Online terapi, başta biraz mecburiyetti. Sonra alışkanlığa, zamanla da gerçek bir tercihe dönüştü. Pandemiyle birlikte terapi odaları ekranlara taşındı. Birçok danışan “Ekran başında kendimi açabilir miyim?”, “Bu şekilde bağ kurmak mümkün mü?” diye sordu. Aynı soruları biz terapistler de kendi içimizde sorduk. Zamanla gördük ki: Evet, bağ kurmak mümkün. Hem de düşündüğümüzden çok daha derin bir şekilde.
Terapötik bağ, terapi sürecinin kalbidir. Güven duygusu, anlaşılmak, yargılanmadan konuşabilmek… Bütün bunlar, bir ekranın ötesinden de hissedilebilir. Bir danışanım şöyle dedi bir gün:
“Sizi her an yanımda gibi hissediyorum, sanki karşı koltukta oturuyor ve beni dinliyor gibisiniz.”
Bu söz, online terapide kurulan bağın ne kadar gerçek olabileceğinin küçük ama anlamlı bir göstergesiydi.
Online Terapinin Avantajları ve Dezavantajları
Yüz yüze terapide göz teması, beden dili, birlikte geçirilen fiziksel alan gibi unsurlar bağı destekler. Online terapide bunların bir kısmı doğal olarak sınırlanıyor. Kamera yerleşimi yüzünden göz göze gelememek, bazen araya giren bağlantı sorunları ya da danışanın yaşadığı ortamda dikkat dağıtıcı etkenler… Bunlar bağ kurmayı biraz daha zorlayabiliyor. Ancak, bunlara dikkat eden terapistler, kamera açısı, ışık açısı, ses netliği gibi dış faktörleri ortama uygun hazırladığı sürece bu zorluklar ortadan kalkıyor.
Ama bir yandan da ekranın sağladığı konfor alanı var. Kimi danışanlar evinde, tanıdığı bir ortamda olmaktan dolayı kendini daha rahat hissediyor. Daha kolay bağ kurulabiliyor, danışanın hissettiği yabancılık hissi yerini tanıdığı ve güvendiği birine içini açmaya bırakıyor. Bu rahatlık, kişinin kendi haliyle terapiye katılmasına olanak sağlıyor. Olduğu gibi, hiçbir çaba gerektirmeyen ve tamamen içten… Hatta bazıları “İlk defa kendimi bu kadar olduğum gibi ve rahat hissedebiliyorum” diyor.
Özellikle yüz yüze terapiye gitmekte kaygı yaşayan ya da sosyal temasla zorlanan kişiler için ekran, bir tampon görevi görebiliyor. Ekrandan anlatmak, bazen daha derine inebilmeyi sağlıyor. Çünkü ekrandan bile olsa, kişi gerçekten dinlendiğini ve anlaşıldığını hissettiğinde, bağ zaten kendiliğinden kuruluyor ve danışan içini olduğundan çok daha kolay açabiliyor.
Terapistin Rolü: Küçük Detaylarda Büyük Etki
Online terapide bağ kurmak, çoğu zaman terapistin o küçük detaylara gösterdiği özenle şekilleniyor. Ses tonundaki ufak değişiklikler, kelime seçimleri, hatta kısa bir sessizliğe nasıl eşlik edildiği… Bazen bir şey söylemeden de “duyulmak” ve sessizliğin içerisindeki sesleri duymak mümkün.
Bir danışanım bir seans sonrası şöyle demişti:
“Ben sustum ama siz o sessizliği bozmadınız. Sessizliğimin anlatmak istediğini anladınız.”
Bu tür geri bildirimler, terapötik bağın bazen kelimelerin çok ötesinde kurulduğunu hatırlatıyor.
Ben kendi pratiğimde, seans başlarında danışanla kısa bir nefeslenme alanı yaratmaya özen gösteriyorum. Kamera yerleşimini danışanın gözü yormayacağı şekilde ayarlamak, ses bağlantısında bir sorun varsa hemen iletişimi koparmadan telafi etmek, yorucu olmayan ve görüş açısını netleştiren ışığı ayarlamak… Bunların hepsi küçük gibi görünse de bağ kurmanın ve danışana verilen önemin büyük bir bölümünü oluşturuyor.
Online Terapide Yakınlık Mümkün mü?
Kesinlikle mümkün. Sadece şekli farklı. Daha çok sözel, daha çok açıklık üzerinden ilerleyen bir yakınlık bu. Fiziksel olarak göz teması kurmak dijitalde de mümkün. Mimikler ve göz teması, ses tonu; online terapinin de önemli noktaları. Birlikte geçirilen odanın yerini, farklı odalar fakat aynı ekran alıyor. İçtenlik varsa, açıklık varsa, güven varsa, bağ kuruluyor ve fiziksel mesafe yerini duygusal yakınlığa bırakıyor.
Zaten yakınlık dediğimiz şey, sadece yan yana oturmak değil. Bazen birinin sessizliğine sabırla eşlik etmek, bazen de onun en zor anlattığı şeyleri ağır ağır dinleyebilmek… Bunu ekrandan da yapabiliyoruz. Hatta bazen daha derinden yapabiliyoruz.
Bir başka danışanım da bir gün şöyle söyledi:
“Sanki sizinle farklı şehirlerde değilmişiz gibi… Birlikte oturup konuşuyormuşuz gibi hissediyorum.”
İşte terapötik bağ tam olarak böyle bir şey.
Sonuç: Ekranın Ötesinde Gerçek Bir Bağ
Özetle, online terapide bağ kurmak mümkün. Ama bunun için tam olarak “orada olmak” gerekiyor. Tamamen, bütün jest ve mimiklerle, odakla, bakışla, dikkatle, sabırla…
Ekran, fiziksel alanı değiştiriyor olabilir ama terapötik ilişkiyi kuran şeyler hâlâ aynı: Dinlenmek, duyulmak, anlaşılmak.