Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Performans mı, Samimiyet mi? Modern İlişkiler ve Roller

Modern dünyada, diğer her şey gibi ilişkiler de benlik algımızın bir uzantısına dönüştü. Sevme ve sevilme biçimimiz, değer görme beklentimiz ya da sınır koyma ve koruma şeklimiz yalnızca partnerimizle kurduğumuz bağın değil; kendimizi kim olarak tanımladığımızın bir göstergesi haline geldi.

İlişkiler artık yalnızca iki insanın samimi diyaloğu değil, kendimizi nasıl görmek istediğimizin bir sahnesine dönüştü. Sosyal medya da bu sahneye hazır roller çıkartıyor. Bir içerikte “prenses muamelesi” (princess treatment), diğerinde “sigma erkek” (sigma male), bir başkasında “aşırı ilgi bombardımanı” (love bombing), diğerinde “zor ulaşılan kişi” (hard to get), bir başkasında ise “asla ikinci şans verme” (no second chances) gibi kavramlarla karşılaşıyoruz.

Bu kavramlar ilk başta ilişkilerde yol gösterici, eğlenceli ya da koruyucu gibi görünebilir. Ancak gerçek yaşam, ilişkilerin karmaşık ve çok katmanlı doğasını basit kalıplara veya tek bir şemaya sığdıramaz.

Bu yazıda ele aldığımız konu; partnerlerin birbirine nasıl tepki verdiği, davranışlarının karşı taraf üzerinde nasıl bir etkisi olduğu ve sosyal medyanın ilişkiler üzerindeki etkisidir. Partnerler kendilerini bu hazır kalıplarla tamamladıkça ilişkiler bir buluşmadan çok bir performans gösterisine dönüşür. Görünüşte özgüven veya kontrol sağlayan bu etiketler çoğu zaman karşılıklı samimiyet, yakınlık, güven ve gerçek bağ kurma kapasitesini gölgeler. Şimdi de sosyal medyada yaygınlaşan bazı popüler söylemleri ve bunların ilişkiler üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz.

Sosyal Medya ve Popüler Söylemler

Prenses muamelesi (princess treatment):
Özellikle kadınların ilişkide sürekli ilgi ve özel muamele görme beklentisini ifade eder.
Örnek: Partner, her gün hediye ve övgü bekliyorsa, ilişki performans odaklı hale gelebilir.
Etki: Tek taraflı beklenti ilişkide dengesizlik yaratır ve karşı taraf yorgun veya uzaklaşmış hissedebilir.

Sigma erkek (sigma male):
Sosyal medyada sıkça karşılaşılan bu rol, bireyin kendi içinde güçlü, bağımsız ve kırılganlıklarını göstermeyen biri olarak sunulmasını ifade eder.
Örnek: Partner, duygusal ihtiyaçlarını paylaşmak yerine yalnızca kendi başarılarını ve özgürlüğünü vurgulayan mesajlar atıyorsa, “sigma erkek” davranışına örnek oluşturabilir.
Etki: Bu yaklaşım, empati ve yakınlık kurmayı zorlaştırabilir, güç ve kontrol üzerinden bir kimlik inşasına yol açabilir.

Aşırı ilgi bombardımanı (love bombing):
Yoğun ilgi, övgü ve hediyelerle bağ kurmayı hedefleyen bir davranış biçimidir.
Örnek: İlk haftalarda sürekli mesaj atmak, sürpriz hediyeler göndermek ve partnerin sınırlarını zorlamak.
Etki: Başlangıçta heyecan verici olsa da, manipülasyon ve bağımlılık riskini artırır; güvenli bağ kurmayı zorlaştırır.

Zor ulaşılan kişi (hard to get):
İlgi çekmek için stratejik mesafe ve gizem yaratmaya dayalı bir söylemdir.
Örnek: Partner, iletişime geçmek için uzun süre bekletiyor ve sürekli ilgiyi sınırlıyorsa.
Etki: Oyunlaştırılmış ilişki dinamiği oluşur, güven ve yakınlık kurmayı zorlaştırır.

Asla ikinci şans verme (no second chances):
Hataları tolere etmeme veya affetmeme yaklaşımıdır.
Örnek: Partner, küçük bir hatadan sonra ilişkideki tüm güveni geri çekiyorsa.
Etki: Bağın gelişimi sınırlanır, empati ve esneklik azalır.

