Pazar, Mayıs 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Psikoterapide “Şimdi ve Burada” Kalmak

Psikoterapi odasında bazen öyle anlar olur ki, kelimelerden çok duygular konuşur. Danışanın bir duyguyla temas ettiği, o duygunun gerisinden bir içsel parçasının fark edildiği, sesinin duyulduğu o anlar… İşte tam o anda, danışanla birlikte şimdi ve burada kalabildiğinizde dönüşüm başlar.

Irwin Yalom, şimdi ve buradayı bir ofiste veya ilişkide, danışan ve terapist arasında şu anda bulunulan anda olanlar olarak tanımlamaktadır. Anda kalmak, “şimdi ve burada” olmak… Son yıllarda sıkça duyduğumuz, zamanla bir popüler kültür ifadesine dönüşen bu kavram, aslında psikoterapide oldukça derin bir yere sahiptir. Çünkü “şimdi ve burada” olmak, sadece bir farkındalık pratiği değil; aynı zamanda içsel dünyayla gerçek bir temas kurma biçimidir.

Bu yazıda, psikoterapide “şimdi ve burada” kalmanın neden bu kadar güçlü olduğunu inceleyeceğiz.

Şimdi ve Burada Yaklaşımının Psikoterapideki Yeri

Şimdi ve burada” yaklaşımı, Gestalt Terapi, Varoluşçu Terapi, Duygu Odaklı Terapi gibi pek çok farklı terapi yaklaşımının hem bireysel hem de grup süreçlerinde vurgulanır. Geçmişe dair hikâyeler elbette önemlidir; ancak “şimdi ve burada” yaklaşımı, o hikâyelerin danışan üzerindeki mevcut etkisine odaklanarak duyguya temas etmeyi hedefler. Yani geçmişten bahsedilse de dikkat şimdi neler olup bittiğine, danışanın o hikâyeyi anlatırken ne hissettiğine, bedeninin ne söylediğine odaklanır. Bu, geçmişi tamamen göz ardı etmek demek değildir. Tam aksine, geçmişin şu andaki etkisine ışık tutmakta ve arada bir köprü görevi görmektedir.

Geçmişte yaşanılan durum, olay veya bitmemiş işler şimdi ve buradaya getirilerek yaşanmaktadır (Voltan Acar ve Gülderer, 2006). “Şimdi ve burada” ilkesi, sadece bireysel deneyimi değil, terapötik ilişkiyi de aktif bir değişim alanı olarak görür. Bu nedenle seans sırasında oluşan duygusal etkileşimler, geçmiş yaşantıların tekrar canlandığı sahnelere dönüşebilir.

Seans Anında Duygulara Alan Açmak: Şimdi ve Burada Nasıl Çalışır?

Şimdi ve burada” olmak, sadece geçmişte yaşananları konuşmakla yetinmemek demektir. Geçmiş deneyimleri konuşmak elbette kıymetlidir; ama bazen esas dönüşüm, bir duygunun tam da o anda yüzeye çıkmasında saklıdır. Duyguların, düşüncelerin ve bedensel tepkilerin tam da o anda nasıl ortaya çıktığını gözlemlemek, danışanın kendisini daha yakından tanımasına yardımcı olur. Şimdi ve burada olma halinde duyguların farkına varma ve ifade etme kapasitesi gelişir. Kırılgan, bastırılmaya çalışılan duygular için alan açılmış olur.

Özellikle meslek hayatının başındaki biz terapistlerin sıkça karşılaştığı durumlardan biri, danışanı bütünüyle dinlemek yerine semptomlara odaklanarak onu bir tanı kategorisi içine yerleştirmeye çalışmaktır. Bu yaklaşım, çoğu zaman danışanın asıl ihtiyaçlarının gözden kaçmasına ve terapötik sürecin yüzeyde kalmasına neden olabilir (Soysal Acar, Hızlı Sayar ve Bodur, 2005). Tam da bu nedenle, psikoterapi sürecinde danışanı yalnızca tanı kategorileriyle sınırlamak, onun yaşantısal deneyimine temas etmeyi engelleyebilir. Oysa psikoterapinin derinleştiği yer, çoğu zaman kelimelerin ötesinde yaşanan duyumsal ve duygusal anlardır.

Bu noktada, terapistin dikkatini yeniden danışanın o anda ne hissettiğine, ne yaşadığına yöneltmesi; sürecin sadece “anlatılan” değil, aynı zamanda “deneyimlenen” kısmına da alan açmasını sağlar. Örneğin, danışan bir konuyu anlatırken göz kontağını kaçırır, sesi titrer ya da aniden susarsa; bu, geçmişteki bir kırılmanın yeniden deneyimlendiğinin ipucu olabilir. Bu anları kaçırmamak, terapötik fırsatları fark etmek açısından çok kıymetlidir.

Şimdi ve Buradanın Gücü: Sessizlikler ve Bedensel Duyumlar

İşte bu tür anlarda, sessizlikler ve bedensel duyumlar, danışanı “şimdi ve burada”ya davet etmek için güçlü birer araç haline gelir. Sessizliğin uzadığı bir anda boğazda düğümlenen bir şey, tarif edilemeyen bir ağırlık hissi ya da birden dolan gözler… Bazen o anın içinde, konuşulan kelimelerden çok daha fazlası vardır. Bu anlarda gelen yeni bilgilere, yeni “şey”lere alan açmak önemlidir. Bir anda oluşan derin sessizlikler, bedende ortaya çıkan ama tam olarak tarif edilemeyen yeni duyumların ve hislerin farkına varmak, konuşulan konudan çok daha fazlasını açığa çıkarabilir.

Danışanın kullandığı “bilmiyorum”, “sanki içimde bir şey”, “tarif edemiyorum ama göğsümde bir şey var” gibi tarif ve söylemler, danışanı şimdi ve buradaya çekmek için anahtar görevi görür ve süreci derinleştirebilir. Bu sayede danışanlarınız, seans sırasında hissettiklerini anlayarak kendi iç dünyasıyla daha gerçek bir temas kurar. Bu cümleler veya buna benzer cümleler fark edildiği anda dikkati bedensel duyumlara yöneltmek ve danışanı bunları tarif etmeye, anlamlandırmaya davet etmek önemlidir. Yavaş, alçak ses tonu kullanmak, danışanın kelimelerini tekrarlamak ve sessizlik anlarından faydalanmak bu deneyimi derinleştirir.

Sonuç: Şimdi ve Burada ile Dönüşüm

Özetleyecek olursak, “şimdi ve burada” kavramı, yalnızca bir farkındalık pratiği değil; aynı zamanda danışanın içsel dünyasıyla kurduğu derin ve dönüştürücü bir temas biçimidir. Tanıya ya da önceden belirlenmiş bir seans planına sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine, zaman zaman danışanın bedensel duyumlarına, sessizliklerine ve duygusal ifadelerine alan açmak; süreci derinleştirir, terapötik ilişkiyi güçlendirir ve seansın etkililiğini artırarak duygulara odaklanmayı kolaylaştırır.

Kaynakça

  • Soysal Acar, A. Şebnem, Bodur, Şahin, & Hızlı Sayar, Gökben. (2005). The here and now therapy. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 6, 274-280.
  • Acar, N. V., & Gülderer, G. (2006). İlişkinin Şimdi ve Buradalığı, Şimdi ve Burada Olmak ve Grupta Süreç. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, (19).
Selen Solaklar Özkan
Selen Solaklar Özkan
Ergen ve yetişkin bireylerle çalışmakta olan Selen Solaklar Özkan, ağırlıklı olarak Duygu Odaklı Terapi, İçsel Aile Sistemleri Terapisi, İçsel İlişkilere Odaklanma Terapisi ve Bilişsel Davranışçı Terapi ekollerini kullanmaktadır. Çalışma alanları depresyon, kaygı, duygu durum bozuklukları, yeme bozuklukları, travma, dikkat eksikliği-dikkat dağınıklığı, duygu düzenleme ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) konularında yoğunlaşmaktadır. Lisans eğitimini Özyeğin Üniversitesi İngilizce Psikoloji Bölümünde onur derecesiyle tamamladıktan sonra, klinik psikoloji yüksek lisans eğitimini “Kanser Hastalarında Psikolojik Yardım Alma Tutumlarının Sosyal Damgalanma ve Travma Sonrası Büyüme Yönünden İncelenmesi” konulu tez çalışmasıyla onur derecesiyle tamamlamıştır. Lisans ve yüksek lisans eğitimi boyunca danışmanlık merkezleri ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak aktif rol almıştır. Ayrıca, İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde klinik psikoloji stajını tamamlamıştır. 2021 yılından itibaren Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’nde Online Psikolojik Destek Projesi’nin koordinatörlüğünü üstlenmiştir. Duygu Odaklı Terapiler Merkezi’nde online ve yüz yüze bireysel ve grup seanslarına devam etmektedir. 12 yaş ve üzeri çocuklar ve yetişkinlerle çalışmaktadır. Gençlerle duygu yönetimi atölye çalışmaları gerçekleştirmektedir. Ayrıca, çocuk ve yetişkinlerle MOXO Dikkat Testi ve ATTENTIONER Dikkat Programı uygulamaları yapmaktadır. Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Obezite Araştırmaları Derneği ve Türkiye Kas Hastalıkları Derneği üyelikleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar