Pazar, Ekim 19, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Psikosomatik Bozukluklar: Zihin ve Beden Arasındaki Görünmez Bağ

Günümüzde birçok kişi çeşitli bedensel yakınmalarla doktora başvurur; ancak yapılan tetkiklerde organik bir neden bulunamaz. İşte bu durumda akla psikosomatik bozukluklar gelir: psikolojik süreçlerin bedensel belirtilerle dışa vurumu. Psikosomatik bozukluklar, ruh (psişe) ile beden arasındaki etkileşimin somutlaşıp hastalık formu aldığı durumlardır. Bu bozukluklar, yalnızca “ruhsal bir sorun” ya da “bedensel bir hastalık” olarak ele alınamaz; aksine, biyopsikososyal yaklaşım ile zihin ve bedenin birbirine sürekli etki ettiği bir bütünlük içinde değerlendirilmelidir.

Psikosomatik yaklaşım, duyguların, düşüncelerin, sosyal çevrenin ve biyolojik sistemlerin birlikte “sağlığı” belirlediğini savunur. Bu anlayış, modern tıbbın “beden ayrı, ruh ayrı” paradigmasından çıkarak, holistik bir bakış açısı getirir. Bu makalede psikosomatik bozuklukların tanımı, mekanizmaları, yaygın örnekleri ve tedavi yaklaşımları ele alınacaktır.

Psikosomatik Bozuklukların Tanımı ve Kavramsal Çerçevesi

Psikosomatik bozukluklar, mevcut bir tıbbi durumun yanı sıra, duygusal ya da psikolojik faktörlerin fizyolojik değişikliklere neden olmasıyla karakterizedir. Bu bozukluklar; kardiyovasküler, solunum, gastrointestinal, endokrinolojik hatta dermatolojik sistemlerde bile kendini gösterebilir.
Tanı süreçlerinde geleneksel sistemlerin (örneğin DSM) bazı eksiklikleri olduğu için, DCPR (Diagnostic Criteria for Psychosomatic Research) gibi sistemler geliştirilmiştir. DCPR, DSM’in göz ardı ettiği psikolojik boyutları da kapsayarak psikosomatik değerlendirmeyi derinleştirir.

Tarihsel Gelişim ve Kuramsal Yaklaşımlar

Psikosomatik tıp fikri, 19. ve 20. yüzyıllarda psikanalitik kuramların etkisiyle gelişmiştir. Freud ve takipçileri, bastırılmış duyguların fiziksel belirtilerle dışa vurulduğunu öne sürmüştür. Zamanla bu görüşler genişleyip biyopsikososyal model ve psikoneuroimmünoloji (psikolojik süreçlerin bağışıklık sistemine etkisi) gibi disiplinlerle birleşmiştir.

Kuramsal yaklaşımlar üç temel başlıkta incelenir:

  1. Psikanalitik / Psikodinamik modeller: Bastırılmış çatışmalar beden üzerinden ifade bulur.

  2. Bilişsel-Davranışçı modeller: Duygular, düşünceler ve dikkat süreçleri, sağlık algısı ve olumsuz inançlar yoluyla somatik belirtileri tetikler.

  3. Biyopsikososyal / Nörobiyolojik modeller: Stres sistemleri (hipotalamus–hipofiz–adrenal eksen, sempatik sistem) ve bağışıklık sistemi arasındaki etkileşim, fizyolojik dengede bozulmaya yol açar.

Psikosomatik Bozuklukların Ortaya Çıkışı: Mekanizmalar

Psikosomatik süreç, genellikle kronik stres, duygusal baskı, ifade edilemeyen duygular ve kişilik özellikleri ile ilişkilidir.

  • Somatizasyon: Duygusal çatışmalar, stres veya içsel gerginlikler fiziksel belirtilerle dışa vurulur.

  • Aile ve çevresel faktörler: Ailede duygusal destek eksikliği, aşırı kontrol veya eleştirici tutumlar psikosomatik belirtileri artırabilir.

  • Kişilik özellikleri: “Zarardan kaçınma” gibi mizaç özelliklerinin yüksekliği psikosomatik eğilimle ilişkilidir.

  • Nörofizyolojik süreçler: Uzun süreli stres, kortizol düzeylerinde değişim, bağışıklık sisteminde dengesizlik ve kronik inflamasyona yol açabilir.

  • Aleksitimi (duygu ifadesi güçlüğü): Duygularını tanımlamakta zorlanan bireylerde, duygular bedensel belirtilerle ifade bulur.

Yaygın Psikosomatik Bozukluklar ve Klinik Görünümler

  • İrritabl Barsak Sendromu (IBS): Karın ağrısı, şişkinlik ve dışkı düzensizlikleri; stres ve anksiyeteyle artar.

  • Migren ve Baş Ağrıları: Zihinsel stres, kaygı veya baskılanmış öfke tarafından tetiklenebilir.

  • Fonksiyonel Ağrılar: Fibromiyalji ve bel ağrısı gibi kronik ağrılar psikosomatik bileşenler gösterebilir.