Red flag avcısı (red flag hunter):
Partnerin davranışlarındaki “toksik işaretleri” aşırı arayan veya etiketleyen yaklaşımı ifade eder.
Örnek: Partnerin ufak hatalarını büyütmek, sürekli şüpheci olmak ve ilişkiyi tetikte yaşamak.
Etki: Güvenli bağlanmaya engel olur, ilişki mesafeli ve kuşkulu bir hal alır.

High value man/woman (yüksek değerli birey):
Bu kavramda kişinin değeri, statüsü, başarısı veya popülerliği ile ölçülür. İlişkiler, prestij ve performans eksenine kayabilir.
Örnek: Kişi sürekli kendi başarılarını veya sosyal statüsünü vurguluyor ve ilişkide takdir bekliyorsa bu rolü benimsemiş olabilir.
Etki: Kırılganlık paylaşımı ve bağ kurma ikinci plana atılır, ilişkiler daha çok performansa dayalı hale gelir.

Psikolojik Etkiler ve Bağlanma Stilleri

Psikolojik açıdan baktığımızda, bu tür söylemler kaçıngan veya kaygılı bağlanma stillerini pekiştirir; bireyler, kırılganlıkları ve duygusal ihtiyaçlarını maskelerle kapatmaya yönelebilir. Ancak güvenli bağlanma stilinden bahsettiğimiz ilişkilerde açıklık, empati ve esneklik mümkündür.

Bu noktada, ilişkilerde hem yakınlık hem tutku hem de bağlılığı dengede tutmanın önemi ortaya çıkar. Sternberg’in aşk üçgeni kuramına göre, sağlıklı bir ilişki için bu üç bileşenin birlikte var olması gerekir (Sternberg, 1986).

Popüler söylemler ise genelde yalnızca bir tek boyutu öne çıkarır. Örneğin prenses muamelesi ve love bombing çoğunlukla tutkuyu ve hızlı bağ kurulmasını teşvik eder; ancak yakınlık ve bağlılık boyutlarını ihmal eder. Bir sonraki bölümde, sosyal medyanın etkilerini aşarak güvenli, empatik ve sürdürülebilir ilişkileri geliştirmek için bazı önerilere değineceğiz.

Sağlıklı İlişkiler İçin Öneriler

  • Açık ve dürüst iletişim kurun; duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı net şekilde ifade ederken partnerinizi dikkatle dinleyin.

  • Tartışmaları agresyon veya manipülasyona başvurmadan, sakince ve saygılı bir şekilde yönetin.

  • Partnerinizin bakış açısını ve duygularını anlamaya çalışarak empatinizi geliştirin.

  • Karşılıklı saygıyı korumak için sınırlar koyun ve bu sınırlara sadık kalın.

  • Verilen sözleri yerine getirerek güveni pekiştirin.

  • Birlikte geçirdiğiniz zamanlarda tamamen odaklanın ve kaliteli zaman geçirin.

  • Hatalarınız için özür dilerken yansıtma veya suçlamadan kaçının, sorumluluk alın.

  • Zorlayıcı tartışmalar ve krizleri büyüme fırsatı olarak görün, onlardan kaçmayın.

  • Kin tutmayın, kırgınlık biriktirmeyin ve gerektiğinde affedin.

Referanslar

Sternberg, R. J. (1986). A triangular theory of love. Psychological Review, 93(2), 119–135.

Ayça Saygı
Ayça Saygı
Ayça Saygı, Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle tamamlamıştır. Lisans sürecinde çeşitli kurumlarda klinik gözlem ve uygulama yaparak psikoterapi süreçleri üzerine deneyim kazanmıştır. Şu anda, Psikoterapi Evi’nde Klinik Psikolog Ahmet Metehan Er’in süpervizyonunda, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çözüm Odaklı Terapi yaklaşımlarını benimseyerek çalışmalarına devam etmektedir. Psikanaliz ve sinemanın kesişiminde ruh sağlığını ve ruhsallığı keşfetmeye odaklanıyor. Psikolojiye sadece teorik bir perspektiften değil, felsefe ve sanat gibi disiplinlerle iç içe yaklaşmayı önemsiyor. Yazılarında psikolojik derinliği günlük hayatla buluşturmayı ve okurlarına düşündürücü bir alan açmayı hedefliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar