır ve yıkıcıdır. Başlangıçta yoğun bağ kurduğun bir şeyi bir anda “her an yitirilebilir” olarak etiketlemek, öncesinde sana ait olduğunu savunurken sonrasında gözden çıkarılan bir eşya olarak görme anlamına gelir.
Bu tutum onun yıkıcılığını gösterirken partnerinin değeriyle kendince oynayıp sanki terk ediliyormuş imajı çizerek partnerini bencillikle suçlamak ise narsist eğilimin partnerine mal edildiğini gösterir.
Elbette ki ilişkilerde güven sarsıcı davranışlar olabilir ancak kuşkuları konuşmadan yargılamak ve partnerini infaz etmek pek sağlıklı bir tutum değildir. Şunun farkına varmak gerekir ki kuşku bir elma kurdu gibidir. İlk gün sadece sizin içinizi kemirip sadece sizi çürütürken sizden alacak bir şeyi kalmayınca yanınızdaki elmaya da sıçrayacak ve ikinizi de tüketmiş olacaktır.
3. Aşırı Özgecilik
Çoğu ilişkide bir taraf genellikle diğerine nazaran daha özgecidir, yani ödün vermeye meyillidir. Verilen ödünlerin sayısı arttıkça kullanılma ihtimali de yükselir. Bu yüzden de ilişki bir tarafın sevdiği diğer tarafın faydalandığı bir vaziyet alır.
Kısa vadede iki taraf da mutludur. Birisi ilişkinin sürdüğüne ve sevildiğine inanırken diğer taraf bu yoğun ilgi karşısında adeta büyülenir ancak zamanla işler değişir. Özgeci olanın ilgisi bir anlığına düştüğünde ya da farkına varmadan bir hata yaptığında tüm ilişkinin bitiricisi konumuna düşer ve yargılanır.
Bir gaslighting (yapmadığınız bir davranışı yapmış gibi gösteren, yaptığınız sorumlulukları unuttuğunuzu ima ederek yapmamışsınız gibi lanse eden bir manipülasyon tekniği) yöntemine doğru ilerleyen acı bir ilişki daha.
Bu hatanın sürekliliğinde Clarissa P. Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında dediği şu durum yaşanır:
“Kendi ruhunun açlığını susturup başkalarının karnını doyurmaya alışan kadın, bir gün fark eder ki, kendisi açlıktan ölmek üzeredir.”
4. Abartılı Sevgi İfadeleri
Partnerlerden en az biri tarafından yapılan bu yoğun sevgi ifadeleri ya da gösterileri, ilişkinin başlarında çiftleri bir arada tutsa da zamanla iki tarafı da bunaltacaktır ve ilişki sonlanacaktır.
Bir de bunun tek taraflı olan hali vardır. Yani partnerlerden birisi yoğun ilgiye maruz kalıyorsa genellikle iki durum söz konusu olur: ya ilgiye maruz kalan ilgiden bunalır ya da ilgi görmeyen taraf kendisini kullanılmış hisseder.
Durumlar farklı olsa da sonuçlar hep hüsrandır. Sonu ayrılıkla biter. Unutmamak gerekir ki bir çiçeğin rengarenk açmasını sağlayan şey onu her şeyle bol bol donatmak değildir, ihtiyacı olandan yeteri kadarını vermektir.
Onu suya boğarak gövdesinin gürlüğüne aldanırsanız köklerinin gün geçtikçe çürüdüğünü fark edemeyecek ve neden öldüğünü anlayamayarak çiçeği suçlayacaksınızdır.
Sonuç
Bu yazıda başlıca yapılan ilk dört ilişki hatasına göz attık.
Sonraki yazıda ise dört hatayı daha inceleyeceğiz.