  • Dermatolojik Rahatsızlıklar: Egzama, sedef (psoriasis) gibi cilt hastalıkları psikolojik stresle alevlenebilir.

  • Kardiyovasküler Problemler: Uzun süreli anksiyete ve stres, hipertansiyon gibi kalp-damar rahatsızlıklarına zemin hazırlar.

Psikodrama ve Duygusal İfade: Bir Örnek

Psikodrama gibi grup terapisi yöntemlerinin psikosomatik ağrılarda etkili olduğu görülmüştür.
Pervin Nedim Bal ve Şener’in araştırması, psikodrama oturumlarının psikosomatik ağrı yaşayan bireylerde semptomları azalttığını göstermiştir.
Bu durum, duyguların ifade edilmesi ve bastırılmış çatışmaların dışavuruma dönüştürülmesinin bedensel rahatlama sağlayabileceğini ortaya koyar.

Tedavi Yaklaşımları

Psikosomatik bozuklukların tedavisi çok yönlü ve bütüncül olmalıdır:

  • Psikoterapi: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), psikodinamik terapi, duygu odaklı terapi ve grup terapileri (ör. psikodrama) etkili yöntemlerdir.

  • Farmakoterapi: Anksiyete, depresyon veya ağrı gibi eşlik eden belirtilere yönelik ilaç tedavileri uygulanabilir.

  • Stres Yönetimi ve Yaşam Tarzı Düzenlemeleri: Meditasyon, nefes egzersizleri, düzenli fiziksel aktivite ve uyku hijyeni destekleyici unsurlardır.

  • Multidisipliner Yaklaşım: Psikiyatri, psikoloji, dahiliye ve nöroloji gibi disiplinlerin iş birliği önemlidir.

  • Hasta-Hekim İlişkisi: Açıklayıcı, güvene dayalı ve empatik bir ilişki, hastanın “hastalık rolü”ne saplanmasını önler ve iyileşmeyi kolaylaştırır.

Sonuç

Psikosomatik bozukluklar, zihin ve bedenin kesiştiği alanda yer alır. Modern bilim, ruh-beden etkileşiminin ne kadar güçlü ve dinamik olduğunu göstermektedir.
Sadece organik nedenlere odaklanan bir tıp anlayışı, bu vakaları eksik değerlendirebilir.
Psikosomatik yaklaşım, bireyi biyopsikososyal bir bütün olarak ele alır; duygular, düşünceler, çevresel stresörler ve biyolojik süreçlerin etkileşimini merkeze alır.
Özellikle kronik, açıklanamayan hastalıkların tedavisinde bu yaklaşımın benimsenmesi, terapötik başarının artmasına katkı sağlar.
Dolayısıyla, hekim, psikiyatrist ve psikolog iş birliği içinde çalışmalı; hasta-hekim iletişimi güçlü, empatik ve açıklayıcı biçimde sürdürülmelidir.

Kaynakça

  1. Menkü, B. E., & Coşar, B. (2021). Psikosomatik Bozukluklar. Türkiye Klinikleri Psikiyatri – Somatik Belirti ve İlişkili Bozukluklar.

  2. Aral, G., & Civil Arslan, F. (2019). Psikosomatik Araştırmalara Yönelik Tanı Ölçütleri (DCPR). Klinik Psikiyatri.

  3. Çevik, A., & Şentürk, V. (2008). Tarihsel Süreçte Psikosomatik Tıp ve Psikosomatik Bozukluklara Genel Bir Bakış. Türkiye Klinikleri Psikiyatri Özel Konular.

  4. Bal, P. N., & Şener, Ö. Psikodramanın Psikosomatik Ağrılar Üzerine Etkisi. Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi.

  5. Eray, Ş., Vural, P., & Çetinkaya, F. Ergenlerde Algılanan Duygu Dışa Vurumu ile Psikosomatik Belirtiler Arasındaki İlişki. J Curr Pediatr.

  6. Yazıcı, M., Özen, N. E., Boratav, C., & Güliter, S. Psikosomatik Hastalıklarda Mizaç ve Karakter. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni.

Selcan Özden
Selcan Özden
Sosyoloji lisans eğitimimi tamamladıktan sonra pedagojik formasyon alarak eğitim alanında çalışmalar yürüttüm. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Aile Danışmanlığı eğitimi alarak aile içi ilişkiler, iletişim ve sistemsel yaklaşımlar konusunda uzmanlaştım. Hâlen İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi lisans eğitimime devam etmekteyim. Aynı zamanda P4C (Çocuklar için Felsefe) eğitimi alarak çocuklarla düşünme, sorgulama ve ifade becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyorum. Psikolojiye duyduğum derin ilgi doğrultusunda bireysel gelişim, aile yapıları ve toplumsal dinamikler üzerine yazılar kaleme alıyor; insanın iç dünyasını anlamaya dair bütüncül bir perspektifle içerikler üretiyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar