Müzik, bireylerin duygularını ifade etme, düzenleme ve sosyal bağ kurma yollarından biridir. Dinlenen bir şarkı, sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda bireyin içsel dünyasının ve psikolojik yapısının da bir yansıması olabilir. Şema terapi kuramına göre, bireylerin çocukluklarında oluşan ve sürdürülen bilişsel-duygusal kalıplar olan şemalar, yaşam boyu davranışlarını, duygu durumlarını ve ilişkilerini etkilemektedir. Bu bağlamda, bir bireyin müzik tercihleri, onun aktif şemalarına dair ipuçları taşıyabilir.
Literatür Taraması
Yapılan birçok çalışma, bireylerin müzik tercihlerinin kişilik özellikleriyle yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Rentfrow ve Gosling (2003), 3.500’den fazla katılımcıyla yaptıkları çalışmada, müzik tercihlerini enerjik/ritmik (rap, hip-hop), sofistike/karmaşık (klasik, caz), yoğun/dönüşümlü (rock, metal) gibi kategorilere ayırmış ve bunların Beş Büyük Kişilik Özelliği (Big Five) ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Örneğin, “açık fikirli” bireylerin klasik müzik ve caz gibi kompleks yapılara, “dışa dönük” bireylerin ise pop ve dans gibi sosyal müziklere yöneldiği gözlemlenmiştir.
Delsing ve ark. (2008) tarafından yapılan bir başka çalışma ise, ergenlik dönemindeki müzik tercihlerinin duygusal ve sosyal gelişimle paralel ilerlediğini ortaya koymuştur. Müzik, bu yaş grubunda kimlik oluşturmanın bir aracı olarak kullanılmakta, aynı zamanda sosyal aidiyet ihtiyacını karşılamaktadır.
Schäfer ve Sedlmeier (2009), bireylerin müziği yalnızca eğlence için değil, duygusal regülasyon ve kimlik ifade aracı olarak kullandıklarını vurgularken, bu kullanım biçimlerinin bireyin şemalarıyla ilişkili olabileceğini de ima etmektedir. Örneğin, “duygusal yoksunluk” şemasına sahip bir birey, çaresizlik ve yalnızlık duygularını işleyen veya kabul eden melankolik müziklere daha çok yönelebilir. Benzer şekilde, “karamsarlık” veya “cezalandırıcı iç ses” gibi şemalara sahip bireyler, sözlerinde acı, öfke ya da umutsuzluk taşıyan müzikleri tercih edebilir.
Bu bağlamda, müzik tercihleri şemaları tetikleyici ya da yatıştırıcı bir işlev görebilir. Şema terapi alanında doğrudan müzik tercihlerine odaklanan az sayıda çalışma bulunmakla birlikte, duygusal regülasyon stratejilerinin müzik aracılığıyla desteklenebileceği literatürde belirtilmektedir (Van den Tol & Edwards, 2015).
Türkiye’den de bu konuya katkı sunan çalışmalar mevcuttur. Örneğin, Karakaş (2022) tarafından yapılan “Bergen’in Seslendirdiği Şarkıların Şema Terapinin Bazı Temel Kavramları Açısından İncelenmesi” başlıklı makalede, şarkı sözlerinin şema temelli analizinin mümkün olduğu ortaya koyulmuştur. Bu tür çalışmalar, müziğin bireyin şematik yapısına dair ipuçları taşıyabileceğine işaret etmektedir.
Şemalar ve Müzik: Kuramsal Bir Değerlendirme
Erken dönem uyumsuz şemalar, bireyin dünyayı ve kendini algılayış biçimini etkileyen örüntüler olup; ihmal, reddedilme, aşırı eleştirilme gibi deneyimlerle gelişir. Bu şemaların tetiklendiği anlarda, birey duygusal bir dengesizlik yaşar ve bu dengesizliği regüle etmek için farkında olmadan müzik gibi dışsal kaynaklara yönelebilir.
Örneğin:
- “Terk edilme şeması” aktif olan birey, “yalnızlık” teması taşıyan şarkılara çekilebilir.
- “Onay arayışı şeması” taşıyan kişiler, başkaları tarafından beğenilen popüler şarkıları tercih edebilir.
- “Yüksek standartlar” şemasına sahip biri, teknik anlamda zorlayıcı ve kompleks yapıdaki müzikleri tercih edebilir.
Bu bağlantılar üzerinden bakıldığında, bir bireyin çalma listesi, onun şema yapısına dair bir pencere olabilir.
Sonuç
Müzik tercihleri, bireyin yalnızca estetik zevklerini değil; aynı zamanda kişilik yapısını, duygusal regülasyon biçimlerini ve şematik düzenini de yansıtabilir. Yapılan çalışmalar, belirli kişilik özellikleriyle belirli müzik türleri arasında anlamlı ilişkiler olduğuna işaret etmektedir. Şema terapi perspektifinden yaklaşıldığında, müzik, bireyin aktif şemalarının etkilerini azaltma, yatıştırıcı ya da ifade etme aracı olabilir.
Klinik uygulamalarda müzik tercihleri, bireyin şematik yapısını değerlendirmek ve müdahale stratejileri belirlemek için yardımcı bir araç olarak kullanılabilir. Bu doğrultuda, müziğin psikoterapötik bağlamda bireye dair daha derin anlayışlar geliştirmede kullanılması mümkündür.
Kaynakça
Delsing, M. J., ter Bogt, T. F., Engels, R. C., & Meeus, W. H. (2008). Adolescents’ music preferences and personality characteristics. European Journal of Personality, 22(2), 109–130.
Karakaş, E. (2022). Bergen’in Seslendirdiği Şarkıların Şema Terapinin Bazı Temel Kavramları Açısından İncelenmesi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 14(3), 420–434.
Rentfrow, P. J., & Gosling, S. D. (2003). The do re mi’s of everyday life: The structure and personality correlates of music preferences. Journal of Personality and Social Psychology, 84(6), 1236.
Schäfer, T., & Sedlmeier, P. (2009). From the functions of music to music preference. Psychology of Music, 37(3), 279–300.
Van den Tol, A. J., & Edwards, J. (2015). Exploring a rationale for choosing to listen to sad music when feeling sad. Psychology of Music, 43(2), 161–177.